Makale

Esek dururken palanina saldirmak!…

Kürdistan için yillarca hapis yatan ve bunca bedeller ödeyen birisi olan Hatip Dicle’nin IMC televizyonunda yayinlanan röportajinda dile getirdigi görüsleri için yazmayi düsünmüyordum. Ama eger özellikle Kerkük konusundaki cahilligini ortaya koymasaydi…
Hatip Dicle ilk kez “Bagimsiz Kürd devleti fikrini çoktan çok sepetine attik” demiyor.
Daha önce Cumhuriyet gazetesinin kendisiyle yaptigi röportajda ayni seyleri söylemisti.
Ve o zaman da bugünkü gibi yogun bir tartismaya yol açmisti.
“Tesbihte hata olmaz” derler.
Halk arasinda “esege gücü yetmiyor palanina saldiriyor” derler.
Hatip Dicle’nin “ulusal devlet” konusundaki görüslerine iliskin olarak söylenecek çok sey var elbette. Ama kanimca söylenecekler Hatip Dicle’ye degil, Kürdler sözkonusu oldugunda ulusal devlet kurmayi veba salginindan daha tehlikeli olarak gören, Kürdleri bu tehlikeden uzak durmaya çagiran ve ulusal devlet yerine ne idügü belirsiz, “devlet olmayi dislayan konferal sistemi” öneren PKK lideri Öcalan’a yönelik olmalidir.
Çünkü Kürdistan’in dört parçasinda bagimsiz devlet kurma ugruna mücadele eden bir gelenekten gelen, PKK’nin yörüngesine girdiginde Öcalan’in çaldigi makam uyarinca oynayan Hatip Dicle, iradesini teslim etmenin geregini yerine getiriyor ve Öcalan’in tutarli ve kararli bir müridi oldugunu gösteriyor.
Ki, mürit olmak ne suçtur ne de günah!..
Bence Hatip Dicle, bu tutarligi nedeniyle ayrica tebrikleri hakkediyor!..
Ama Hatip Dicle’nin, sözkonusu televizyon programinda Kerkük’e iliskin yaptigi belirlemelere yönelik söylenecek çok sey var.
“Barzani ‘Kerkük Kürdistan’dir’ diyerek hata yapiyor. Kerkük tüm halklarindir. Kerkük Kudüs gibidir, sadece bir halkin degil tüm halklarindir” diyor Hatip Dicle, IMC televizyonunda.
Ne Barzani ne de bir baska Güneyli Kürd lider, hiç bir zaman “Kerkük Kürdistan’dir” demediler.
Israrla “Kerkük Kürdistan’in bir parçasidir” dediler, o kadar.
Sayin Dicle de iyi bilir ki bir bütünün parçasi, bütünün temel özelliklerini tasisa da onun yerini almaz.
Kerkük’ün Kürdleri için önemini belirtmek amaciyla Kürdistan siyasi literatürüne giren söylemler var.
Örnegin ölümsüz lider Mela Mustafa Barzani, “Kerkük Kürdistan’in kalbidir. Bir insan nasil kalp olmadan yasayamazsa Kürdler de Kerkük olmadan yasayamazlar” der.
Mam Celal Talabani ise bu önemi belirtmek için Kudüs benzetmesi yapar. Kerkük’ün Kürdler için ne
kadar önemli oldugunu belirtmek amaciyla “Kerkük Kürdlerin Kudüs’üdür” der.
Ama ne Mam Celal ne de bir baska Güneyli Kürd lider Kerkük’ün Kürdistan’a ait oldugunu tartismazlar, tartismayi da zül sayarlar.
Kuskusuz Hatip Dicle Güney Kürdistan ziyaretlerinde YNK’nin bürolarina da gitmistir ve o bürolarda Mam Celal’in elinde bir harita ile çevresindekilere hararetli bir seyler anlattigini gösteren büyük boy fotografi görmüstür.
O fotograf, Mam Celal’in, Irak’in önde gelen Arap politikacilariyla yaptigi bir toplantida, elindeki tarihi bir haritayi göstererek, “bu harita Kerkük’ün Kürdistan’in bir parçasi oldugunun ispatidir” dedigi anda çekilmistir.
Sayin Dicle “Kerkük Kudüs gibidir, sadece bir halkin degil tüm halklarindir” derken sapla samani birbirine karistirmaktadir.
Kudüs, üç semavi dine mensup kisilerin yasadigi ve bu dinlerin kutsal mekanlarini içinde barindiran bir kent.
Kerkük’te de Kürdlerin disinda Araplar, Türkmen ve Hiristiyanlar yasiyorlar. Ama Kerkük dini bir merkez degil. Bu nedenle O’nu Kudüs gibi dini bir merkez ile karsilastirmak yersiz ve de tehlikeli.
Ayrica herhangi bir kentte birden fazla halkin yasamasi, o kentin tarihi, siyasal ve etnik olarak bagli bulundugu ülkeden ayri oldugunu göstermez.
