Makale

Giden yilin manzarasi

2014 yilini geride biraktik. Bu yildan aklimizda ne kaldi?

Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da bombalarla alt üst olan kentler, basak gibi biçilen siviller, kitleler halinde göç, aci ve gözyasi…

Din adina kafa kesen, irza geçen, köle ticareti yapan, ortaçaga, ilkçaga özgü haydut sürüleri… Sengal ve Kobani’de bu haydut sürülerinin hedefi olan Kürtler…

Köy ve kasabalarinda kendi halinde bir hayata tutunurken bir anda evsiz, issiz, okulsuz, dilenci durumuna düsen onbinler…

Ege ve Akdeniz’de, ‘umuda yolculuk’ta onlarla, yüzlerle bogulup gidenler…

Ortadogu’nun manzarasi buydu…

Bir yanda Istanbul ve Ankara’da mantar gibi gökdelenler, AVM’ler ve bürokrasinin saraylari yükselirken diger yanda her gün iskeleden düsen, göçükte giden 4-5 isçi… Bazen de Soma’da, Ermenek’te oldugu gibi onlarla, yüzlerle…

Her gün sözde sevdikleri, esleri tarafindan biçaklanan, kursunlanan 3-5 kadin…

Kulübelerinde karbonmonoksitten bogulan garibanlar…

Her gün yollari mezbahaya çeviren trafik kazalari, kan banyolari…

Nerdeyse her yagmurda yasanan sel ve su baskinlari…

Su yilin son gününde ve yalnizca Kürdistan’in tikanan karli dag geçitlerinde degil, Ege’nin, Marmara’nin otobanlarinda bile, yagan ilk karda binlerle mahsur kalan arabalar, ne yapacagini sasiran insanlar, çözüm bulamayan kurumlar, Orta ve Ilk çaglarda bile yasanmayan bir çaresizlik…

Ve bütün bu yürek burkan manzaralar ortasinda, sanki daha iyi seyler yapacakmis, sorunlara çözüm bulacakmis gibi, iktidari ele geçirmek için, yani güç ve rant hirsiyla birbirleriyle çilginca didisen, bogusan siyaset adamlari, partiler…

Bu da Türkiye’nin manzarasi…

Avrupa Birligi’nden aldigi bol kepçe kredileri hovardaca har vurup harman savurdugu için ekonomisi iflasin esigine gelen komsu Yunanistan…

Benzer bir durumdaki Portekiz, Ispanya, Italya… Ne de olsa bunlar çalip oynamayi pek seven kani sicak Akdeniz insanlari…

Ya ülkelerinin güzelim ormanlarinda milliyetçi bir gözü dönmüslükle birbirlerini dograyan, sözde çagdas uygarliga adim atmis, hatta uzunca bir dönem sosyalist sistemi yasamis Ukraynalilar ve Ruslar… Ama zaten eger adam olsalardi herhalde sosyalizmin hakkini verir, bu duruma düsmezlerdi. Su rubaimin tam da yeri sanirim:

Dostum, has gül her zaman açmaz, günü demi dolmali
Derde göre derman, yaranin merhemi olmali
Sen güzel bir dünya istedin, özgür ve barissever
Ama o yeni insan nerde? Denize uygun gemi olmali (*)

Bunun yani sari, Islamofobiyle irkçi partilere savrulup isi cami bombalamaya kadar vardiran Fransizlar, Almanlar, Avusturyalilar, Hollandalilar, Danimarkalilar, Isveçliler…

Artik tarihte kaldi sanilirken yeniden karsi karsiya gelen, sokaklari yangin yerine çeviren, birbirlerini kursunlayan ABD’nin siyahlari ve beyazlari…

Bu da sözde geliskin, sözde uygar, sözde insan haklarina deger veren, Insan Haklari Evrensel Bildirisi’nin altina imza atmis, AB’ler ve AGIT’ler olusturmus ‘Bati’nin manzarasi…

Bir yandan oburca yiyip tikinmaktan obezite belasini yasarken, bol paralarini nasil saçip savuracaklarini bilmezken, diger yandan dünyamizin baska kitalarinda, baska ülkelerinde yasanan yoksulluk ve sefalet karsisinda umursamaz, bundan da öte, petrol, gaz ve benzer kaynaklari sömürme hirsiyla yanip tutusan, didisen, böylece söz konusu yoksulluk ve sefalette baslica rolü oynayan dünyamizin zenginleri…

Evet, sevgili dost ve arkadaslarim, birkaç satirla yilbasinizi kutlayayim derken ben de lafi uzattikça uzattim ve böylesine karamsar bir manzara çizdim.

Ne yazik ki manzara bu ve böylesi bir manzara karsisinda iyimser olmak kolay degil.

Yine de her ülkenin, her toplumun, her insanin hayatinda güzel seyler de vardir. Sevindirici olaylar, insanca davranislar, gülümsememize yol açan, bizi hayata baglayan küçük seyler…

Her seye ragmen umut tükenmez, tükenmemeli…

Ben de bu duygu ve düsüncelerle yeni yilinizi kutlarim. Dilerim ki 2015 sizlere, halkimiza ve dünyamiza iyi seyler getirsin.

———————————————-

(*) Rubainin Kürtçe orijinali:

Hevalo, gula xas tim venabe, jê ra dem divê
Li gor derdî derman, gor birînê melem divê
Te dinyayek delal xwast, azad û astîxwaz
Lê ka ew merivên nu? Gor behrê belem divê

Kemal Burkay

Back to top button