Makale

HAK-PAR bir an önce içe kapanma durumundan çikmalidir.

Arif SEVINÇ

24 Ekim 2019 tarihinde gerçeklesen HAK-PAR Kongresinin üzerinden neredeyse 9 ay geçti.
Hatirlanacagi üzere Kongre de yönetmeye talip iki ayri liste vardi ve demokratik bir olgunluk içinde yarismisti.
Listelerde ideolojik veya temel politikalarla ilgili bir ayrisma söz konusu degildi.
Yarisma, HAK-PAR’i daha iyi yönetme, kurumlasmasini ileriye tasima ve mutlaka, en azindan ve bir an önce 42 ilde örgütlülügünü tamamlama gibi konularda görev ve sorumluluk talep etme ile ilgiliydi.

Kongre, Abdullatif Epözdemir baskanligindaki listeyi/ekibi tercih etti ve Partiyi kurumsallastirarak ileriye tasima ve seçimlere hazir hale getirme sorumlulugunu öncelikli olarak bu ekibe teslim etti.

Artik, istisnasiz tüm partilileri Kongrenin öncelikli hedefleri dogrultusunda motive etmek, kaynak yaratmak, kaynaklari verimli ve seffaf bir sekilde kullanmak, temel politikalara hizmet edecek yeni stratejiler üretmek ve onlari hayata geçirmek yeni yönetimin sorumlulugundadir.
Elbette söz konusu agir sorumlulugu omuzlamasi gerekenler öncelikle, 8 Kongreyi sekillendiren aktif kadrolarin önemli bir kesiminin de içinde bulundugu baskanlik kurulu üyeleridir.

Bu islerin basariyla tamamlanmasi, kongre hedeflerinin gerçeklesmesi, ayni zamanda basta PM olmak üzere kademe kademe tüm teskilat ve üyenin de sorumlulugundadir.

Kongrede basari ile çikan liste de yer almayan kadrolar (ki bunlar da iddia sahibi partililerdi), ‘diger liste’yi destekleyen üyeler de Parti yöneticilerinin ortaya koyduklari her örgütsel çabayi desteklemek, Kongre hedeflerinin gerçeklesmesi için canla basla çalismak, üzerlerine düsen sorumluluklari yerine getirmek zorundadirlar.

Partililik, dava adamligi bunu gerektirmektedir.

Yani ‘biz seçilmedik, oynamayiz’ tutumu partili bir tutum olamaz. Bu kadrolar Parti üyeliginin yükledigi görevlerin yani sira, parti faaliyetlerine katilmada, mali destek sunmada, partinin temel politikalari ve kongre hedefleri dogrultusunda Baskanlik Kurulunun ortaya koyacagi projelerde rol almada, onlarin her yürüyüsünde yanlarinda durma ve destekleme konusunda özverili ve öncü olmalidirlar.

Özelikle Kongreyi sekillendirenlerin ve seçilenlerin özerlerinde çok ciddi ve agir bir sorumluluk oldugu unutulmamalidir. Partide dogal olarak en önde, öncü olmalari beklenen bu kadrolarin evde oturup isi baskalarindan beklemeleri ‘buyurun siz yapin ‘demeleri ne kadar yanlis ve isin tabiatina aykiriysa, seçilmeyenlerin de evde oturup seyretmekle yetinmeleri ‘hadi yapin da görelim’ demeleri de o kadar yanlistir ve Partiye zarar verecektir.

Diyalogun önemi

Öte yandan sayet kongre sonrasi yönetim mekanizmalarindan uzak kalarak, atil duruma düsen veya yasanan yarisin dogasi geregi kimi söz ve tutumlardan etkilenerek kirgin olan kadrolar varsa, onlari ziyaret etmek, gönlünü almak, ikna ederek yeniden sürece katmak Baskanlik Kurulunun görevidir.

Yillarca ayni idealler için birlikte çalisan arkadaslar arasinda, zamanla olusan kimi ufak tefek pürüzleri gidermek için siki bir diyalog gereklidir ve bunu basarmak çok kolay olsa gerek…
Bu ihmal edilmemesi geren diyalog tüm aktif yoldaslar için de geçerlidir.
Makul ‘elestiri’ veya ‘uyari’larin partiyi aktiflestirecegi, yanlislarin, eksiklerin görülmesine vesile olabilecegi akilda tutularak; Her ‘elestiri’ veya ‘uyariyi’ art niyetli olarak degerlendirmek yerine ciddiyetle ele alip analiz etmek, sonuçlar çikarmak ve partinin lehine bir basamak yapmak yarali olacaktir.
Velev ki elestiri ve uyarilar rahatsiz edici dahi olsa…..