Örnegin Mardin’de Arap, Süryani ve Kürdlerin bir arada yasamasi, nasil onu Kuzey Kürdistan’in bir parçasi olmaktan çikarmiyorsa, Kerkük de öyle.
Kerkük’ün tek bir halka ait oldugunu sadece ve sadece Arap sovenleri ile Türkmen milliyetçileri söylüyorlar.
Birinciler Kerkük’ün bir Arap kenti oldugunda israrlilar. Makul düsünen Araplarin geldigi en iyi nokta “Kerkük bir Irak kentidir” noktasidir.
Türkmenlere göre de Kerkük bir Türkmen kentidir ve Türkmeneli ülkesinin baskentidir…
Kürdler ise Kürdistan’in bir parçasi olan Kerkük’ün bu kente yasayan halklarin kenti oldugunu, onlar tarafindan yönetilmesi gerektigini söylediler; söylüyorlar.
Sadece söylemekle kalmadilar, yönetimi Arap ve Türkmenlerle paylasarak pratikte de hayata geçirdiler; geçiriyorlar.
Öcalan’in yolundan yürüyerek “Kürd devleti fikrini tarihin çöp sepetine atan” Dicle, Ortadogu’daki sorunlarin kökten çözümü için önerdigi “Kanton sistemini” yeni ve mucizevi bir bulus olarak yutturmak istiyor ve bu amaçla bin dereden su getirirken, Kerkük’e ait gerçekleri bilerek ya da bilmeyerek çarpitiyor.
Dicle, Bagimsiz Kürd devleti ilanina sömürgeci devletlerden daha fazla karsi çikiyor.
Bu nedenle yarim asirdir Pesmerge ve lider olarak özgürlük mücadelesinin içinde yer alan, birçok zaferi ve yenilgiyi yasayan, özcesi defalarca felegin çemberinden geçen Bölge Baskani’na akil vermeye çalisiyor!..
O’nu referandum yapmamaya çagiriyor. Çünkü referandum yapilmasi halinde halkin bagimsiz Kürd devletine “evet” diyeceginden adi gibi emin.
Ama bu “evet”in “dogru” olmadigindan pek emin olan Dicle, Kürd siyasetçilerin önüne “bunu engelleme” görevini de koyuyor.
Yani Sayin Barzani ve öteki Kürd siyasetçiler de Dicle gibi bagimsiz Kürd devleti fikrini çöp sepetine atmalilar, ancak böylelikle çagdas olabilirler!..
Derin teorik belirlemelerin, bu belirlemeleri anlayamayan halki, bagimsiz Kürd devletinin ne kadar kötü olduguna ikna etmeyeceginin bilincinde olan Dicle, yardimina Melik Ahmet kahvelerinde yapilan sohbetleri çagiriyor. “Kürd para bulunca ya gider birini vurur ya da üçüncü bir kadinla evlilik yapar. Güney’dekiler biraz para, rahatlik buldu hemen devlet kurmaya girisiyor. Ulus-devlet diyerek halklar heba edilmemeli. Ortadogu’da ulus devlet ilan etmekle on yillarca halkinizi savasa aciya mahkum edersiniz” diyor.
Buyur buradan yak!..
Güney Kürdistan halki ve partileri mazosistler…
Enfaller, Halepçe katliami ve benzerleri onlarda aliskanlik yapti. Rahatlik batiyor.
Biraz rahat yüzü görünce, vuracak kimse bulamadiklari için ve de erkeklerin üçüncü evlilikleri (ikinci degil, üçüncü, zaten Güney’deki tüm erkekler iki kadinla evliler!) için yeterince kadin olmadigini da görünce, “canimiz sikiliyor, biraz hareket ve adrenalin için gelin bir devlet kuralim. Kuralim ki hiç olmazsa onlarca yil sürecek bir savas mesgalemiz olsun” dediler!
Insan siyaseten bagimsiz Kürd devletine karsi olabilir. Bagimsiz Kürd devleti fikri ile birlikte bu amaç ugruna verilen canlari, yapilan fedakarliklar ve çekilen eziyetleri de çöp sepetine atabilir.
Ama bagimsiz Kürd devleti ilaninin ne kadar kötü bir sey oldugunu ispatlamak için kahve kültüründen medet ummak için ya kafayi yemis olmak lazim ya da iradesini Öcalan’a teslim etmek ve O’nun derin çözümlemelerinden feyiz almak, ve onlar üzerinde yogunlasmak gerekir.
Ki, akli yerinde olan Dicle uzun süren hapislik dönemini iyi degerlendirmemis olacak ki, kahve sohbetlerinde dile getirilenlerden medet umuyor.
Ne diyelim, Allah akil fikir versin.
—————
6 Temmuz-Kaynak: Dengê Azad

Hasan Sarikaya

Back to top button