Makale

EY INSANOGLU, KENDINE GEL! 4. Bölüm: Insanligin Gerek Duydugu Silah ve Savas Degil, Baris ve Özgürlüktür

Birinci ve Ikinci Dünya savaslarinin ardindan insanlik, bu savaslarin yol açtigi büyük can kayiplarindan ve yikimdan ders çikarmaya ve önleyici tedbirler almaya çalisti.

Birinci Dünya Savasi’nin ardindan Milletler Cemiyeti olustu. Ama MC bekleneni veremedi. Almanya, Italya, Japonya gibi ülkelerde fasizm tirmandi ve 2. Dünya Savasi’na yol açti.

Ikinci Dünya Savasi’nin ardindan ise Birlesmis Milletler Örgütü kuruldu. BM sözlesmesinde self determinasyon, yani uluslarin kendi kaderini tayin hakkini benimsedi ve Insan Haklari Evrensel Bildirisi gibi, tüm insanlarin haklarini güvenceye almayi amaçlayan bir bildiri yayimladi.

Ne yazik ki daha sonraki gelismeler buna hiç de uygun düsmedi. Sözlesmeyi imzalamis olsalar bile, BM üyesi ülkelerin ‘ tamami degilse bile çogu- ne uluslarin kendi kaderlerini tayin hakkina, ne de insan haklarina gereken saygiyi göstermediler. Savastan sonra da emperyalist ve sömürgeci ülkeler, sömürgelerin ve bagimli uluslarin özgürlük taleplerini hiç de hos karsilamadilar ve acimasizca bastirmaya çalistilar. Emperyalist ve sömürgeci güçlerin agababasi ABD, kurtulus savaslarini komünizmden daha tehlikeli diye niteledi.

Buna ragmen Cezayir, Kore, Vietnam, Küba gibi birçok ülkenin kurtulus mücadelesi basariya ulasti, bazilari ise basaramadilar.

Emekçi kitlelerin, kadinlarin, siyahi halkin mücadeleleri sonucu Amerika’da ve Bati Avrupa ülkelerinde insan hak ve özgürlükleri alaninda iyilesmeler, demokratik kazanimlar saglandi. Bati Avrupa ülkeleri kendi aralarinda sinirlari kaldirarak barisçi ve önemli bir proje olan Avrupa Birligi’ni olusturdular.

Ne var ki sosyalist sistem sömürücü kapitalizm için büyük korku kaynagiydi. Bu korkuyla bir saldiri ve savas pakti olan NATO olustu. ABD, NATO ülkelerinde iç çatismalara yol açan, sosyalist ve demokratik güçlere karsi savasan provokasyon örgütü Kontrgerilla’yi örgütledi.

Emperyalist ve sömürgeci güçler, Sovyetler Birligi’nin ve bir bütün olarak sosyalist sistemin, iki sistemin baris içinde bir arada yasama önerisine aldirmadilar. Dünya barisi onlarin umurunda degildi. Atom ve hidrojen bombasi gibi nükleer silahlar basta olmak üzere silahlanmaya hiz verdiler ve bu karsilikli olarak bir silahlanma yarisina yol açti.

Bir yandan emperyalist kusatma ve söz konusu silahlanma yarisi, diger yandan diger bazi iç olumsuzluklar yüzünden sosyalist sistem sarsildi, bir çöküntü ve dagilma yasadi. Bu raundu ne yazik ki dünyamizin sömürü güçleri kazanmislardi. Öyle olunca da emekçi kesimlere karsi elleri serbest kaldi, sosyalist sistemle yaris döneminde onlara tanidiklari sosyal haklari önemli ölçüde budadilar.

Olumsuz gelismeler bununla da kalmadi. Sovyetler Birligi ve bir bütün olarak Dogu Avrupa’daki sosyalist sistem ortadan kalktigi ve bu ülkeler de kapitalizme geri döndükleri halde, sosyalizme karsi örgütlenmis olan NATO varligini sürdürdü, hatta genisletti. Son dönemde Avrupa ülkelerinde, fasizm için ‘Bir daha asla!’ demis olan Almanya, Italya gibi ülkeler dahil, irkçi-soven fasizan hareketler tirmandi, bir dizi ülkede bu türden partiler iktidara geldiler. Irkçilik, yabanci düsmanligi Hollanda, Iskandinav ülkeleri gibi barisçi ve demokrat ülkelere bile siçradi.

Su anda uluslararasi durum adeta 1930’lari andiriyor.

Yeni dönemde dünyamizdaki savas ocaklari ise tümden sönmüs degil. Özellikle Ortadogu’da, bazi Güney Asya, Güney Amerika ve Afrika ülkelerinde savas yanginlari devam ediyor. Dünyanin en güçlüleri ABD, Rusya, Çin arasindaki çekisme vekalet savaslarina yol açiyor. Son Ukrayna-Rusya savasi bunlardan biri. Bu aslinda NATO ülkelerinin Ukrayna yoluyla Rusya’ya karsi yürüttükleri bir yipratma savasi ve hem Ukrayna’nin yikimina, hem Rusya’nin büyük kayiplarina yol açiyor. NATO karsisinda sikisan Rusya zaman zaman nükleer silah kullanmaktan söz ediyor ve bu nedenle bir üçüncü dünya savasi tehlikesi gündeme geliyor.

Söz konusu çatisma ortaminda dünyamizda silahlanma yarisi da devam ediyor. Nerdeyse bütün ülkeler kaynaklarinin önemli bir bölümünü silahlanmaya, iç çatismalara veya komsulariyla çatismaya harciyorlar. Bunlardan biri de Türkiye ve onun yani sira Iran, Irak ve Suriye gibi, içinde yasadigimiz veya bize komsu ülkelerdir.

Bu da gösteriyor ki, dünyamizda süregiden silahlanma, savas ve çatismalar yüzünden, her bir ülkede ekonomik ve sosyal sorunlari çözebilecek, emekçilerin yasam düzeyini yükseltebilecek, onlarin saglik, barinma gibi sorunlarini iyilestirip yoksullugu ortadan kaldirabilecek kaynaklar böylesine kötü bir yolda harcaniyor.

Bu insanlik bakimindan akil almaz bir durumdur.

Dünyamizin gerek duydugu silah ve savas degil, baristir.

Dünyamizda bir bütün olarak baris saglanmadikça, ülkelerin kendi aralarinda ve her bir ülkenin kendi içinde çatismalar son bulmadikça insanlik barbarliktan kurtulup uygarliga ve huzura kavusamaz.

Diger bir deyisle insanligin gerek duydugu silah ve savas degil, baris ve özgürlüktür.

Bunun için de Birlesmis Milletler Örgütü’nün sözlesmesinde ve Insan Haklari Bildirisi’nde belirlenmis olan ilkeler hayata geçmeli, tüm uluslarin kendi kaderini tayin hakkina saygi gösterilmeli ve Insan Haklari Evrensel Bildirisi’nde yazili olanlar hayata geçmelidir.

(Devam edecek)

4 Mart 2024

Kemal Burkay

Back to top button