Makale

HAK-PAR’i kitlelerle bulusturmak için seferber olunmalidir

Sosyal medya da HAK-PAR/ PSK ayrismasi nedeniyle bitmek bilmeyen, karsilikli suçlamalarla devam eden tartismalar sürüyor.

Yillarca ayni dava ugruna ayni çati altinda mücadele eden insanlar bu gün yaptiklari tartismalarla birbirilerinin yurtseverligini ve samimiyetini sorgulamakta, hakaretlere varan akil disi ifadeler kullanmaktalar.

Üzüntüyle izledigimiz bu tartismalar bir yana, bütün bunlardan uzak, tarafsiz ve objektif bir bakis açisiyla olayi ele alip incelemek gerekir diye düsünüyorum.

Öncelikle HAK-PAR neden ikiye hatta üçü bölündü sorusunu sormak ve bu soruya cevap bulmamiz gerekmez mi?

Birincisi HAK-PAR’in hedef alinmasinin nedeni Kuzey Kurdistan’da alternatif olma yolunda ciddi adimlar atmis olmasiydi.

Bunu somutlastirirsak; 2002’de HAK-PAR bir birlik projesi olarak kuruldu. Ancak 2009’a kadar ciddi anlamda bir gelisme gösteremedi. 2009 yili HAK-PAR açisindan bir dönüm noktasi oldu. HAK-PAR bir alternatif olarak 2009’daki yerel seçimlere katilma karari aldi.

Bu durum Kuzey Kurdistan’da HAK-PAR’in Kürtler tarafindan bilinip taninmasina olanak tanidi. Hak-par ilk kez 2009’da parti olarak seçimlere girmesi, Kürtler tarafindan yeterince taninmamasina ve kisitli olanaklara sahip olmasina ragmen birilerinin korkulu rüyasi oldu.

Hele ki yine 2009’da Agri’da açik alanda Newrozu kutlamasi birilerini o kadar çok korkutmustu ki kesinlikle bu partinin ve bu kesimin gelisimini engellemek, bir an önce Kurdistan siyasetinde pazifize için harekete geçildi.

Dolayisiyla tasfiye planlari bu dönemden itibaren sistematik bir sekilde bu kesime karsi devreye sokuldu. 2011 gelindiginde ise bu tasfiye projesi artik uygulamaya koyuldu. Bu kez vurarak ya da yok ederek bu kesimi bitiremeyeceklerini akil hocalarindan ögrenmislerdi. Nasil bu kesimi Kürdistan siyasetinde pazifize edeceklerini çok iyi biliyorlardi ve bu plani uygulamaya koydular.

Çünkü isin hazirli kismi çoktan bitmisti. Artik sira uygulamaya gelmisti ve eski yöntemlerle degil de yeni stratejiye göre bu kesim tasfiye edilecekti. Bu nedenle de ‘birlik’ adi altinda bu kesime gelip kolayca aglarina taktilar.

Ama bir sey hesaplayamadilar.

O da bu kesimin olusmasina ömrünü adayan Kemal Burkay’di.

Çünkü galiba onu küçümsüyor, sadece bir yazar ve çizer olarak görüyor. Kenarda durmasini istiyorlardi.

( Kemal Burkay’in kimi arkadaslari bile yani simdiki PSK adini kullananlar da ona bu gözle bakmaktadirlar)

Kemal Burkay’in böyle bir seye karsi olmasina ragmen hatta yazilarinda bunu dile getirmesine ragmen HAK-PAR 2011 Haziran seçimlerine girmedi ve tasfiye süreci de bu süreçten itibaren islenmeye basladi.

2012 gelindiginde ise Kemal Burkay Türkiye’ye dönmüs ve hakkinda inanilmaz derecede kara bir propaganda yapilmaya baslanmisti. Hatta kimi yakin arkadaslari bile Kemal Burkay hakkinda yürütülen bu kara propagandaya ortak olmuslardi. Çünkü tasfiye plani tüm hiziyla uygulamadaydi.

Yine Kemal Burkay HAK-PAR’a üye oldugunda tasfiye sürecinde içerde yer alan bazi medyatik ‘yoldaslar’ gazetelere boy boy pozlar vererek HAK-PAR’dan ayrildiklarini ve tasfiyenin sürdügünü medya yoluyla akil hocalarina duyurmaya çalistilar.

2012 Kasimina gelindiginde ise HAK-PAR’in basina Kemal Burkay geçince bu kez de HAK-PAR’in zayiflatilmasi ve seçenek olmaktan çikarilmasi için çalismalar hizlandirildi.

