Makale

Gönüllü kulluk

Étienne de La Boétie’nin (1530-1563) Fransiz Protestanlarini inim inim inleten Fransa Krali II. Henri’nin tasarruflarina karsi kaleme aldigi ünlü nutkundan bir alinti.

‘Tiranlar ne kadar çok yagmalarlar, istahlari ne kadar çok açilirsa, ne kadar çok yakip yikarlarsa insanlar onlara o kadar çok boyun egip, itaat eder ve bu böyle oldukça, onlar da daha güçlü, daha asilmaz, yok etmeye ve yikmaya daha çok istekli hâle gelirler. Ama kimse onlara boyun egmezse, siddet olmaksizin, sadece itaat edilmezlerse, çiplak ve perisan bir hâle gelip bir hiçe dönüsürler; nitekim kök beslenmediginde dal kuruyup ölecektir…

Yoksul, perisan ve akilsiz halklar, uluslar, kendi bedbahtliginizi tayin eden, kendi hayriniza olani görmemekte direnen sizlersiniz! Kendi gözlerinizin önünde gelirinizin en iyi kismindan mahrum birakiliyorsunuz; tarlalariniz yagmalaniyor, evleriniz soyuluyor, ailenizden yadigâr kalanlar alinip götürülüyor, öyle bir hayat sürüyorsunuz ki kendinizin oldugunu iddia edebileceginiz bir tek seyiniz yok; görünen o ki, maliniz mülkünüz, aileniz ve bizzat hayatiniz size ödünç verildigi için sansli oldugunuzu düsünüyorsunuz. Bütün bu zarar ziyani, bu bedbahtligi, bu yikimi üzerinize salan yabanci düsmanlar degil, bir tek düsman, sizin sayenizde o kadar güçlü olan, onun için kahramanca savasmaya gittiginiz, onun azameti için kendi caninizi ölüme atmayi reddetmediginiz. Üzerinizde bu yolla tahakküm kuran bu düsman iki göze, sadece iki ele, sadece bir vücuda sahip, sehirlerinizde yasayan sayisiz insan içinden en önemsizinin sahip oldugundan daha çoguna degil, sizi yikmasi için ona bagisladiginiz güçten daha fazlasina sahip degil gerçekten de.

Eger siz kendiniz vermiyorsaniz, sizi gözetlemeye yetecek kadar gözü nereden buldu? Eger sizden ödünç almiyorsa onlari, size vurmak için nasil o kadar kolu olabilir? Nereden buluyor sehirlerinizi ezip geçen ayaklari, onlar sizin kendi ayaklariniz degilse eger? Sizin üzerinizde nasil bir güce sahip olur, sizin vasitanizla gelen güç haricinde? Size saldirmaya nasil cüret edecekti, siz ona hiç destek vermeseydiniz eger? Ne yapabilirdi size, sizi yagmalayan bu hirsiza siz kendiniz göz yummus olmasaydiniz, sizi öldüren katilin suç ortaklari olmasaydiniz, siz kendiniz olmasaydiniz kendinize ihanet edenler?

O yagmalayabilsin diye ekininizi ekiyorsunuz, ona talan edecegi mallar vermek için evinizi kurup dösüyorsunuz. Kizlarinizi onun sehvetini tatmin etsin diye yetistiriyorsunuz. Bildigi en büyük ayricaligi belki onlara bagislar diye büyütüyorsunuz çocuklarinizi –onun savaslarina sürülmeleri, mezbahaya götürülmeleri, onun hirsinin kölesi, onun intikaminin araci olmalari için. O keyfine baksin ve igrenç zevkleri içinde kendini sefahate versin diye bedenlerinizi agir islere teslim ediyorsunuz; onu sizi frenleyecek kadar güçlü ve zorlu kilmak için kendinizi zayif düsürüyorsunuz.

Meydandaki en kaba sabasinin bile katlanmayacagi bütün bu hakaretlerden kurtarabilirsiniz kendinizi, denerseniz eger, eyleme geçerek degil, sadece özgür olmayi isteyerek. Artik hizmet etmemeye karar verdiginizde hemen azad olacaksiniz. Ellerinizi tiranin üstüne koyup onu devirmeniz degil sizden istedigim, onu artik desteklememeniz sadece. O vakit, onu seyreden siz olacaksiniz, tabani kopmus, kendi agirligindan düsüp parçalara ayrilmis azametli bir heykel gibi.'(Étienne de La Boétie, Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, Imge, Ankara, 1995)

————————————————

Taraf-6 Mayis

Cengiz Aktar

Back to top button