Gözaltilar ve rejimin huzuru
Haklarinda gözalti karari olan 20 sivil toplumcudan derdest edilebilen 13’ünün 12’si 36 saat içerisinde saliverildi. Bir tek Yigit Aksakoglu tutuklandi.
Sosyal medyada, bu gibi durumlarda hep oldugu gibi yine bayram havasi hâkim. Zafer isareti ‘V’ esliginde bir duygu seli akiyor. Meseleyi bilmeyen biri, memleket demokrasi bayrami yasiyor sanir.
On dakika dahî zapt-u rapt altina alinamayacak kadar özgür ruhlu arkadaslarimizin saliverilmelerine sevinmemek mümkün degil. Ama dozunu kaçirmadan, bundan bir zafer uydurmadan ve esas, heyulayi gözden kaçirmadan
Kistas, mutluluk vesilesi bu insanlarin özgür olmayi sürdürebilmeleridir, saliverilmeleri degil. Kaldi ki adlî kontrol ve yurtdisi yasagi ile özgürlükleri ciddî biçimde kisitlanmis hâlde.
Ölümü gösterip sitmaya razi etme konusunda yahut daha yerlisi, Hoca Nasreddin’e devamli esegini kaybettirip devamli buldurmakta ustalasmis rejimin inayetine pâye vermenin rejime mukavemet etme konusunda hiçbir yarari yok.
Zira saliverme ve buna verilen asiri tepkiler her defasinda bir normallik ya da normallesme hissi yaratiyor.
Ne ki o gece rahat uyuyorsunuz ama sabaha baska bir ceberutlukla uyaniyorsunuz. Sultasi altinda yasadiginiz rejimin adini bir türlü koyamadikça, bogaziniza kadar içine battiginiz çok boyutlu krizin hâlâ baslamadigini kendinize telkin etmekten vazgeçmedikçe ve her rezilligi ‘inanilir gibi degil’ ‘akil alir gibi degil’ nidalariyla savusturmaya kalktikça hüsran üstüne hüsran yasiyorsunuz.
Rejimin niyetlerini okumaya çalisirsak, bu konuda epey yazildi çizildi. Niyetler birbirlerini tamamliyor.
Her seyden önce bir yili askin süredir iddianamesiz olarak zindanda tutulan Osman Kavala’ya biçilmis kaftan suç üretmek üzere düsünülmüs bir niyet oldugu anlasiliyor.
Rejimin polisi ve adaleti epeydir âdet oldugu üzere ‘FETÖ/PKK/AB/ABD/Alman Vakiflari/Yahudilik/Soros’tan olusan kokteyl terörü somutlastirmak için kollari sivamis. Telefon tapelerindeki iliskilendirme semalari insanüstü bir çabaya isaret ediyor. Bu salatadan suç çikmaz ama mesele pozitif hukuk degil. Reis ne emir verirse o uygulanacak.
Muhtemelen tapeler ve alinan ifadelerden hareketle hükümeti cebir ve siddetle devirmeye tesebbüsten Kavala dâhil herkese TCK 312 ve benzer maddelerden agir ceza davasi açilacak.
Tapeler ve ifadelerde yeterli delil olmadigi ve tesebbüs muradina ermedigi için herkesin peyderpey ya beraat edecegi ya da sinirli cezalarla tahliye edilecegi birkaç ay yasayacagiz.
Gözalti furyasinin, rejimin içindeki rakip güç odaklari arasindaki çekisme sonucunda ortaya çiktigi tezi ise manasiz görünüyor zira bu güç odaklarinin tümü burada sekillenen liberal aydin düsmanliginda hemfikir.
Bütün bu kötücül mühendislikten geriye Gezi ve sivil toplum kaliyor. Ve bu konularda büyük resmi net görmek gerekiyor.
Gezi her seyden önce reisin isteyip de yapamadigi tek proje. Böylesine bir hezimeti asla unutmayacak kindar ve intikamci kisiliginin hedefinde Geziciler var. AKM yerle bir edilirken duydugu hazzin benzeri yasaniyor su ara.
Gezi keza, rejimin ve muazzam kitlesinin nefret ve ikrâh ettigi pek çok seyin simgesi. Tutuklanan Yigit Aksakoglu’nun emek verdigi sivil itaatsizlik ve siddetsiz eylem atölyelerinde islenen kuramin somut uygulamasi.
Keza içinde debelendigimiz çok boyutlu krizin er veya geç tetikleyecegi illallah duygusunun provasi niteliginde, bu anlamda fevkalade sakincali. Gözaltilar ve gelmekte olan dava huzursuz muhaliflere gözdagi ve tehdit niyeti tasiyor.
Gezi’nin zekâsi, hicvi, özgürlügü, yumusakligi, sanati, senligi reisin emrindeki ümmî, köle, suratsiz ve sedid kara kalabaligin birebir tezati idi. Hâlen öyle ve bu mahallenin hiçbir zaman erisemeyecegi bir yeri temsil ediyor. Görüldügü yerde ezilmeye yeltenilmesinin bir nedeni de bu.
Tapeler Osman Kavala’nin kisiliginde somutlasan Türkiye’nin sivil toplumunun son 15 yilda el attigi bütün özgürlükçü çabalarin yalap sap kayda alindigini ve bunlarin hem devlet hem ‘aziz millet’ açisindan zararli, sapkin ve bozguncu faaliyetler olarak degerlendirildigini gösteriyor.
Ne var ki rejimin ve beyefendinin hukuku açisindan dahî sonuçsuz kalacak degerlendirmeler bunlar. Buna karsilik su sirada cereyan eden, Gezi ile sembollesmis ve rejimin korkulu rüyasi olan sivil, sakin, barisçil tinili her potansiyel itirazi baskilama azmi.
Rejim bunun provasini ayni sivil dünyadan Büyükada grubuyla icra etti. Daha önce KHK marifetiyle akademi, medya ve derneklerdeki sivil sesleri susturdu.
Elde ettigi sonuç tatminkâr. Atilanlarin veya kodesten çikanlarin sesi, bir iki istisna disinda çikmiyor pek artik.
———————————————————–
Haberdar-22 Kasim 2018
Cengiz Aktar