Yine, Partiye yeni katilanlari veya yeni sorumluluk üstlenenleri asli görevlerine konsantre etmek yerine, yillardir özveriyle çalisan, emek veren, partiyi bu güne tasiyan kimi kadrolara yönelik suçlayici bir üslupla karalama çabasina girmelerini tesvik etmenin partiye hatta buna tenezzül edenlere de faydasi olmayacaktir.
HAK-PAR 18 yillik bir partidir. Bu gün yönetim mekanizmalarinda bulunanlarin ezici çogunlugu da geçmiste yapilanlarin; basari ve basarisizliklarin ortagi olan’eski kadrolar’dir. Buna ragmen henüz hiçbir katkisi olmayan kimi ‘yenilerin’, geçmisi reddeden, suçlayan, ‘hesap sorulacaktir’ gibi uçuk tehditler savuranlarini görmemezlikten gelmeleri, hatta tesvik etmeleri anlasilir bir durum degildir.
Kuruntulara kapilarak, imalar yolu ile birilerini suçlamak yerine Partiye zarar veren bir üye söz konusuysa ‘suçu’ delillendirmek ve disiplin kuruluna sevkini saglamak, hem basta gelen partili sorumluluktur hem de en dogru ‘hesap sorma’ yoludur.
Bu gün ‘yönetimde bulunmayanlara’ karsi gelistirilen ‘belgesiz’ sanal, haksiz suçlamalarin,niyet okumalarin kötü,çürütücü bir kültür yaratarak kisa sürede ‘yönetimde olanlara’ yönelecegi unutulmamalidir.
Partiyi yaralayacak, içe kapanmasina neden olacak bu tür söylemlerden kaçinilmasini saglamak faydali olacaktir.

Yöneticilerin önceligi; ‘gayretlendirmek, sekillendirmek’

Öte yandan, içinde bulundugumuz salgin dönemi pek çok isimizi aksatmasinin yani sira pek çok kadronun ruh halinin de bozulmasina neden oldugunu tespit etmekte yarar vardir..

Bazi yoldaslarimizin, yanlis ve eksik bilgilenmeleri veya içinde bulunduklari agir ekonomik, ailevi ve diger sikintilari nedeniyle zaman zaman ‘sira disi’ söylemlerde bulunmalari, öfkeyle, gereksiz polemiklere girmeleri, sert incitici ifadelerle, üstelik sosyal medyada görüslerini açiklamaya, tartismalara yönelmeleri elbet nahos bir durumdur. Ancak yapilmasi gereken bu kadro ve üyeleri ‘mahkûm’ etmek, dislamak degil, öncelikle yüz yüze görüsmek, dinlemek, bilgilendirmek, problemin çözümü için neler yapilabilecegi konusunda birlikte kararlar vermek olmalidir.

Kolay yolu seçerek nede olsa ‘muhalefet’ söylemi ötekilestiricidir. Bu söylemin sürekli olarak canli tutulmasi, her elestirinin ‘muhalefet’ parantezi içine alarak degerlendirilmesi partiye zarar verecektir.

Kongre bitti; Artik herkes üyedir ve ayni hak ve sorumluklara sahiptir.

Yönetim erkini elinde bulunduran arkadaslara haddim olmadan Seyh Edebali’nin çok bilinen nasihatinden bir bölümünü aktarmak isterim ki hos görülü, sabirli ve çözüm üreten olma sorumluluklarini her an akillarinda tutsunlar
Seyh Edebali yeni ‘Bey’ seçilen Osman’a sunlari söyler;
“- Ey Ogul!
Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallik sana… Güceniklik bize; gönül alma sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Acizlik yanilgi bize; hos görmek sana… Geçimsizlikler, çatismalar, uyumsuzluklar, anlasmazliklar bize; adalet sana… Kötü göz, som agiz, haksiz yorum bize; bagislama sana…”
“- Ey Ogul!
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üsengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, sekillendirmek sana…”
Bu sözler, bu yaklasim tarzi her zaman, her yerde yönetim erkini elinde bulunduranlarin düsturu olmalidir.
Hele ki dava adamlarinin…

Elbet Partide disiplin de gözetilecektir. Ancak parti disiplini gözetilirken, 1980 den bu yana sürdürülen kirli savas kosullarinda, onun çürütücü etkisinden herkesin su ya da bu sekilde etkilendigini, kadrolarin kolay yetismedigini, akildan uzak tutmamaliyiz.
‘gayretlendirmek, sekillendirmek’ yöneticilerin önceligi olmalidir.

