Erdogan ‘Gelecegimiz Avrupa’da’ diyor ama kim inaniyor?
Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’in geçenlerde Ankara’daki Avrupa Birligi (AB) Büyükelçilerine ‘Türkiye’nin gelecegi Avrupa’da’ demesi dis politikada revizyon iyimserligine yol açti. Daha nce, 21 Kasim’da ‘Türkiye’nin gelecegini Avrupa ile tasavvur ediyoruz’ diye açmisti kapiyi. Türkiye ve Yunanistan arasindaki Ege görüsmelerinden hukuk ve ekonomi reformlarina dek uzanan bir yelpazede baslayarak bir yakinlasma süreci vaat etti.
Bu vaadin Avrupa’da olumlu yankilari oldu. Baskentlerden cesaretlendirici mesajlar geldi. Bununla birlikte beyan edilen iyimserligin ciddi bir ihtiyat payi da içerdigi görüldü.
Çünkü Türkiye’nin gerek AB gerek ABD ile aslinda en büyük sorunu ‘güvensizlik’. Ve bu güvensizlik karsilikli. Bu sorunun AB ile geldigi son noktanin Türkiye ve Yunanistan arasindaki gerilim, ABD ile geldigi en üst noktanin da Rusya’dan alinan S-400 füzelerine karsilik F-35 uçaklarina el konulmasi olmasi en temel sorunun güvensizlik oldugu gerçegini degistirmiyor. Gerek Türkiye gerek ‘Bati’ karsi taraftan vaatleri somutlastiracak somut adin görmedikçe kendisi de adim atmaya yanasmiyor. Çünkü vaatler tek basina inandirici bulunmuyor.
Türkiye’nin ABD, AB ve NATO’da önemli esiklerle karsi karsiya bulundugu Subat-Mart sürecinde bu inandiricilik sorunu bas agritabilir.
Samimi olduguna inandirma sorunu
Bu inandiricilik sorununa geçtigimiz günlerde bir yenisi eklendi. MetroPoll arastirma sirketin bulgularina göre, kamuoyunun çogunlugu Erdogan’in AB ve reformlar konusundaki son çikisini ‘samimi’ bulmuyor.
MetroPoll’un Ocak 2021 ‘Türkiye’nin Nabzi’ arastirmasina göre, Erdogan’in ‘Türkiye’nin gelecegi Avrupa’da’ demesini samimi bir dis politika yönelimi oldugunu düsünenlerin orani yüzde 32,7’de kalmis. Samimi olmadigini söyleyenlerin orani ise yüzde 56,3 olarak ölçülmüs. Bulgunun ayrintilari da dikkat çekici. AK Parti seçmeni oldugunu söyleyenler arasinda Erdogan’in ‘Gelecegimiz Avrupa’da’ demesini samimi bulmayanlarin orani yüzde 33, yani her üç AK Partiliden biri. MHP seçmeni arasinda ise açiklamayi samimi bulmayanlarin orani yüzde 49,3, yani yarisi diyebiliriz.
Kaynak: MetroPoll Ocak 2021 Türkiye’nin Nabzi raporu.
Sadece AB ile iliskiler de degil sorun yasayan. ABD Baskani Joe Biden seçildi, bazi ‘müttefik’ liderleri aradi ama Bestepe’nin telefonu hala çalmadi. Disisleri Bakani AntonyBlinken neredeyse dünyanin yarisiyla telefonlasti ama sira Disisleri Bakani Mevlüt Çavusoglu’na gelmedi. Ilk temas kuran, 2 Subat’ta Biden’in Ulusal Güvenlik Danismani JakeSullivan ile görüsen Erdogan’in Güvenlik ve Dis Politika Danismani Ibrahim Kalin oldu. Ikilinin demokrasi, hak ve özgürlükleri de konustugu sadece Amerikan tarafiniun açiklamasinda yer aldi.
Müttefik degil ama arayi iyi tutalim
Bu çeliskili durum kendisini MetroPoll anketine verilen yanitlarda da gösteriyor.
