Etme, bulursun dünyasi
Ne dersiniz, Basbakan Erdogan, geçtigimiz hafta partisinin meclis gurubu toplantisinda Suriye diktatörü Besar Esad’a yönelik ve hakli olarak ‘men dakka,, dukka’ derken, birkaç gün sonra bazilarinin da kendisine ‘etme, bulursun’ diyecegini tahmin etmis miydi?
Türkiye medyasi birkaç gündür bazi üst düzey MIT yetkililerinin ifadeye çagrilmasiyla mesgul ve öyle anlasiliyor ki bu mesguliyet bir müddet daha devam edecek. Etmeli de
Konuya iliskin olarak havada bir sürü iddia uçusuyor. Yapilan spekülasyonlarin bini bir para.
Türkiye’de, nalinci keseri gibi kendine yontmak adettendir. Olayda taraf olanlar, yandas medya ve kurumlari vasitasiyla kendine yontuyorlar. Bu nedenle dezenformasyon, çarpitma ve bilgi kirliligi girla gidiyor. Bu durumda en iyisi, kesin bir sonuca varmak için biraz daha beklemek.
Su ana kadar sizan bilgiler sayesinde bazi gerçeklerin altini çizmek mümkündür. Bunlarin basinda MIT eski ve yeni yöneticilerinden bazilarinin ifadeye çagirilmasiyla, Oslo görüsmelerinin hedef alindigi gelmektedir.
Kusku yok, – MIT-KCK görüsmesinin eksiklikleri, KCK’nin talepleri, tüm Kürdleri temsil etmemesi ve benzeri konular tartisilabilir; tartisilmalidir. Ama basina yansiyan müzakere notlarinin da gösterdigi gibi, Oslo görüsmeleri silahli mücadeleyi sonlandirma ve Kürd sorununu diyalog yoluyla çözme konusunda atilan bir adimdi. TC gibi Kürdler ve bu ülkedeki öteki dini ve etnik azinliklarin inkari ve imhasi üzerine bina edilen devlet sistemi göz önünde tutulursa, Oslo görüsmelerinin küçümsenecek bir sey olmadigi görülür.
Bu açidan bakildiginda MIT görevlilerinin ifadeye çagrilmasi ve haklarinda tutuklanma kararinin çikartilmasini, militarist, ulusalci ve kemalist kesimlerin diyalog yolunu kapatmak amaciyla baslattiklari yeni bir atak olarak degerlendirmek mümkündür.
Bugüne kadar Genelkurmay’in bir kurumuymus gibi yüksek rütbeli subaylarin yönetiminde görev yapan MIT’i ‘sivillestirme’ çabalarinin da kuskusuz bu gelismelerde payi var. Çünkü askeri cenahin gönlü, sivil hükümetin iradesine boyun egip, MIT gibi bir kurumun kolayca elinden kayip gitmesine razi olmaz.
MIT görevlerinin ifadeye çagrilmasi, AK parti hükümetini bir kez daha yol ayrimina getirdi. Hükümet ya bugüne kadar sikça yaptigi gibi sorunlara bazi palyatif tedbirlerle geçici çözümler bulacak, ‘ileri demokrasiye’ eski devlet anlayisi ve köhne kurumlariyla ulasacak, ya da bu durumdan demokrasi ve degisim ve yeniden yapilanma için faydalanacak.
‘Habur olayi’ndan sonraki süreçte yasananlar, AK Partisi hükümetinin giderek devletlûlastigini gösteriyor, ikinci yolu tutturacagi konusunda fazla iyimser olmamamiz gerektigini söylüyor. Çünkü AK Partisi, 2 Haziran seçimlerinden sonra da demokrasi ve Kürd sorunu konusunda parmagini oynatmadi, aksine giderek savasçi bir dil tutturdu.
Bu nedenle de ettigini buldu, kendisi bir anda ‘terörü’ önlemek amaciyla yaptigi yasal düzenlemelerin hedefi haline geldi.
‘Ser hayirlara da vesile olur’ denir.
Arkasindaki Saikler ne olursa olsun, MIT’çilerin ifadeye çagrilmasi da hayirlara vesile olabilir. MIT yöneticilerin savciliga gitmesi halinde, KCK içine sizan MIT ajanlarinin faaliyetleri de kendilerine sorulacak ve böylece belki de Türkiye’nin en kirli ve eli kanli örgütlerinin basinda gelen MIT’in, bugüne kadarki karanlik operasyonlarinin da sorgulanmasinin yolu açilacak; MIT’in ilerici, demokrat ve sol güçlerin mücadelesi engellemek amaciyla yedigi naneler orta çikacak; MIT’in Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesini yönlendirmek, onu yanlis ve çikmaz sokaklara sürüklenmesini saglamak için yaptiklarinin üzerindeki perde az da olsa aralanacak.
Olasi bu gelismelerin yasanmasi halinde ise, degisim ve demokrasi süreci ivme kazanacak, asker-sivil yüksek bürokrasi ve elitler vesayeti tabutuna bir çivi daha çakilmis olacak.
Bu nedenle Basbakan Erdogan, MIT mensuplarinin ifade çagrilmasiyla Oslo görüsmelerine sahip çikan kendisinin de hedef alindigi görmeli, MIT’in yedigi nanelerin açiga çikartilmasina yardimci olmak amaciyla MIT görevlerinin sorgulanmasina izin vermelidir.
Basbakan, geçici tedbirlerin, çikartilacak ek yasalarla MIT çalisanlarini yargidan kurtarmanin sorunlari çözmeyeceginin bilincine varmali ve köklü adimlar atmalidir.
Atilacak adimlarin basinda da eserleri olan Terörle Mücadele Kanunu kaldirmak geliyor. Avrupa Birligi (AB) üyelik sürecinde yaptiklari kismi iyilestirmelerden sikâyet eden, ‘bu yasalarla terörü önleyemeyiz, huzuru saglayamayiz’ diyen polis seflerinin istemleri dogrultusunda atagi adimlardan geri dönmelidir. Bir baska ifade ile Basbakan huzur ve güvenligin saglanmasi için polis seflerinin ipine degil, AB ipine sarilmalidir.
MIT görevlilerinin ifade çagrilmasiyla baslayan sürecin de gösterdigi gibi, Türkiye’nin temel sorunlarindan birisi, varligiyla öteki sorunlari da derinden etkileyen Kürd sorunudur. Bugüne kadar yasanan süreç, sorunun siddet temelinde çözümünün mümkün olmadigini gösteriyor. Bu nedenle Basbakan, ‘görüsme masasini PKK tekmeledi’ söylemine takilip kalmamali, sorunun diyalog ve barisçil yolla çözümünün yolunu açacak adimlari atmalidir.
Elbette PKK’nin hamasi, ülke ve bölge sartlarinin yanlis tahlili ve gözü kapali AK Partisi düsmanligi üzerine kurdugu ‘Devrimci halk savasi stratejisi’ ve bu stratejiyi hayata geçirmek için yaptiklari, Oslo sürecini kesintiye ugratan nedenlerin basinda gelmektedir.
Ama PKK’nin bu tavri, hükümetin açilim süreci’nden vazgeçip, güvenlik konseptini ön plana çikartmasinin gerekçesi olmamalidir.
AK Partisi’nin de çikarina olan AB üyelik sürecine dönmek, üyelik için gereken degisiklikleri yapmak, Kürd sorunun diyalogla, barisçil çözümünü kolaylastiracak adimlari atmaktir.
Aksi durumda, ‘kendim ettim kendim buldum’ türküsü, AK Partililerini dilinden düsmez.
11 Subat 2012
Mesud Tek