Güney Kürdistan’in bagimsizligi Türkiye’ye de yarar
Güney Kürdistan Bölgesel yönetimi baskani sayin Mesud Barzani’nin referandumun ertelenmesini isteyen ABD Disisleri Bakani Rex Tillerson’a verdigi cevap bagimsizlik yürüyüsünün kararlilikla sürdürülecegini bir kez daha gösterdi.
Barzani, Tillerson’a su cevabi vermisti ; ‘Referandumdan ancak en kisa sürede bagimsizligi ilan etmek sartiyla vazgeçeriz. Dogrudan ilan edecegimiz bagimsizligi Birlesmis Milletlerin de tanimasini isteriz’
Nitekim bu kararlilik Kürt Bölgesel Yönetimi Bagimsiz Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu’nun karariyla da yeniden gösterildi
Komisyon referandumun 25 Eylül tarihinde yapilmasini oy çokluguyla onayladi.
Basta Iran olmak üzere bölge devletleri Kürdistan federe bölgesinin kendi kaderlerini özgürce belirlemesinden rahatsiz.
Baskilarini sürdürüyorlar.
Bu rahatsizliklarini hemen her vesileyle, çesitli tonlarda tehditlerle dille getiriyorlar.
Son günlerde Iran Genelkurmay baskaninin Türkiye’ye yaptigi ziyaretinin altinda da Kürtlere karsi ittifak arayisi olduguna süphe yok.
Ancak Türkiye’den umulan sertlikte bir karsi durus görülmedigi basina yansidi.
Eskiden olsaydi Türkiye Güney Kürdistan’in bagimsizlik referandumunu duyar duymaz ordularini sinira sevk eder, savas pozisyonuna geçerdi.
Bu gün durum çok farkli.
Artik Türkiye’de Güney Kürdistan’a yönelik politikayi belirleyen ‘asker’ degil.
Askeri vesayetin 2010 da geriletilmesi bölgeye yönelik politikada da sivil inisiyatifi öne çikardi. Geleneksel Kürt düsmanligi tümden ortadan kalkmasa da esnedi, yerini karsilikli çikarlar almaya basladi
Türkiye açisindan Irak Merkezi Hükümeti tek muhatap olmaktan çikti. Güney Kürdistan Bölgesiyle de Merkezi hükümetin sert tepkilerine ragmen iliski gelistirilmeye baslandi.
7 Haziran 2007 tarihinde Recep Tayip Erdogan “Bizim muhatabimiz oradaki Kürt liderler degildir, merkezi hükümettir. Ben cumhurbaskani ve basbakanla görüstüm. Bunun disindaki kabile reisiyle görüsmem. Talabani ile cumhurbaskani oldugu için görüstüm.’demisti.
Ancak 2010 da askeri vesayetin geriletilmesi ve 2011 tarihinde dünyanin en büyük petrol sirketi Exxon Mobil ve ardindan pek çok sirketin Irak Yönetiminin itirazlarini dinlemeden Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile antlasmalar imzalamasi Türkiye’yi de politika degisikligine mecbur birakti.
29 Mar 2011 de ilk Türk Basbakan’i sifatiyla Erdogan Hewler’i ziyaret etti ve Barzani ile ‘yararli ‘görüsmelerde bulundu
21.5.2015 tarihinde A Haber – ATV ortak yayininda gazeteci Mehmet Barlas’in ‘Mesud Barzani’nin açiklamalari ve Amerika’nin Kuzey Irak’in bagimsizligina yesil isik yakmasi sizi Türkiye’nin Cumhurbaskani olarak düsündürmüyor mu?” sorusunu cevaplayan Cumhurbaskani Recep Tayip Erdogan bu kez “Bu olayi biraz detay almak lazim. Su anda bunu Irak’in birinci derecede kendi iç meselesi olarak degerlendirmek gerekiyor. Yani Irak, kendi içinde eger böyle bir eyaleti bu sekilde bölünme ile neticelendiriyorsa bu onun iç sorunudur, bizi ilgilendirmez. Bunun disindaki bizim sinirlarimiza yönelik herhangi bir seyin düsünülmesi veya konusulmasi, o zaten bizim üniter yapimizla alakalidir ki böyle bir seyden taviz vermek mümkün degil.’ Demisti.
Bunun nedeni Türkiye’nin Güney Kürdistan’da sürdürdügü ekonomik iliskiler oldugunu söylemeye gerek yok.
Zira Türkiye Kürdistan enerji kaynaklarinin çikarilmasinda ve dünya piyasalarina aktarilmasinda önemli bir avantaja sahip.
Dünya enerji piyasasi açisindan stratejik önemi bilinen Basra bölgesinin petrol rezervi 20 milyar varil, Kerkük’ün ise ancak 10 milyar varilken, Güney Kürdistan’in petrol rezervi yaklasik 45 milyar varil dolayinda.
Sadece 2009 da kesfedilen Sexan bölgesinin rezervi 15 milyar varildir.
Bu rakamlara 3 trilyon metreküp dolayindaki dogal gaz rezervlerini de ekleyelim.
Bagimsizlik halinde Güney Kürdistan’in, dünya enerji piyasasinin en önemli aktörlerinden biri olacagina ve büyük bir zenginlik yaratacagina kusku yok.
Bu muazzam zenginligin dünya piyasalarina ulastirilmasi nasil olacak?
Iran, kendi kontrolünde tuttugu merkezi Irak hükümetleri nedeniyle petrol ve dogal gazin güneyden yani Basra körfezinden olmasini istiyor.
Bu nedenle Güney Kürdistan’in bagimsizligina siddetle karsi çikiyor.
