Makale

Ey !nsanoglu, Kendine Gel! ‘ 7. Bölüm OSMANLI SONRASI ORTADOGU ‘TÜRKIYE, IRAK, SURIYE ve IRAN

Bu yazi dizimin ilk alti bölümü genel olarak, geçmisten bugüne dünya durumuna dairdi. Bu bölümde ise, kisaca da olsa, Osmanli Imparatorlugunun yikilisindan sonra Ortadogu, özellikle de ülkemizdeki ve bazi çevre ülkelerdeki durum üzerinde durmak istiyorum.

Emperyalist güçlerin ilk büyük paylasim savasi olan Birinci Dünya Savasi’nin ardindan Osmanli Imparatorlugu son buldu. Topraklari üzerinde, Kuzey Afrika’da ve Arabistan’da, batili emperyalist devletlerin tercih ve uzlasmasina uygun olarak bir dizi yeni devlet kuruldu. Trakya’nin bir bölümü ile Anadolu’da ise yeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti olustu. Ülkemiz Kürdistan’in Osmanli sinirlari içindeki bölümü (Bati Kürdistan) bir kez daha, TC, Irak ve Suriye arasinda üçe bölündü. Böylece ülkemiz, yüzyillardir Iran sinirlari içinde olan Dogu Kürdistan’la birlikte dörde bölünmüs oldu.

Emperyalist bölüsüm anlasmasinin (Sevr) bir tarafi da Rusya idi. Hatta Ruslar savas içinde Kürdistan üzerinden Osmanli topraklarina girip Erzincan’a, Van ve Bitlis’e kadar gelmislerdi. Ama 1917 Ekim Devrimi’nin ardindan yeni Sovyet yönetimi Kürdistan’dan çekildi. (Yoksa ülkemiz belki de bes parçaya bölünmüs olacakti!)

Yeni olusturulan Irak Fransa, Suriye ise Ingiltere mandasi altinda idi. Zamanla manda idaresi son buldu ve bu iki ülke de bagimsiz oldular.

Kürdistan’i aralarinda bölüsmüs olan bu devletlerin tümü de, binlerce yildan beri Kürt halkinin yurdu olan bu cografya üzerinde halkimiza hak ve özgürlük tanimadilar ve bu yöndeki talepleri siddetle bastirma yolunu seçtiler. Örnegin tek partili Kemalist rejim, dil, din, mezhep bakimindan çok sayida etnik grubun yasadigi Türkiye sinirlari içinde, diger tüm renkleri yok sayarak tek etnik gruba, Türk unsuruna dayali, ulusal bir devlet insasina giristi. Öyle ki, TC sinirlari içinde kalan Kürt halki, cografya ve nüfus olarak yaklasik üçte biri olusturdugu halde, esit haklara sahip olmak bir yana, Osmanli döneminde sahip oldugu haklardan bile yoksun kilindi. Kürt ve Kürdistan kelimeleri, Kürtçe basin-yayin, Kürtçe konusmak bile yasaklandi. Osmanli döneminde oldukça yaygin biçimde Kürtçe egitim yapan medreseler kapatildi. Kürtçe ve baska dillerdeki yer ve yerlesim adlari bile degistirildi.

Ülkede Rum, Ermeni, Süryani gibi Hristiyan azinliklar ve önemli bir nüfus kitlesini olusturan Aleviler, özellikle de Alevi Kürt kesimi de çesitli baskilara ugradilar. 2000’li yillarin baslarina gelinceye kadar Alevi kimligi, cem evleri ve cem ayinleri yasakti. Bugün de baski ve ayrimcilik çesitli biçimlerde, örnegin zorunlu din dersleriyle sürmekte.

Baski ve esitsizlige karsi tepki olarak bas gösteren Seyh Sait, Agri, Dersim direnisleri gibi birçok halk hareketi siddetle bastirildi ve bunlari kiyimlar, toplu sürgünler izledi.

Iran’da 2. Dünya Savasi döneminde ve Sovyet destegi ile Güney Azerbaycan ve Mahabad Kürt Cumhuriyetleri kuruldu. Ancak savas sonrasi Sovyetlerin bölgeden çekilmesinin ardindan bu cumhuriyetler yasayamadilar. Sahlik yikildiktan sonra mollalar iktidarinin olustugu bu ülke, eskisinden beter oldu. Ülkenin demokrat insanlarina, muhaliflere, özellikle de Kürtlere habire idam cezalari biçen, kadin saçiyla ugrasan, acimasiz, Ortaçag türü bir rejim olustu.

Iran bakimindan yakin gelecekte çözüm, bu ülkenin gerici mollalar rejiminden kurtulup demokratiklesmesi ve Dogu Kürdistan’i, Güney Azerbaycan’i, Belucistan’i, Huzistan’i kapsayacak federal bir düzenin olusmasidir

Irak’ta Kürt halkinin Mücadelesi uzun sürdü ve büyük bedeller pahasina önce otonomi, sonra federal statü saglandi. Böylece Irak’ta, Kürt sorunu bakimindan önemli bir çözüme ulasildi. Saddam zorbasinin izledigi maceraci politikalar, son olarak Kuveyt petrollerine el koymak istemesi, çobanin ekmegine yiyen keçi misali, ABD ve müttefiklerinin ona karsi harekete geçmesine, 1. ve 2. Körfez Savaslarina yol açti. Bu da Kürt halkinin önce otonomi, daha sonra da federal bir statü elde etmesini kolaylastirdi.

Bu statü sayesinde simdi Güney Kürdistan ekonomik, sosyal ve kültürel bakimdan hizla gelismekte, Ortadogu bakimindan örnek bir ada gibi öne çikmaktadir. Ancak Kürdistan’i aralarinda bölüsmüs devletler bu durumdan hiç de hosnut degiller. En basta simdiki Sii Bagdat rejimi Kürdistan Federe Bölgesi’nin 2005 Anayasasinca belirlenmis olan hak ve yetkilerine tam saygi göstermemekte, bunlari budamaya çalismaktadir.. Iran, Bagdat’taki Sii yönetimiyle iliski içinde ülkede etkindir ve Kürdistan Bölgesel yönetimine zorluk ve engeller çikarmaktadir. Türkiye ise PKK’nin bölgedeki varligini gerekçe göstererek bölgeye yönelik askeri hareketler düzenlemektedir. Güney’in iki güçlü partisi, KDP ve KYB arasinda geçmisten beri süregelen rekabet, baska bir deyisle, bölge üzerinde egemenlik kurma çabasi da bu dis müdahaleleri kolaylastiriyor.

Özetle, Güney Kürdistan için de risk hâlâ devam etmektedir.

Suriye’de de, geçmiste olanlar bir yana, son dönemde yasananlar malum. Kürt sorununu çözemeyen, demokrasiyi hayata geçiremeyen Baasçi rejim, sonunda agir bir iç savasa sürüklendi ve ülkenin büyük bölümü üzerinde denetimi yitirdi. Rusya, ABD gibi büyük devletlerin yani sira, Iran ve Türkiye’nin de isin içine girmesiyle, Suriye’deki iç savas daha da içinden çikilmaz hale gelmistir.

Bizce Suriye bakimindan da çözüm, tüm Suriye halki bakimindan demokrasi ve Kürtler, Güneydeki Dürzi halki dahil, tüm etnik gruplara özgürlük taniyacak bir federalizmdir.

14 Mart 2024

(Devam edecek)

Kemal Burkay

Balkêş e ?
Close
Back to top button