Örnegin arastirmaya katilanlarin yüzde 66’si ABD ile iliskilerin daha da kötülesmesinin ekonomiyi, yüzde 57,5’i de Türkiye’nin güvenligini olumsuz etkileyecegine inaniyor.
Buna karsi, yüzde 44,8’i ABD’nin artik müttefik olarak görmüyor. Dis iliskilerde önceligin Amerika ve Avrupa’da olmasi gerektigini söyleyenler ise yalnizca yüzde 40,9. Yüzde 27,6 gibi hiç de azimsanmayacak bir kesim ise, ekonomiyi ve güvenligi tehlikeye atacagina inansa dahi önceligin ABD ve AB’ye degil, Rusya ve Çin’le iliskilere verilmesini istiyor.
Türkiye’de kamuoyunun AB algisinda 2018 basindan itibaren düzenli artis oldugu göze çarpiyor. (Kaynak: MetroPoll)
Öte yandan bu tablonun gösterdigi bir sey daha var. Vatandas çekilen ekonomik sikintinin dis politika boyutunu ‘dis güçler’ söyleminin ötesinde algilamis vaziyette. Nitekim birinci sirada en önemli sorun olarak issizlik ve hayat pahaliligi sayilmis. Halkin yariya yakini, yüzde 48,9’u ekonominin daha da kötüye gidecegi endisesinde. Iyi gidecek diyen yüzde 26,8; o da çok az sayilmaz. Ama ABD ve Avrupa ile iliskilerde kötülesirse ekonomide kötülesecek algisi dikkat çekiyor.
Subat-Mart aylari kritik
Erdogan, 2011’den, Arap baharindan bu yana iddiali bir dis politika izlemeye basladi. Tutarsa getirisi de yüksek olabilecek, yüksek risk alan bir kulvara girdi. Cumhuriyetin basindan bu yana izlenen komsularin iç isine karismama ilkesini, Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ düsturunu ihlal edecek sekilde esnetti. Bu politikanin dönüm noktasi 15 Temmuz 2016 askeri darbe girisimi oldu. Suriye’ye ilk askerî harekât, darbe girisiminden sadece 5 hafta sonra basladi. Bu ayni zamanda Erdogan’in, Fethullahçi kalkismanin arkasinda olduguna inandigi ABD’ye bir tür meydan okumaydi.
Bu tarihten sonra Erdogan dis politikada asker unsurunu giderek daha sik kullanmaya basladi. Suriye’den sonra Libya, Dogu Akdeniz, Kibris ve Azerbaycan sahalarinda askeri güç kullanimi Avrupa’da ve ABD’de tepkilere ragmen Türkiye’yi radar ekranina tasidi. ABD’nin F-35 ve diger yaptirim tehdidine karsi Rusya’dan S-400 füzesi alimi dahi bu çerçevedeydi. Erdogan ABD ve AB’nin topugunda diken olmak suretiyle iliskilerin düzeyini yükseltme siyaseti izliyor.
Bir dönemece geliyoruz
Subat ve Mart aylari NATO, ABD ve AB ile bir dizi önemli gelismeye sahne olacak. Bu gelismeler Türkiye’nin sadece uluslararasi iliskileri degil ekonomisine de etki edecek.
Bu gelismeler öncesi Bati ile yasanan karsilikli güvensizlik ve samimiyet konusunun artik içeriye de siçradiginin görülmesi Erdogan’in dis politikada yeni bir dönüm noktasina geldigini gösteriyor. Bu dönemecin ne yöne dogru olacagi henüz belli degil. Çünkü Erdogan reform sözü verirken ‘Türkiye’nin gelecegi Avrupa’da’ temennisi yönünde tutum aliyor. Oysa Baskanlik yetkilerini daha da güçlendirici yeni Anayasa çikisi aksi yönde.
Böyle bir süreçte seçmende dis politikaya dair samimiyet kuskusu dogmasi tesadüf sayilamaz.
——————————————————–
6 Subat 2021
Murat Yetkin