Ermeni soykirimini tanimanin ve özür dilemenin zamani gelmedi mi?

1915’teki Ermeni katliaminin ve tehcirin üzerinden nice on yillar geçti. 2 yil sonra bu acili olayin yüzüncü yili dolacak. 1,5 milyon Ermeni’nin büyük bölümü, yasli, genç, çocuk, erkek-kadin demeden kirimdan geçirildi, gerisi göçertildi ve bunlarin da bir bölümü sürgün yollarinda açlik, susuzluk ve hastaliktan hayatlarini yitirdiler.
Bu tam bir soykirimdi ve soven, irkçi Ittihatçilar tarafindan gerçeklestirildi. Kirim ve tehcir kararini Ittihat ve Terakki Hükümeti aldi, askeri ve mülki güçleri eliyle hayata geçirdi. Masa olarak da yer yer, Ermeni mal ve mülklerine konmak isteyenleri ve kriminal unsurlari kullandi. Bu cüretkar eylem, o güne kadar esine az rastlanan bir insanlik suçu idi.
Ne yazik ki o dönemde karsilikli cephelere ayrilmis ve baslattiklari Birinci Dünya Savasi’yla birbirlerinin bogazina sarilmis olan büyük güçler, Ermeni halkina yasatilan bu trajedi karsisinda sessiz kaldilar. Alman emperyalistleri gibileri ise Ittihatçi canilere destek verdiler.
Ermeni halki yüzyillar, binyillar boyu bu ülkenin, Anadolu’nun diger halklariyla; Kürtlerle, Rumlarla, Türklerle, Araplarla, çogu zaman ayni kent ve kasabada, ayni köyde iç içe, yan yana yasadi. Bu halklarin bir bölümüyle dini inançlari farkli olsa da, bu fark iyi komsuluk iliskilerine engel olmadi. Aralarinda dostluklar, kirvelikler yasandi. Ermeniler bu ülkenin tarim, ticaret ve sanat hayatinda iyi üreticiler ve ustalar olarak temayüz ettiler.
Ittihatçilarin isledigi insanlik suçu ayni zamanda yüzyillarca sürmüs halklar arasi bu dostlugu bozdu, ülkenin ekonomik hayatina büyük darbe oldu.
Ermeni tehcirini Rum mübadelesi izledi.
Osmanli’nin son döneminde darbelerle yönetime el koyan ve imparatorlugun kaderini ele alan Ittihatçilarin isledikleri tek suç bu degildi. Onlar, hallerine bakmayip savastan yararlanarak yayilmaci tutkularla Orta Asya’ya yönelik Turan seferlerine çiktilar. Bu maceraci anlayisla yasli, yorgun Imparatorlugu Almanlarin yaninda savasa soktular. Bu macera salt Çanakkale’de 250.000 cana mal oldu. Sarikamis’ta ise 80.000 can, Enver maceracisinin akil almaz hirsiyla kar ve soguktan donmaya sürüklendi. Bu sorumsuz ve vicdansiz, onlarin arkasindan, ‘Zaten öleceklerdi!’ demeyi ihmal etmedi.
Bu ülkede, geçmiste ve bugün, bazilarinin insan canina verdigi deger böyledir
Ama bu anlayisla sefere çikanlarin umudu kursaklarinda kaldi. Tersine bu macera, zaten yasli bir agaç gibi sonuna yaklasmis imparatorlugun sonunun hizlanmasindan baska ise yaramadi. Ittihatçilar geride büyük kirimlar ve acilar biraktilar. Onlardan sonra gelenler ise ne yazik ki bunun hesabini sormadilar. Ne Ittihatçilarin soykirima ugrattigi Ermeni halkindan ne de biçilen bugday basagi misali ölüme gönderilmis ülkelerinin diger insanlarindan bugüne kadar özür dilemediler. Oysa yaralarin sarilmasi ve benzer acilarin bir daha yasanmamasi bununla mümkündü.
Bu yapilamadigi için Ittihatçi anlayis Cumhuriyet döneminde de devam etti. Kemalistler, Anadolu ve Trakya’nin çok renkli cografyasindan tek renkli bir ulus yaratmak için akil almaz bir mühendislik projesine giristiler. Bu yeni acilara, çatismalara, özellikle de bir dizi Kürt ayaklanmasina yol açti. 12 Eylül fasist rejimi ise ülkeyi bir yangin yerine çevirdi. Simdi toplum bu yangina son vermeye, siddet sarmalindan kurtulmaya çabaliyor.
Tam da böyle bir asamada, irkçi-soven bir anlayisin 98 yil önce Ermeni halkina yasattigi trajediyi aniyoruz. Bu ülkenin, adalet duygusuna deger veren, vicdan sahibi tüm onurlu insanlari, Ermeni halkina yasatilanlardan her zaman aci duydular ve bu eylemi lanetlediler. Ama bu ülkenin yöneticileri ne yazik ki bugüne kadar gerekeni yapmadilar. Tam tersine, bir savunma güdüsüyle kirimi ve tehciri örtbas etmeye çabaladilar; hatta suçu Ermeni halkina yüklemeye çalistilar.
Söz konusu insanlik suçunun adini koymanin ve özür dilemenin zamani geldi de geçti. Bakalim hangi yönetim beklenen onurlu açiklamayi yapmayi basaracak? Böylesine cesur ve çaga yarasir bir davranis, ayni zamanda hem içerde özgür ve barisçi bir toplum insa etmek, hem de Ermeni halki dahil, tüm komsularla iyi, çagdas, barisçi iliskiler kurmak için gereklidir.
Suçu elbet geçmisteki zalimler islediler, bugünkü kusaklarin günahi yok. Ama magdurlardan özür dilemek hepimizin görevi. Bu bizi suçlu kilmaz, küçültmez, ancak onur verir.
Dilerim ki bu ülkenin yöneticileri, aydinlari ve hepimiz, 2015 yilina varmadan bunu basaralim.
Kemal Burkay