Bir dava partisi olan HAK-PAR’i yönetenler, birakin ayni fikirleri paylasan farkli karakterde üyeleriyle, toplumumuzu olusturan çok farkli kesimlerden gelen çok renkli karakterde insanlarla da birlikte çalismayi basarabilmelidirler.

Sükür, bu güne dek bu konuda ciddi bir deneyimimiz mevcut ve isler birkaç küçük istisna hariç çok da olumsuz bir noktada degil.
Ancak sorunlar da yok diyemeyiz.

Bazi tespit ve öneriler;

Ne yazik ki parti kadrolarinin agirlikli bir kesimi, kongrenin kendilerine yükledigi sorumluluklari yerine getirmek, örgütü bu görevler için motive etmek gibi acil islere yogunlasamadilar.
Bunun pek çok nedeni olabilir. Muhtemelen en önemli ve görünür olani tüm dünyayi kasip kavuran salgin sürecidir.
Kongreyi takip eden aylar ki örgütsel motivasyonun, heyecanin en yüksek oldugu kasim, aralik, ocak, subat ve mart aylari iyi degerlendirilemedi.
Mart ayinda ise Türkiye tüm dünyayi saran korona virüs vakasi ile yüzlesti ve nisandan itibaren de bir dizi kisitlama, yasak ile sosyal hayat asamali olarak sinirlandirildi.

Türkiye’deki tüm partiler genel merkezlerini aktif halde tutarken,(örnegin Subat 2020 tarihi itibariyle 348 üyeye sahip olan TIP bu süre içinde ciddi bir üye kampanyasi yaparak ve planli bir çalisma sergileyerek 56 ilde teskilatlanmasini bitirdi ve seçimlere katilma yeterliligini sagladi) HAK-PAR ise genel merkezini, parti teskilatlarini kapatti, tüm etkinliklerini erteledi.

Aslinda sadece kitlesel etkinlikler veya kalabalik toplantilarin kisitlanmasina gidilebilir, parti binalari sokaga çikma yasaklarinin kaldirildigi zamanlarda dönüsümlü olarak açik tutulabilirdi, ancak yönetim tüm teskilatlarin kapatilmasini uygun gördü. Iletisimi Watshap guruplari ile sinirlandirdi.
Son dört ay HAK-PAR açisindan büyük bir kayip oldu. Dogal olarak örgüt içe kapandi. Motivasyon düstü.

Simdi yasaklar, kisitlamalar esnedi.
Artik harekete geçmenin ve bu dört ayin yarattigi boslugu telefi etmenin yollarina bakilmali, hizli bir biçimde eksiklikler giderilmelidir.

HAK-PAR da yeni sürece uygun yapilanma potansiyeli elbette vardir.
Hatta kongrenin çizdigi hedeflere çok kisa bir sürede ulasabilme olanagi da…

Sadece Agri ilimiz de meydana gelen olumlu gelismeler, Partimize katilimlar ve çevre illerin örgütlenme faaliyetlerinde ulasilan seviye bunun en açik göstergesidir.
Bu olumlu örnek diger tüm illere de sirayet ettirilmelidir.
Küçük, ancak samimi bir çabanin ne kadar ön açici gelismeleri tetikledigini sevinçle görüyoruz.
Basta yönetim mevkiindeki arkadaslar olmak üzere herkes sorumlulugunu yerine getirirse basari kendiliginden gelecektir.
Polemiklerle, partiye hiçbir getirisi olmayan atismalar, suçlamalarla, sosyal medya ‘aktiviteleriyle’, sonu gelmez, sonuç çikmaz, defalarca denenmis ‘ulusal birlikçilik’ skeçleriyle vakit geçirmek, hele hele ‘eli iste, gözü oynasta’ Türkiyelilesmecilere asik ‘Kürdistani’ kadrolari bir araya getirmeye çalismakla oyalanmak yerine; is yapilmali, üye kampanyalarina, teskilatlanmaya yogunlasilmalidir.

