Makale

Edep ya hu…

Siyaset, ahlaktan vazgeçmek degil elbette, vicdani unutmak, edepten, hayâdan elini çekmek degil.
Bütün çirkinliklerine, kurnazliklarina, ayak oyunlarina ragmen siyasetin de çigneyemeyecegi sinirlari, atlayip geçemeyecegi çizgileri var.
O sinirlari geçtiginde siyasetçi de, ülkesi de kiyametin içine düser çünkü.
Ankara Temsilcimiz Lale Kemal, Basbakan’in iftar yemeginde Içisleri Bakani’na, Istanbul’da terörden sorumlu makama gelen polis sefiyle ilgili bir ‘tasarrufta’ bulunup bulunmayacagini, bu iddialara cevap verip vermeyecegini sormus.
Içisleri Bakani’nin cevabi aynen su:
‘Haberi incelemedim.’
Bir Ramazan günü iftarini açan ‘dindar ve muhafazakâr’ Içisleri Bakani’nin ‘incelemedigi’ haber ne peki?
Bu bakanin terfi ettirdigi polisin ‘Türkiye Cumhuriyeti devleti yargisi’ tarafindan ‘iskenceden’ mahkûm ettirilmis olmasi.
Iskence yaptigina dair mahkeme karari var.
Sadece bu da degil.
Gözaltindaki saniklarin ‘irzina geçtigi’ iddia edilmis, mahkeme ‘takipsizlik’ karari vermis ve Avrupa Insan Haklari Mahkemesi, ‘siz bu davayi iyi incelememissiniz’ diyerek Türkiye’yi ‘kadinlarin poliste irzina geçilmesi’ konusunu yeterince sorgulamadigi için mahkûm etmis.
Irza geçme iddialarini ciddi bulmus.
Irzina geçilen genç kadin basina gelenleri bir kitap yazip anlatmis.
Bütün bunlar ne zaman olmus?
Askerî vesayetin en azgin zamanlarinda olmus.
Askerî vesayet döneminde ‘iskenceden’ mahkûm olan, ‘irza geçme’ suçunu isledigi iddiasi Insan Haklari Mahkemesi tarafindan ciddiye alinan polis sefi ‘dindar ve muhafazakâr’ bir partinin iktidarinda terfi ettiriliyor.
Bakan haberi ‘incelemiyor’ bile.
Polis, iskence yapmis, sorguda kadinlarin irzina geçmis, Bakan’a viz geliyor, ne ahlakina, ne ilkesine, ne vicdanina, ne dinine, ne hukukuna aykiri buluyor bütün bunlari.
Peki, ben size bir sey sorayim.
Bu polis ‘zimmete para geçirmekten, dolandiriciliktan, hirsizliktan’ mahkemede mahkûm olsaydi, terfi ettirirler miydi?
Hayir.
Zimmetine para geçirirse terfi edemez, iskence yapar, kadinlarin irzina geçerse terfi edebilir.
Iskencenin, irza geçmenin ‘kötü bir yani’ yok bu iktidardaki adamlar için.
Biz ayni duruma generaller zamaninda da rastlamistik, o zaman da ayni soruyu sormustum.
Hapishanedeki darbe saniklarini ‘resmen’ ziyaret etmislerdi, ‘dolandiriciliktan mahkûm olmus olsalardi ziyaret edecekler miydi’ diye sormustum, etmeyeceklerdi, dolandiriciligi bir suç olarak görüyorlardi ama ‘darbeciligi’ bir suç olarak görmüyorlardi.
Bugünkü sivil iktidar da ‘iskenceyi, irza geçmeyi’ bir suç olarak görmüyor.
Ortada ‘mahkeme kararlari’ varken Içisleri Bakani sisine sisine ‘haberi incelemedim’ diyor, belli ki incelese de bir sey fark etmeyecek, ‘kadinlarin irzina geçilmesiyle’ ilgili bir sorunu yok bakanin.
‘Irz’ bile bir iktidar için önemsiz bir mevzu hâline geldi mi korkun.
Çünkü bu, siyasetin ‘asamayacagi sinirdir’, bu siniri asan siyasetçi bundan sonra her seyi yapar.
Birisinin irzina geçildiginde gidip basvuracagimiz, siginacagimiz adam ‘irza geçmeyi’ önemsemiyorsa, bunu dogal ve olagan bulunuyorsa, askerî vesayetin en azgin ve en korkunç uygulamalarini fütursuzca benimsiyorsa, destekliyorsa, aynisini kendi döneminde yaptirabilecegini ‘aldirmazligiyla’ ortaya koyuyorsa kime güveneceksiniz?
Hanginizin irzi güvende olacak bundan böyle?
Bir iktidarin düsüsü böyle baslar.
Önce, siyasetlerini üstüne bina ettikleri temellerin ‘ahlaki kolonlari’ çatlar, iktidarlar düsüse ahlaki önemsemeyerek geçerler.
‘Irz’ konusunda gerine gerine ‘incelemedim’ diyen adami bakan yapan iktidarin gelecegi yoktur emin olun.
Böyle bir zorbaligin, böyle bir pervasizligin, insanlarin irzina geçilebilmesini olagan karsilamanin toplumdaki cevabi agir olur.
Bu, bütün insanlarin vicdanini ayni biçimde sizlatir, çünkü bu hem suçtur, hem günahtir, hem ayiptir, her kesimden, her inançtan, her mesrepten insan için böyle bir suçu paylasmak, bunun karsisinda sessiz kalmak agir bir yüktür.
Toplum bu yükü tasiyamaz.
Iktidar kendi ahlakindan vazgeçebilir ama toplum kendi ahlakindan vazgeçemez.
‘Kadinlarin irzina geçmisler’ dendiginde ‘incelemedim’ diyecek kadar ahlaki degerlerden kopuk bir siyaset artik siyaset degildir, bu, devlet gücünün her türlü ahlaksizligini zorbaca topluma dayatmaktir.
‘Irz’ meselesini, ‘iskenceyi’ önemsemeyen birini Içisleri Bakani olarak hâlâ o makamda tutan iktidarin bu bakanin görüslerinden rahatsiz olmadigi, aksine o görüsleri paylastigi anlasiliyor.
Türkiye’yi nelerin bekledigi bu bakanin kimliginden, sözlerinden belli.
Ayni askerî vesayet günlerinde oldugu gibi bugün de ‘devletin suçlusu’ bas taci ediliyor, ‘devlet suç islemekte özgürdür’ anlayisi yerlesiyor.
Her zaman oldugu gibi de zorbalik ve baski basladiginda önce ahlak yok oluyor.
26 Tem. 12, Taraf

Ahmet Altan

Back to top button