Makale

EY INSANOGLU, KENDINE GEL! 1. Bölüm: ALTIN YENIR MI?

Bu isimle daha önce bir yazi yazmis miydim? Galiba yazmistim. Ama son olup bitenlere, özellikle de Erzincan-Iliç’teki duruma bakinca ayni adla yeniden yazma istegini duydum.

Aslinda baslik söyle olmaliydi: ‘EY INSANOGLU VE DE KIZI, KENDINE GEL!’ Çünkü olup bitenden yalniz ogullar degil, kizlar da sorumludur.

Iliç’te, altin çikarma adina güzelim doga delik desik edildi, kellestirildi; toprak, su ve hava zehirlendi. Tepeler boyu toprak kayinca da bir bölüm isçi milyonlarca ton topragin altinda kaldi. Çevre halki için yasam kosullari yok edildi. Bu yikimin etkileri ise,Çernobil misali, çok daha genis bir çevreyi, belki Bagdat’a, Basra’ya kadar kötü biçimde etkileyecek görünüyor.

Ayrica bu ülkede altin çikarma adina yok edilen tek güzelim doga parçasi Iliç’tekinden ibaret degil. Güzelim Kaz daglari dahil, ülkenin onlarca yerinde benzer bir durum yasaniyor.

Altin dedigin nedir? Sari renkli bir tas parçasi… Dogadaki birçok tas parçasi, bitki, çiçek gibi belki güzel. Deniz kenarindaki, irmaklardaki çesitli renkte küçük küçük taslar gibi…

Ona böylesine önemli bir degeri, satin alma gücünü veren biz insanlariz. Kagit paraya verdigimiz deger gibi… Bir kagit para bes lira degerinde de olabilir, bin lira degerinde de… Ona biz karar veririz.

Altin yalnizca boyna asilan, bilege takilan, bazi ev esyalarinda sergilenen bir süs esyasi degil. Madeni ve kagit para gibi onunla da yiyecek, giyecek, barinak satin alabiliriz.

Ama kâgit para gibi altin da ekmek gibi, et gibi, sebze-meyve gibi karin doyurmaz. Elbise gibi sirtimizi, odun, kömür, dogal gaz gibi evimizi isitmaz. Bir kulübe ya da ev gibi bizi barindirmaz.

Sonuçta bizi doyuran, altin da olsa bir tas parçasi degil, dogadir. Bugdayi, eti, meyveyi-sebzeyi dogadan ve kendi emegimizin ürünü olarak biz saglariz. Barinagimizi dogadaki tastan, topraktan, agaçlardan, yine kendi emegimizle biz yapariz.

Ama salt altin elde edelim diye topragi, suyu, havayi bozarsak, ekin ekecek, hayvan besleyecek, sebze-meyve yetistirecek toprak, tarla, yayla kalmaz.

Çagimizda oldugu gibi, beton yiginlarindan dev kentler olusturursak yine dogal ortami yok eder, güzelim dünyayi hem kendimiz, hem tüm diger canlilar, bitkiler, hayvanlar için yok ederiz.

Sonuçta bize gerekli olan altin degil, temiz topraktir, sudur, havadir.

Zaten altini çikarmakta bizi isçi olarak kullansalar bile, sahiplenen biz degiliz;baska ülkelerin, biraz da bu ülkenin gözü doymaz kapitalistleri, yani sermaye sahipleri, zenginleridir.

Kapitalizm acimasizdir. Milyoner olurlar, yetmez, milyarder olurlar yetmez, trilyoner olurlar, yine gözleri doymaz.

Onlar hazinelerini altin-gümüsle doldurur, emekçi halk çogunluguna ise yoksulluk, açlik, issizlik kalir.

23 Subat 2024

(Devam edecek)

Kemal Burkay

Back to top button