Ulusal birlige en büyük katki yurtsever bir platform olan HAK-PAR’i büyütmek ve güçlü, istikrarli bir seçenek haline getirmek olacaktir.

Geçmisin onca deneyimi ve birikimini yok saymak yerine onun tüm olumlu mirasini sahiplenerek bu gün var olan eksikliklerin nasil giderilecegine yogunlasmalidir.

Öncelikle genel merkezin güçlendirilmesi, daha aktif ve islevsel hale getirilmesi mutlaka basarmalidir. Genel Baskan en azindan Kongre hedefleri gerçeklesinceye kadar mutlaka Genel merkezde bulunmalidir. Sadece 1 yönetici birakarak, telefonla, whatsapp ile Genel merkez islevini yerine getiremez.
Baskanlik kurulu üyeleri ile PM üyelerinden ihtiyaç duyulan kadar görevli dönüsümlü de olsa Genel merkezde bulunmalidir.
Genel Merkezde olusturulacak bu ekipler raporlar, brosürler hazirlayarak, bir plan dahilinde sivil toplum örgütlerini, kimi partileri, basin kuruluslarini, konsolosluklari ziyaret etmeli, raporlari, brosürleri sunmali, parti politikalarini anlatilmali,tüm pratik medya kanallarinda da paylasilmalidir.
Bu ziyaret pratigi, yurt disi örgütlerimiz, il ve aktif ilçe teskilatlarimiz tarafindan da yapilmasi tesvik edilmelidir.

Genel baskan, baskanlik kurulu üyelerinden de kimi arkadaslarin katilacagi heyetler olusturarak yurt içinde tüm aktif teskilatlari, teskilatlanma hedefindeki kimi ileri, buralarda ki parti üyeleri, parti dostlarini ziyaret etmelidir. Öyle ki yüz yüze görüsülmemis, katkisi, destegi, düsünceleri istenmemis bir tek dost bile kalmamali.

Yurt içinde iyi planlanmis bir mali kampanya baslatilmali ve kisa sürede sonuçlandirilmalidir.
Her, PM üyesi hata her aktif üye bu mali kampanyaya mutlaka katki sunmalidir.
Ayni sekilde Yurt disindaki partili arkadaslarimiz ve parti dostlari da isin ehemmiyetini göz önünde bulundurarak çok daha ciddi bir fedakarlikla genel merkezi destekleyen kampanyalar yürütmelidir.

Bir yandan yeni teskilatlar kurarken, kurulacak il’e mutlaka merkezi kadrolardan birkaç görevli tayin edilmeli, atama evraklarinin tesliminde, kongre süreçlerinde bu arkadaslar isin basinda olmali, yerel kadrolara moral vermeli,motivasyonlarini arttirmalidirlar.
Geçmiste atanan, aktif halde olan 100’e yakin teskilattan Kongre tarihleri gelenlerin yeniden kongrelerinin yapilmasi planlanmali ve bunun için merkezi kadrolar görev bölümü yapmali, seferber olmalidir.

Baska kesimlerin dayattigi gündemlerin bir parçasi olmamaya özen göstererek
HAK-PAR’i öne çikaran, ‘özgün’, gerçeklestirilebilir,kitleselligi gerektirmeyen, ‘pandemi’ sürecine uygun eylemlilikler planlanmali ve adim adim pratige geçirilmelidir.

Örgütü ve kadrolari yeniden mutive etmek, teskilatlanma konusuna yogunlasmalarini saglamak açisindan bunlarin önemli oldugunu düsünüyorum.

Dikkat edilirse, Kürt toplumunu, siyaset alanini bloke eden yapilarda gözle görülür bir erozyon ve zayiflamanin sürdügü fark edilecektir. HAK-PAR politikalarinin hayatin akisi içinde giderek daha çok öne, bilince çikiyor olmasi gibi…

Kürt siyasetini maniple eden vesayet odaklarinin kirli, karanlik, Kürt karsiti politikalari daha çok desifre oluyor.

Yurtsever hareketin güçlenmesini sinirlayan bu blokajlarin zayiflamasi, görünür olma, daha yaygin teskilatlanma ve güçlü bir seçenek haline gelebilmek için önemli bir firsattir. Geçmise kiyasla daha rahat çalisma olanaklarinin olustugu bu kosullar iyi degerlendirilmeli.
HAK-PAR bir an önce içe kapanma durumundan çikmalidir.

Arif Sevinç

Back to top button