Makale

Güneydogu’da siyasi cümbüs

Kürtler 12 Eylül rejiminin baski ve zulmünü en agir yasayan kesim oldu. Yok sayildilar, ezildiler, sürüldüler, asagilandilar, iskence gördüler, yakildilar, “kayboldular…”

Ama sadece bu kadar degil… 12 Eylül’ün yarattigi ortam yüzünden, tam otuz yil boyunca, PKK’dan baska kimsenin sesini çikaramadigi, Kürtler adina baska hiç kimsenin konusamadigi, siyaset yapamadigi, ölümü göze almadan en ufak bir aykiri sesin çikarilamadigi, sadece PKK’nin borusunun öttügü bir siyasi ortama mahkûm edildiler.

Bana kalirsa çözümün ve normallesmenin Güneydogu’ya getirecegi en büyük yeniliklerden biri artik bu istibdat döneminin kapanmasi olacak. Bundan böyle Kürtler adina konusan, “Kürtler’in talepleri” diye talepler siralama hakkini elinde tutan, Kürtler’i temsil ettigini söyleyen tek bir siyasi hareket olmayacak…

Siyasi çesitlenme simdiden basladi bile… Malum, epeydir faaliyet gösteren Hak-Par var… Yeni kurulan Hüda-Par var. Yakinda kurulacagini ögrendigimiz ve kendini Barzani’nin KDP’sine yakin bir parti olarak tanimlayan KDP var. Ve tabii BDP var…

Programlar yarisacak

Bu partiler hem sinifsal olarak hem siyasi kültür olarak hem Kürt meselesine iliskin nihai hedefleri itibariyle farkli programlara sahipler. Ayrica her biri, sadece Türkiye için degil, Kürt cografyasinin bütünü için de farkli hayallere, ütopyalara ya da politikalara sahip…

Malum, BDP, KCK’nin “Demokratik Özerklik” programini savunuyor. Ki bu program sadece Türkiye’yi degil, Suriye Kürdistani’ni ve hatta Irak Kürdistani’ni da kapsama iddiasinda.
Hak -Par federatif bir yapidan yana. Yeni kurulacak KDP’nin de federasyonu savunacagini duyuyoruz. Ama “nasil bir federasyon” konusunda aralarinda ne gibi farklar bulundugunu henüz bilmiyoruz.

Öte yandan bütün bu partiler siyasi orijinleri, dinle iliskileri ve dayandiklari sosyolojik taban açisindan da farkliliklar tasiyorlar. Örnegin BDP solun içinden çikan bir hareket olarak hâlâ büyük oranda sol bir jargon kullanir ve sol tandansli Kürtler’e dayanirken, Hüda-Par ve yeni kurulacak KDP (farkli derecelerde) dindar- muhafazakâr Kürtler’in kendilerini daha yakin bulacaklari bir mecra olarak ortaya çikiyor.

Kisacasi, Güneydogu’da yillardir olmasini bekledigimiz çok hayirli bir gelisme oluyor: Siyaset arenasi hizla renkleniyor, çesitleniyor, tek sesli olmaktan kurtuluyor; deyim yerindeyse bir cümbüstür basliyor.

Bundan böyle “Kürtler nasil bir statü talep ediyor” sorusunun tek bir cevabi olmayacak. Tipki “Türkler nasil bir Türkiye istiyor” sorusunun tek bir cevabi olmadigi gibi… Farkli Kürt partilerinin her biri “kendi” Kürtler’inin taleplerini toparlayip siyaset sahnesine getirecek ve ortaya konan bu talepleri, güçleri oraninda yerel yönetimlere ya da Meclis’e tasiyacaklar.

Totaliter çizgilere tahammül azalacak

Peki bu dediklerimiz tereyagindan kil çeker gibi rahatlikla gerçeklesebilecek mi?
Açikçasi, bu yeni sürece adapte olmakta en fazla zorlanacak olan gücün BDP-PKK olacagi besbelli. Yillardir Kürtler’i temsil konusunda “tek yetkili” olan bir organizasyonun rekabete alismasi, 30 yillik bir savas örgütünün siyasi bir örgüte dönüsmesi elbette kolay olmayacak.

“Bedeli biz ödedik, bizim sayemizde bugünlere gelindi” argümaniyla, bütün diger siyasi olusumlara tepeden bakma, patronluk taslama ve onlari ezmeye çalisma ihtimalleri fazla.
Nitekim biz bu totaliter yapinin tezahürlerini Suriye’de PYD’nin icraatlarindan da görüyoruz. Daha simdiden kendi disindaki Kürt olusumlarini ezmeye ve yok etmeye giristigine ve ele geçirdigi bölgelerde totaliter bir yönetim kurmaya hazirlandigina dair çok sayida isaret var.

Dolayisiyla, geçis sürecinin kolay olmayacagini görmek durumundayiz. Ama suna güvenmemiz gerekir ki, yasadigimiz olaganüstü kosullar geride kalip normallesme sürecine girildiginde, BDP-PKK da bütün siyasi partiler gibi siyasetin gerçekleriyle yüz yüze gelecek ve hem rakipleri hem de kendi tabani tarafindan “terbiye” edilecek.

Güneydogu artik eski Güneydogu degil. Çatismanin bitmesiyle birlikte çok daha büyük bir hizla gelisecek, kalkinacak, dünyayla bütünlesecek ve modernlesecek olan Güneydogu’nun totaliter çizgilere tahammül esigi de bu gelismeyle ters orantili bir biçimde düsecek.

——————————————-

Bugün-20 Kasim

Gülay Göktürk

Back to top button