Kürdistan’in Merkezi Irak Hükümetine bagli olmasi ayni zamanda Iran’a bagli olmasi anlamina gelmektedir.
Türkiye ise petrol ve dogalgazin isletilmesinde önemli bir pay ve yeni boru hatlari ile Türkiye üzerinden dünya piyasalarina ulasmasini istiyor
Mevcut rezervler Güney Kürdistan’i dünyanin en büyük 24. petrol üreticisi yapacak.
Kim bu zenginlige sirtini dönebilir?
Denize siniri olmamasi nedeniyle bu petrol ve dogal gazin dünya piyasalarina ulasmasi için su anda üç seçenek var.
Birinci seçenek Güney Kürdistan’in, ipleri Iran denetimindeki merkezi hükümete terk etmesidir.
Petrol ve dogal gazin isletilmesinde ve satilmasinda kendisi degil Merkezi Irak Hükümeti yetkili olacak ve gelirlerin yüzde 17’sini vermesini bekleyecek.
Bu güne dek bu alanda ciddi sorunlar yasandigi ortada. Irak Merkezi hükümeti anayasayi hiçe sayarak hem 140.maddeyi uygulamadi, hem bölgenin güvenligi ile ilgili sorumluluklarini yerine getirmedi. Pesmergenin maaslarini ödemedi, petrolden elde edilen gelirlerden Kürdistan Bölgesi’nin payini teslim etmedi. Bundan sonra da sorumluluklarini yerine getirecegine dair bir garanti veremez.
Sürekli istikrarsizlik içinde.
Ve Iran’a bagimli.
Iran ise, sorunlarini çözmüs güçlü bir Irak istemez. Onu kurulusundan bu yana düsman olarak görmekte.
Zayif ve kaos içinde, kendisine bagimli bir Irak’i tercih etmekte.
Güney Kürdistan Bölgesi’nin de bu kaos içine sürüklenmesinde bir kazanci olamaz.
Ikinci seçenek ise Suriye üzerinden Akdeniz’e ulasmasini saglamak.
Suriye’nin durumu ise içler acisi. Gelecegi belirsiz, kosullari ve Kürtlere yaklasimi Irak’tan da beter
Üçüncü seçenek ise petrol ve dogalgazi Türkiye üzerinden dünya piyasalarina sunmak.
Mevcut boru hatlarina yenilerini eklemek ve kontrolü kendi elinde tutmak, satilan petrol ve dogal gazin parasini tam anlamiyla kendi kalkinmasi için kullanmak
Mevcut kaynaklar Güney Kürdistan’in birakin hizli bir biçimde kalkinmasi, dünyanin en zengin ülkelerinden biri haline gelmesine yetecek boyuttadir.
Bu durum ancak Merkezi Hükümetten kopmasi, Bagimsiz olmasi ile mümkündür.
Bagimsizlik sadece siyaseten bir hak degil, Güney Kürdistan’in güvenligi, gelismesi ve müreffeh bir topluma ulasmasi için de zorunlu hale gelmistir.
Irak’la bagimlilik iliskisi Kürdistan’a olumlu bir getiri sunmaz. Tam tersine kaosa sürüklenmesine neden olur.
Bagimsizlik hem bir hak hem de en makul çözümdür.
Türkiye Güney Kürdistan’in bagimsizligindan en karli çikacak ülke olacaktir. Karli çikacaktir çünkü bölgenin muazzam petrol ve dogal gaz kaynaklarini hem isletmekte hem de Türkiye üzerinden dünyaya tasinmasinda çok büyük bir mali kaynaga kavusacaktir.
Diger sayisiz is alanlari ve tüketim pazarindaki belirleyici pay bir yana, petrol ve dogal gaz sevki isinden kazanacagi argo deyimle Türkiye’yi uçurmaya yetecektir.
Ayrica dogal gaz konusunda Rusya ve Iran’a bagimli olmaktan kurtulacaktir.
Türkiye, geleneksel, gözleri kör eden Kürt karsitligi politikasina dönmemeli,
korkularini asarak, Güney Kürdistan’in bagimsizligini desteklemeli, iyi komsuluk iliskilerinden en karli çikacak komsu olacagini görmelidir.
Güney Kürdistan ile olumlu iliskiler iki tarafa da büyük kazanç saglayacaktir.
Zira Güney Kürdistan’in bagimsizligi halinde Türkiye petrol ve dogal gazin isletilmesinde ve dünya piyasalarina aktarilmasinda önemli bir role sahip olacak, kendisi de muazzam bir gelire kavusacaktir.
2012 verilerine göre Güney Kürdistan’da tescil edilmis toplam 2.241 sirket’in, 1.085’i Türk is adamlarina aittir
Türkiye’ye ait Genel Enerji sirketi 6 bölgede petrol arama lisansina sahiptir ve bölgenin en büyük petrol üreticisi konumundadir.
Güney Kürdistan’in imarinda insaat sektöründe önde gelen sirketler Türkiye sirketleridir.
Bölge Türkiye mallari açisindan çok verimli bir pazardir.
Her gün 1500 tir Güney Kürdistan’a mal tasimaktadir.
Her akilli politikaci Güney Kürdistan’in bas döndürücü gelecegini görür.
Geleneksel Kürt karsitligi ile bir yere varilamayacagini da.
Dünya degisti.
Ortadogu yeniden sekilleniyor.
Artik Kürdistansiz bir Ortadogu olmayacak.
Kürt devleti ama bugün ama yarin kurulacak.
Türkiye’nin yapmasi gereken bölünme korkularina esir olmak degil, realist olmaktir.
Arif Sevinç