Makale

Eli sopali devletin valisi

Mehmet Kamis

Akçakale sinirina gelerek incelemelerde bulunan Sanliurfa Valisi Izzettin Küçük’ün, sorularini begenmedigi gazetecilere sinirlenip ‘alin bunlari’ diye talimat vermesi, Türkiye’nin nasil bir ülke haline geldigini göstermesi açisindan çok önemli bir örnek.
Vali, hos bulmadigi (!) sorulari sormaya devam eden Cumhuriyet Gazetesi’nden Pinar Ögünç, Alman Dei Welt muhabiri Deniz Yücel, Gamze Topçu ve Evrensel Gazetesi’nden Hasan Akbas’i gözaltina aldiriyor. Sakin ‘gazeteciler serbest birakildi’ diye kimse konusmasin. Çünkü ortaya çikan fotograf bize, keyfiligin, baskinin somutlasmis halinden baska bir seyi göstermiyor.
7 Haziran öncesinin simarik tek parti yönetim tarzinin aynen devam ettigini zanneden valinin tavri, hakikaten ibretlik bir olaydir. Valinin sevmedigi soruyla karsilasinca gösterdigi tepkiyi akil-izan sahibi hiç kimse izah edemez. Sinirlenince gazetecileri içeri attirabilen bir kisinin sinirlenmesinin nereye dönecegini, nerede duracagini kimse kestiremez. Kaidenin, kuralin, hukukun olmadigi bir yetki kullanimi eskiyaliktan baska bir sey degildir. Devlet yetkisini kullananlar fevrilik, keyfilik yapamaz. Onlarin fevriligi, herhangi bir kisinin fevriligiyle kiyas edilmeyecek oranda tehlikelidir. Sanliurfa Valisi’ni hiç tanimam, belki iyi bir insandir ancak gösterdigi tavir, disaridan bakildiginda sadece AKP’nin tek parti döneminden kalma eli sopali devlet tavrini yansitiyor.
Valiler üzerinden eski düzeni devam ettirme gayretinde olan 7 Haziran öncesinin muktedirleri, yargi üzerinden de eski hukuksuz düzeni sürdürmeye çalisiyorlar. Yargi zirhina bürünerek millete karsi hukuksuz ve keyfi uygulamalar içinde olanlarin 7 Haziran seçimlerinden ders çikartmamakta israrli oldugunu görmek bir hayli üzücü. Ankara Cumhuriyet Bassavcisi Harun Kodalak’in evlere senlik açiklamasini okuyunca da insan sadece aci aci gülüyor. Kodalak diyor ki; ‘Sorusturmalarimiz degisen hiçbir durum ve kosuldan etkilenmeksizin ve hiçbir taviz verilmeksizin sonuna kadar yürütülecektir.’ Böyle bir açiklama bile yaptiklari islerin hukuki degil, ne denli siyasi oldugunu gösteriyor ve seçimlere ragmen ‘pes etmek yok’ demeye getiriyor.
11 Subat 2014’te partisinin grup toplantisinda, 17-25 Aralik yolsuzluk sorusturmasina konu olan ses kayitlarini yayinlamasindan dolayi Kemal Kiliçdaroglu hakkinda kovusturmaya yer olmadigina dair daha önce verilen karari, Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimligi’nin kaldirmasina da ayni düzlemde bakabiliriz. Yargi üzerinden herkesi, her seyi muktedirlerin istedigi dogrultuda hizaya getirme gayretleri dikkat çekiyor.
Ama hesap etmedikleri bir sey var ki, o da 7 Haziran hezimeti! Türkiye’nin en az yüzde 60’i bu hukuksuz gidise, bu hukuksuz düzene ‘hayir’ dedi. Bu yönetim tarzinin devam ettirilmesinin, çok daha büyük tepkilerin dogmasina, toplumun daha reaksiyoner hareket etmesine neden olmasi kaçinilmazdir. Bu tavrin devami, en iyi ifadeyle sorumsuzluktur.
11. Cumhurbaskani Abdullah Gül dahil herkes, 17-25 Aralik’a konu olanlarin yargilanmasi gerektigini söylüyor. AKP içinde de o yolsuzluklarin yapilmadigini iddia eden kimse yok. Ancak buna ragmen yolsuzluk operasyonunu yapan polisler, gerekçesiz bir sekilde cezaevinde tutuluyor.
Herkesin 7 Haziran’da milletin verdigi mesaji dogru okumasinda büyük fayda var. Kimse devlet erkini topluma zulüm araci olarak kullanamaz.
———————————————————————–
Zaman-17 Haziran

Mehmet Kamis

Back to top button