Makale

Gezi lafi duymak istemeyen Erdogan

Bu yazi, bugünün ikincisi; ögleden sonra saat 3’ü geçiyordu, basladigim yazimi bitirmek üzereydim, bir dostum Taksim’deki olaylari bana bir radyo haberini telefondan dinletti. ‘Baris zinciri’ haberi üzerine yazdiklarimi sildim ve yenisine basladim:
Hükümet ve Istanbul polisi hukuksal olarak önemli hata içindedirler. Çünkü Basbakan içgüdülerine hâkim olamamaktadir.
55 yil önceleri de yasadik dün yasadiklarimizi, ben o günlerde ögrendim, toplanti ve gösteri yürüyüsünün, esasinda ‘izne’ tabi olmayip, güvenlik ve trafik düzeni bakimindan bazilarinin ‘bildirime’ tabi oldugunu; nasil ögrendim anlatayim:
1957 seçiminden sonra iktidar ‘sath-i mailde’ yürümeye baslamisti; toplanti ve gösteri yürüyüslerini izne tabi kilan ve ceza maddelerini arttiran bir tasari hazirladi.

O zamanlar, simdiki gibi ilk akla geleni veya ilk okunani söyleyerek muhalefet yapilmazdi; isin asli ögrenilir, sonra ne söylenecekse söylenir veya yazilirdi. Rahmetli ilçe baskanimiz avukat Resit Ülker’le birlikte tanidigimiz hocalara gittik, onlarin tavsiyelerini okuduk, ögrenmeye çalistik.
Anladigimiz isin özü su idi: Harp sonrasinda toplu gösterilere yardimci olmak ve karsi görüste olanlarla karsilasmamalari için, gösteriyi düzenleyenlerin güvenlik güçlerine bilgi vermeleri kurali getirilmisti. Bilgi vermek, izin istemek anlamina gelmedigi gibi, izin vermeme anlamina da gelmiyordu. Bu anlayisla gösterinin yapildigi zaman ve yerdeki duruma göre, önemli bir sakinca yoksa, güvenlik güçleri bilgi verilmemis olmasini eksiklik olarak görmeli, ancak toplantinin yapilmasini da engellememeli, yardimci olmaliydi.
Resit Bey’in Vazife adli aylik bir dergisi vardi, ben de kendisine yardim ederdim; o günlerde çikan sayida, hükümetin tasarisini elestirdik, üniversite hocalarinin yazilarindan alintilar yayimladik.

Sanirim Istanbul Valisi önceki toplantilarda söyledigini, dün aldigi tedbirler için de tekrarlayabilir, ‘Izin alinmadan gösteri yapilmak istendi’ diyebilir.
Eger izinsizlik söylenecekse, iki itirazim var: Birincisi, izinsiz her gösteriyi idarenin önleme olanagi yoktur; idarenin toplantilardaki amaci halkin huzurunun bozulmasini ve toplanti yerinin uzun süre islevsiz kalmasini önlemek olmalidir. Izin, daha genis ve daha uzun süreli toplantilar içindir.
Ikinci itirazim, ‘izin’ istemek, gerçekte bilgi vermek içindir; polisin bilgisi varsa mesele yoktur, gösteriyi düzenleyenlerle konusup, siddete basvurmadan, sogukkanlilikla gösterinin amacina bakarak bitmesine çalisilir, mesele de biter.
Istanbul Valisi, sadece izinsiz gösteri oldugu için polisi gençlerin üzerine sevk edecek kadar deneyimsiz degildir; muhtemelen siyasal karar geldigi için veya Basbakan’in Gezi alerjisi bilindigi için Vali o tedbirleri almistir.

‘Gezi Parki’ deyince Basbakan, haziran baslarindaki degerlendirme yanlislari sonucu siyasal hatalarini, Tunus’tan geriye dönerken uçakta gazetecilere söylediklerini, sonra ilk grup toplantisini hatirliyor. O günler olmasa, olmasa degil o günlerde söylediklerini söylememis olsa, Gezi mi kalacakti bu günlere? Gezi uzaklasarak küçülecekti; yine eski Erdogan kalacakti! Ama simdi öyle degil; öyle olmadigini Erdogan, herhalde ve mutlaka Kiliçdaroglu’ndan daha iyi biliyor!

Bu gerçegi biliyor ama yalniz düsündügünde kendisiyle bile yüzlesmek istemedigi bu anilarla baska biri oluyor, o anlarda dostlarinin bildigi Erdogan degildir. O, dün Taksim’den haber alinca, Gezi günlerini hatirladi, sogukkanliligini kaybetti, Içisleri Bakani’na veya dogrudan dogruya valiye talimat veren, Gezi lafi duymak istemeyen Erdogan oldu.

Polis veya sokak veya halk, hangi Erdogan’la karsi karsiya oldugunu bilemez ki; onlarin gördükleri, dinledikleri ve yaptiklariyla Erdogan’dir; hatalariyla hiç degilse kendi basina yüzlesip, arinmak ona düser!

———————————————-

Radikal-2 Eylül

Tarhan Erdem

Back to top button