FASIZM

Çok alametler belirmisti aslinda…
Ama biz bir türlü adini tam olarak koymak istemiyorduk.
Ölümcül bir hastaliga tutuldugunu bir yaniyla bilen, ama sikintilarini küçük hastaliklara baglayan bir insan gibiydik.
Her sey gözümüzün önünde olup bitiyordu; hiçbir sey gizli sakli falan degildi.
* * *
Bizi ilk önce, seçilen liderin, sadece belli siyasi kararlari almakla görevli olmadigina, ulusun kaderini tayin edecek her kararin da sadece onun tarafindan alinmasi gerektigine inandirdilar.
* * *
Onun ‘seçilmis’ kisi olmasi, ayni zamanda söyledigi her sözün de ‘dogru’ ve ‘hakli’ olmasi anlamina geliyordu…
Herseyi tanimlama yetkisi onun tekelindeydi; elinde sihirli bir degnek vardi, o, ‘bu darbedir’ dediginde,’yolsuzluktan’ bahsetmek darbecilik oluyordu.
Onun agzindan çiktigi zaman, sözler arasinda hiçbir çeliski kalmiyordu. Neden dün analar aglamasin derken, ertesi gün sonuna kadar savas diyordu, bunu kimse soramiyordu.
* * *
Okumus aydin olmak, entelektüel olmak, bir asagilanma sebebi hâline gelmisti, en muteber adam esnafti.
Esnaf, polis, savci ve gerektiginde hâkimdi.
Kendisine böylesine korkunç yetkiler verilmis olan bazi esnaflar, polisle birlikte Eskisehir’de Ali Ismail Korkmaz adinda gencecik bir çocugu öldürmüstü.
* * *
Gezi olaylari sirasinda hep gencecik çocuklar ölmüstü.
Bu ölenlerin genç ya da çocuk olmalari önemli degildi. Sirf o öyle istedi diye, kitleler, 15 yasinda polis tarafindan öldürülen Berkin Elvan’in annesini bile yuhalamislardi.
* * *
Gazetecilik en ciddi, en büyük suç hâline gelmisti. Baska bir ülkede, büyük bir gazetecilik basarisi olarak kabul edilecek MIT tirlari haberi, gazetecilerin vatana ihanetten yargilanmalarina sebep olmustu.
* * *
Öte yandan, sürekli olarak iktidar gücü adina birilerini tehdit eden gazeteciler türemisti. Onlar kimi tehdit ederlerse, tehdit edilenlerin basina bir sey mutlaka geliyor ve bu dayak yiyen, yargilanan, binalari saldiriya ugrayan gazeteciler de bir süre sonra iktidarin sözcüsü haline geliyorlardi.
* * *
Her sey gözümüzün önünde oluyordu çocuklar, ama biz bir türlü gördüklerimizin adini koymak istemiyorduk.
Mesela o üniversite hocalarini mi elestirdi, arkadan mafya babalari ‘kaninizla dus alacagiz’ diye ögretim üyelerini tehdit ediyordu. En büyük ifade hürriyeti, iktidar adina insanlari tehdit edenlere aitti…
* * *
Iktidara karsi olmak demek her türlü zulme açik olmak demekti.
Anbean görüyorduk, yeni bir rejim kuruluyordu ve biz bir türlü adini telaffuz edemiyorduk…
* * *
Ölmez de sag kalirsak, bugünlerde yasananlari, yarin çocuklarimiza böyle anlatacagiz sanirim…
—————————————————–
14 Ocak
Orhan Kemal Cengiz