Makale

Elçi; PKK Sadece Itirafçi Olup Ihanet Edenleri Öldürdü!

Simdi ben PKK’nin öldürdügü Kürtleri izliyorum. Hepsi itirafçi olup ihanet edenlerdir. Kendi disindan ona muhalefet edenlere PKK dokunmuyor.Yillardir bunu yasiyorum. Benden çok rahatsizlar ama hiç tehdit almadim. Düne kadar PKK’nin etegi altinda olan sonra aniden anti-PKK’ci olanlara haliyle kiziyorlar.’

NOT: Degerli okuyucular, bazi okuyucularimizin itirazi ve sitemi üzerine hem yazinin basligini hem de yazida verdigimiz resmi degistirdik. Serafettin Elçi’ye karsi “hakaret” ettigimiz iddia ediliyor. Biz de okuyucularimizin bu hassasiyetini dikkate alarak gerekli degisiklikleri yaptik.

Ancak bir hatirlatmada bulunmak istiyoruz. Serafettin Elçi’nin ‘Simdi ben PKK’nin öldürdügü Kürtleri izliyorum. Hepsi itirafçi olup ihanet edenlerdir. Kendi disindan ona muhalefet edenlere PKK dokunmuyor’ demesinden daha büyük bir hakaret olabilir mi? Bu hassas okuyucularimiz, binlerce Kürdün katledilmesini onaylayan ve onlari “hain” ilan eden Elçi’ye karsi da bu hassasiyeti göstermis olsalardi, zaten bizim bu yaziyi yazmamiz gerekmeyecekti.

Benzer sekilde, Öcalan, Güney Kürdistan için “ikinci Israil” diyor, devletlesme talebini “ilkellik” olarak görüyor, Kürdlerin katili Mustafa Kemal’i övüyor ve benzer birçok tuhaflik. Peki bunlar en büyük hakaret degil mi?

Bu hakaretleri yapan biri nasil ve hangi dille elestirilebilir acaba?

Ya da, yüzlerce genç kizin dünyasini yikan ve herkesin bildigi ‘Öcalan ahlaksizliklarini’ nasil elestirelim?

Ona ahlaksiz dememiz hakaret olur mu?

Ahlaksizlik yapana ahlaksiz, hirsizlik yapana hirsiz, bireysel beklentiler için kendini pazarlayanlara satilik demezsek, gerçekleri nasil aktarabilecegiz?

Kimse kendini kandirmasin, her türlü ahlaksizlik, yüzsüzlük ve tahribat yapilirken, bunu yapanlara karsi biçimsel kibarlik göstererek sadece onlarin ömrünü uzatmis oluruz…

Yani kisacasi, Hirsizin hiç mi suçu yok?

*****************************************

Benjamin Franklin’in “Para her seyi yapar diyen adam, para için her seyi göze alan adamdir” sözü, söylemlerin kisilik ile olan iliskisine dikkat çekiyor.

Benzer sekilde, ‘politikada her yol mubahtir diyen adam da, politik beklentilerim için her seyi yapmaya hazirim’ mesajini veriyor ve onur, ahlak, dürüstlük gibi insana özgü tüm degerlerden feragat etmeye hazir bir kisilige sahip oldugunu gösteriyor.

Serafettin Elçi’nin, (Ezgi Basaran’in kendisiyle yaptigi röportajda) söyledikleri, ‘Milletvekili olmak için her yol mubahtir’ anlayisinin insani nasil kisiliksizlestirdigini somut olarak gösteren ibretlik bir belge niteligi tasiyor.

Bu röportajda, ‘devletin bölünmez bütünlügü’ noktasinda ne kadar hassas oldugunu gösteren Elçi, açikça, ‘bizimle çözüm/entegrasyon olmazsa, bizden sonraki nesil bu kadar ucuza bu davayi size satmaz’ uyarisinda bulundu:

‘Mutlaka benim neslimin görmesi gerekiyor. Çünkü gelecek nesille bu sorunu çözmek mümkün degil. Bu meseleye kafa yoran benim yasitlarim öyle veya böyle Türklerle beraber yasayageldik. Bir sürü dostluklarimiz, sosyal faaliyetlerimiz, ticari iliskilerimiz var. Ama tamamen savasin içinde dogan, savas mantigiyla büyüyen, Türk dedigin zaman yalnizca hayatini zorlastiran jandarmayi, polisi, savciyi anlayan bir nesil var. Çok öfkeli, içi kin ve hinç dolu bir nesildir bu. O nedenle devlet duygusalligi, soven milliyetçiligi bir kenara itip akliyla hareket ederek bir an önce sorunu bizim nesille çözmeye çalismalidir. Bu son bir sanstir.’

