Makale

Geriye degil bayim, ileriye!

Özgecan olayi, bu talihsiz kizin basina gelenler ve ailesinin çektigi aci bakimindan ne kadar yürek burkucu ise, yarattigi büyük tepki ile toplumun kadina yönelik siddet konusunda uyanisi bakimindan da o kadar önemli gelismelere yol açti.

Bu olay bir bakima bir dönüm noktasi oldu, toplumu sarsti.

Ancak bu yükselen dalga, hizla degisecek gündemle birlikte sönüp gitmemeli. Gerçekten iyi niyetli herkes, her kurum, kadina yönelik siddetin son bulmasi için ne yapilmasi gerektigini düsünmeli. Bu yalnizca ‘çogu da yasak savma kabilinden- güzel sözlerle olmaz.

Öte yandan bu yükselen hakli ve güzel tepkiyi kendi köhnemis deger yargilari açisindan firsata çevirmek isteyenler de var. Birileri bu vesileyle bir kez daha kadinlarin giyim kusam ve yasam tarzina kafayi takti; etekleri kisaltma derdine düstüler. Bunlar kadin teninin, diz, kol, saç dahil, erkekleri kiskirttigi görüsündeler. Baylarimiz kadinlara iliskin her seyden pek kolay tahrik oluyorlar!

Mesele tahrikse erkeklerin giyimini ve yasam tarzini da ele almak gerekmez mi? Örnegin kisa kollu giyinen veya sortla gezinen bir erkek kadinlari tahrik edemez mi? Cinsel arzu salt erkeklere mi özgü?

Kadin çarsaf giyecek, peçe takacaksa, erkekler için de bir seyler düsünmeli bence!

Söz konusu adamlar bize kutsal kitaplardan gerekçeler sunacaklar biliyorum. Bunlar 13-14 asir öncesinin giyim kusamina özeniyorlar. O zamandan bu yana dünyada ve bizzat bu toplumda yer alan degisimi hiçe sayiyorlar.

Ama geçmiste de her sey onlarin dedigi gibi degildi. Üstelik eger geçmise gideceksek magara devrine gidelim; o zaman insanlar büyük ölçüde çiplaktilar. Soguk yerlerde ve dönemlerde üsümemek için avladiklari hayvanlarin postlarina bürünürlerdi.

Tanri eger bu baylar gibi düsünseydi, insani kalin, tüylü bir postla yaratirdi; koyunlar ya da ayilar gibi… Ama kutsal kitaplar da diyor ki Tanri, Adem ile Hava’yi çiplak yaratti ve onlar önlerine bir asma yapragi asmakla yetindiler.

Birileri ise, sözde tecavüzleri önlemek için hemen ‘Idami geri getirelim!’ diyor. Böyleleri belki idam cezasinin caydirici olacagini düsünüyorlar. Belki de hâlâ geçmiste yasiyor, asip kesmeyi sorunlara çözüm bulmanin kestirme yolu saniyorlar.

Oysa kadin-erkek iliskilerinin sorunlu oldugu bir toplumda, kadina yönelik taciz agir cezalarla önlenemez. Siddetin yaygin oldugu bir toplumda, salt idamla veya agir cezalarla, kadinlara yönelik olanlar dahil, cinayetler de önlenemez.

Asil yapilmasi gereken siddeti yaratan ortami sona erdirmektir. Bu ise, kadin-erkek iliskileri dahil, her alanda uygar, barisçil, geliskin, adil bir toplum yaratmakla olur.

Bu yapilmadikça, cezalarla sonuç almaya çalismak, bataklikta sivrisinek avina çikmak olur. Önemli olan batakligi, yani siddeti besleyen tüm kaynaklari kurutmaktir.

Bir toplum eger savas yasiyorsa, hele hele iç savas ve çatismalar yasiyorsa, o toplumda siddet hayatin her alanini sarar; hem kadina, çocuga, hem sokaga, okula, kislaya; her yere yansir.

Dünyanin bir baris cenneti olmasi elbet o kadar yakin degil. Insanoglu toplumsal sistem ve biyolojik olarak henüz buna hazir degil. Ortadogu’nun, Afrika’nin, Latin Amerika’nin, Asya’nin, hatta Avrupa’nin bazi bölgelerinin hala fokur fokur kaynadigi böylesi bir siddet deryasinda bu is belli ki çok zaman alacak. Böyle bir dünyada en geliskin, en demokrat ve barisçil toplumlarda, örnegin Kuzey ve Bati Avrupa ülkelerinde, Kanada’da, Avustralya’da bile, sinirli da olsa siddet vardir. Ama bu siddet marjinalize edilmistir ve bu mümkündür.

Bu ise hem ekonomik ve sosyal alanda, hem de toplumsal kültürde ve kisinin zihniyet alaninda köklü bir degisimi gerektirir. En basta da erkekler degismeli. Çocukluktan, aileden baslayarak insanlarimiz kadin-erkek esitligi konusunda egitilmeli. Öncelikle okullardaki egitimin içerigi bu anlayisa uygun düsmeli.

Eger basa dönersek, kadina yönelik böylesi suçlari önlemenin yolu idam cezasini geri getirmek degil. Onlari çarsafa bürümek ya da etekleri uzatmak da degil. Bazilari günümüzün toplumsal sorunlarinin çözümü için çare ararken gözlerini geçmise, hatta Orta Çag’a çeviriyorlar. Oysa çözüm geriye dönmekte degil, ileriye bakmakta, degismekte.

Geriye degil bayim, ileriye, ileriye!

18 Subat 2015

Kemal Burkay

Balkêş e ?
Close
Back to top button