Bu süreçte HAK-PAR’dan çesitli gerekçelerle kopanlar yeni olusumlar kurdular. Ancak onlarinda büyümesi ve bütünlesmesi önlendi. Onlarda ikiye üçe bölünerek etkisiz hale getirildi.

böl-yönet plani devredeydi.

Bölünüp parçalanan ve etkisiz hale getirilen yurtsever kesimi kolayca kontrol altina almak kolaydi.

bu tasfiye süreci her ne hikmetse genellikle seçim dönemlerinde birlik kandirmacasi adi altinda yapiliyordu. Nihayetinde her seçim süreci sonrasi yurtsever kesimler yeniden bölündü, yeni yeni gruplasmalarla ufaldi.

Simdi bu projeyi yürütenlerin önlünde tek bir engel var.

Oda HAK-PAR ve sahte ‘birlik’ kandirmacalarina karni tok olan Kemal Burkay’di.

Çünkü bu kesim 2009’dan beri bunlarin içlerine bir korku salmisti. Bir türlü bu kesimi Kurdistan siyasetinde pazifize edemiyorlardi. Tasfiye ettigini düsündükleri her an HAK-PAR daha güçlü bir sekilde karsilarina çikiyordu.

Bunun en somut örnegi ise 2014 Mart ayinda yapilan yerel seçimler oldu.

Çünkü bu seçimde HAK-PAR oylarini ikiye katlamakla kalmadi ayni zaman da Kurdistan’da ki Mus’a bagli bir belde belediyesini de kazandi.

Bu durum birilerinin korkulu rüyasi olmaktan çikip onlarin kabusu haline geldi.. Bunun içinde oturup yeni bir strateji uygulamak gerekiyordu; oda Truva atiydi.

Yani içten bitirmeydi.

HAK-PAR 6.Kongresi HAK-PAR’a yönelik yeni bir operasyonun sahneye koyuldugu bir gün oldu

PSK’nin 10. Kongre kararlarini kendi keyfine göre yorumlayanlar burada ‘HAKPAR’A zarar verilmemeli’ kararini unutarak HAK-PAR’lilari istifa etmeye çagirdilar.

Velhasil HAK-PAR üçe bölündü; HAK-PAR, PSK ve ikisine de mesafeli duranlar. Birilerine göre plan basariyla uygulanmis ve is bitmisti. Çünkü mevcut durum bunun göstergesiydi.

Bana göre HAK-PAR’in ikiye hatta üçe bölünmesinin temelinde ne HAK-PAR’in 6.kongresiydi ne de PSK’nin 10.kongresi vardi. Temel sebep suydu; HAK-PAR Kurdistan siyasetinde alternatif olmaya baslamis olmasiydi. Bunun baska da bir izahi yoktur.

Fakat yine unuttuklari bir sey vardi oda Kemal Burkay ve ne zaman Özgürlük Yoluna fedakârlik konusunda birine ihtiyaç duyulmussa, bu fedakârliga kosarak giden Demir ailesiydi. Nitekim en iyi örnegi de Yilmaz Demir’dir. Ayrica Fehmi Demir de bu dava ugruna hiçbir tereddüde kapilmadan kendini feda etmis ve HAK-PAR’in bölünmesinin önüne geçerek HAK-PAR’da ki yoldaslarinin birbirlerine daha da kenetlemesine vesile olmustur. Dolayisiyla 2011 yilindan beri tasfiye sürecine tabi tutulan bu kesimin en önemli özelligi de yine akillarina gelmemis gibi. Oda su; onlar Truva ati ile bölmeye, pasifize ve tasfiye etmeye çalistiklari bu kesim Kemal Burkay’in etrafinda toplanip kenetlenerek daha güçlü ve daha örgütlü bir kesim haline dönüsmesiydi.

Bu durumun en somut örnegi de HAK-PAR’in Kurdistan siyasetinde alternatif olma yolunda girdigi 2015’in 7 Haziran ve 1 Kasim seçimlerinde oylarini yüzde yüz artirarak 110 bin gibi azimsanmayacak bir kitleye ve tabana ulasmis olmasidir.

Nihayetinde birilerinin evdeki hesabi çarsiya uymadi.

Truva ati planlari suya düstü.

Acaba planlari suda islandi mi o bilinmez. Ancak HAK-PAR’i pazifize edip tavsiye etme planlarinin suda islandigi bir gerçek!!!

HAK-PAR kendisini kanitladi, ardada yapilan 2 seçime de girerek görünür oldu. Görüslerini kitlelere tasidi, Kürt halkinin taleplerini cesurca dillendirdi ve ISTIKRARLI bir seçenek oldugunu kanitladi.

Artik, HAK-PAR’i büyütmek kitlelerle bulusturmak için seferber olunmalidir.

Baran Kartal

Back to top button