Röportajda beklendigi gibi Öcalan’a diyet borcunu ödeyen ELÇI, ‘Begenirsiniz begenmezsiniz, milyonlarca insan taparcasina seviyor Öcalan’i. Binlerce insan onun bir sözüyle ölüme gitmeye hazir. Böyle bir insani tamamen dislayarak Kürtleri ikna edemezsiniz.’ diyerek, Milletvekilliligini borçlu oldugu ve bu nedenle de kendi kisiligini feda ettigi Öcalan’i ‘tek kurtarici’ olarak gösterdi…

Röportajda en rahatsiz edici olan bölüm ise, Elçi’nin, PKK’nin cinayetlerine mesruiyet kazandirmak için neredeyse bütün Kürdleri ‘isbirlikçi’ ilan edecek kadar yalancilastigi, vicdansizlastigi ve ahlaksizlastigi bölümdü:

‘Ezgi Basaran:PKK’nin elestirilemez oldugu, elestirenlerin tehdit aldigi gibi bir kani var. Sizin için durum nasil?

Serafettin Elçi: En tepedekinden en alttakine kadar PKK, benim onlardan farkli çizgide oldugumu bilir. Ama ben yalniz PKK’yi degil, siyasette karsi oldugum hiçbir olusumu tahkir etmem, iftira etmem.

Yani ben PKK’ye hakaret etmeyi marifet haline getirmedim. Agir elestiriler yaptigimda, PKK beni son derece saygili biçimde dinledi. Adamlar senin sadece düsmanlik duygulariyla üstlerine yürümedigini hissetse, niye anlayisli olmasinlar. Siyasi hareketler de biyolojik varliklardir. Dogum dönemi vardir, çocukluk, gençlik var. Su anda PKK’nin olgunluk dönemindeyiz. Onlar da olgunlasip Hanya’yi Konya’yi anliyorlar. Bizim de gençligimizde öyle heyecanlarimiz vardi. Gençligim PKK’ye rast gelseydi, ben de katilirdim. Simdi ben PKK’nin öldürdügü Kürtleri izliyorum.

Hepsi itirafçi olup ihanet edenlerdir. Kendi disindan ona muhalefet edenlere PKK dokunmuyor.Yillardir bunu yasiyorum. Benden çok rahatsizlar ama hiç tehdit almadim. Düne kadar PKK’nin etegi altinda olan sonra aniden anti-PKK’ci olanlara haliyle kiziyorlar.’

Elçi’nin, ‘Simdi ben PKK’nin öldürdügü Kürtleri izliyorum. Hepsi itirafçi olup ihanet edenlerdir. Kendi disindan ona muhalefet edenlere PKK dokunmuyor’ sözleri, En degme Apocularin bile söylemeye cesaret edemedigi açik yalanlardir…

Elçi’nin dedigi gibi “PKK sadece itirafçi olup ihanet edenleri” katletmisse; seksen öncesi bütün Kürd parti/örgütleri itirafçi ve isbirlikçi miydi? Çünkü PKK bütün Kürd hareketlerine saldirarak birçok insani katletmisti…

Güney’de, binlerce Pêsmerge de mi ‘itirafçi ve isbirlikçi’ oldugu için PKK tarafindan katledildi?

Misel Temo v Bedro ailesi de ‘itirafçi isbirlikçi’ oldugu için mi katledildi?

Çetin Güngör, Mehmet Sener, Resul Altinok, Hikmet Fidan gibi PKK kadrolari da mi ‘itirafçi, isbirlikçi’ olduklari için PKK tarafindan katledildi?

Yaslari 15-25 arasinda degisen ve okullarini birakarak özgürlük umuduyla PKK’ye katilan 15.000 çocuk ve gençte mi ‘itirafçi, isbirlikçi’ oldugu için katledildi?

Köy korucularinin esleri ve bebekleri de mi ‘itirafçi, isbirlikçi’ oldugu için PKK tarafindan katledildi?

Batman’da katledilen Avukat Sedat Özevin ve Özdemir Kardeslerde mi ‘itirafçi, isbirlikçi’ olduklari için PKK tarafindan katledildi?

Siirt’te, Selim Saddak ve BDP meclis üyelerinin akrabalari olan kadinlar da ‘itirafçi, isbirlikçi’ olduklari için mi PKK tarafindan katledildiler?

PKK’nin bile bazi olaylar için ‘yanlislik oldu’ demesine karsin Elçi, tereddüt etmeden katledilen herkesi ‘itirafçi, isbirlikçi’ ilan edecek kadar kraldan çok kralci oldugunu gösterdi.

Kürdistan’da hemen hemen her aileden birilerinin su veya bu sekilde PKK tarafindan katledildigi düsünüldügünde, Öcalan ve Serafettin Elçi disinda ‘itirafçi, isbirlikçi’ olmayan Kürd/Kürdistanli kalmiyor.

Öcalan’in en büyük itirafçi oldugu belgelerle sabit iken, bu itirafçiyi yüceltip yurtsever halki ‘itirafçi, isbirlikçi’ ilan eden Elçi, en büyük itirafçinin en büyük yalancisi ünvanini fazlasiyla hak etmis durumda.

Bu kadar yalancilik, bu kadar vicdansizlik ve bu kadar sahtekârlik için kullanilabilecek en hafif ifadeleri kullanmaya çalistik.

Elestirilerimizi sert bulanlara ve Serafettin Elçi’ye, Gunter Grass’in, ‘Politika güç istir, ona kendiliginden atilan kimse ondan sikayet etmemelidir’ sözünü hatirlatmakla yetiniyoruz…

http://www.nasname.com

Nasname

Back to top button