Haber

HAK-PAR Istanbul Il Örgütü’nde söylesi

HAK-PAR Basin Bürosu

10 Ocak 2016 günü saat 15.00’te Hak-par Istanbul Il örgütünde bir söylesi toplantisi düzenlendi. Toplantiya yüze yakin kisi katildi. Düzeyli ve olgun geçen toplanti yaklasik üç saat sürdü. Toplantida hazir bulunan HAK-PAR eski genel baskani sayin Kemal BURKAY bir söylesi yapti.

Bilindigi gibi daha önceden 10 Ocak günü için HAK-PAR Istanbul il örgütü genel kongresini yapmaya karar vermisti. Ancak Ilçe seçim kurulu il kongresinin ilçe kongrelerinin yapilmasindan sonra yapilmalidir yönünde bir karar alinca Istanbul kongresi ertelendi. Ama bu gün il binasinda düzeyli ve olgun bir toplanti gerçeklesti. Sayin Kemal BURKAY’in da katildigi toplanti son siyasal gelismelerin kisa bir degerlendirmesi ve ülke gündemindeki sorunlari da içeren bir söylesi biçiminde gelisti. Il Baskani Baki Aslanargun’un açilis konusmasi ile baslayan toplantida daha sonra Sayin BURKAY, HAK-PAR’in islevi ve misyonu, geçmisten günümüze birlik çalismalari ve bu konudaki rasyonel tavir, PSK’nin legal parti kurma karari, bölgedeki hendek ve barikatlar ile devletin Kürt sorunu karsisindaki tutumunu konu alan bir söylesi gerçeklestirdi.

Sayin BURKAY konusmasinin ilk bölümünde HAK-PAR’in nasil olustuguna ve kurulusundan günümüze dek izledigi politikalarin dogrulugunu isaret etti:

‘ HAK-PAR, ortaya çikis projesi olarak aslinda bir birlik projesi olarak ön görülmüstü. Bu gün Daha çok Diyarbakir’da faaliyet gösteren kimi Kürt partileri bir dönem HAK-PAR’da görev almislardi. Hatta onlardan bazilari HAK-PAR’a genel baskan oldu, kimileri yönetici olarak parti yönetiminde yer aldi. Bu gün savunduklari görüsler itibari ile HAK-PAR’dan daha ileri bir anlayista degildir

Peki, acaba hiçbir görüs ayriligi olmadigi halde bu arkadaslar ne oldu da HAK-PAR’dan ayrildilar. Keza kirk yildan fazladir birçok HAK-PAR kadrosu ile geçmisten günümüze birlikte politika yapmis, ayni inanci ve düsünsel iklimi paylasmis; ama bu gün tatminkâr olan sebepler olmadan ayri bir parti kurmaya karar vermis olan PSK neden böyle bir tercihte bulunuyor.

HAK-PAR’dan farkli hangi politik ilkelere sahiptir ki bu anlamda ayrilip yeni bir parti kurmaya yönelmektedirler.

Benim kurucusu oldugum, tüzük ve programini yazdigim ve 29 yil boyunca genel sekreterligini yaptigim, birçok HAK-PAR’li gibi hala da üyesi oldugum PSK neden acaba yeni legal bir parti kurma ihtiyaci duydu. HAK-PAR onlarin da duygu ve düsüncelerine tercüman olamiyor muydu da ayrilip yeni parti kurma yoluna giriyorlar. Demek bu iste baska bir is var. Eger amaç bir sosyalist parti kurmaksa saygi duyariz, elbette bir sosyalist partisi de Kürt mücadelesinde var olabilir. Ne var ki bu arkadaslarin böyle bir iddialari da yok. Ne olduysa 6. kongremizde bir gurup arkadasimizin HAK-PAR kongresinde listeleri kazanamayinca oldu. Ama bu demokratik bir yaristir, o arkadaslar kazanamadi diye çekip gitmeleri dogru degil. Yine de çalismalarindan basarilar dilerim. Umarim ve dilerim ki Kürt halkinin ulusal demokratik taleplerine yanit verebilecek yeni bir anlayis gelistirirler.’

BURKAY konusmasina devamla:

‘ HAK-PAR, bu gün Kürdistan’daki en büyük ikinci güçtür ve Kürt sorununda taraftir, muhataptir. HAK-PAR halkimizin özgürlük yolundaki umududur. Son seçimler gösterdi ki dogru yoldayiz, basaracagiz; Kürt halki HAK-PAR’i benimsiyor, dogru buluyor ve gelecekte daha ciddi bir biçimde destek sunacaktir.’

Kemal BURKAY birlik konusunda da su görüslere yer verdi.

‘ Geçmisten günümüzde Kürt demokratik hareketinin birligi için ciddi ve önemli çalismalarin içinde olduk. Silahli mücadeleyi savunan PKK ve onun ekibi disinda kalan Kürtler arasi birlik kurmak için çok çaba gösterdik. Kimi olusum ve platformlarin kurulusu gerçeklesti de. Ne var ki bu birlikler uzun sürmedi. Yurt disinda TEVGER ve ona benzer birkaç tane deneyimizi oldu. Ama bir süre sonra çok zayif sebeplerden ötürü dagildi. Biz legal demokratik mücadelede de yeni projelerin gelistirilmesinde öncülük yaptik. HEP bu çalismalardan biriydi.

Daha sonra PKK gelip dâhil olunca ömrü uzun sürmedi. DEP’de de benzer bir sey oldu. Görüldü ki o kesiminin de içinde olacagi bir birlik gerçeklesemiyor. Son dönemlerde DDP, DBP gibi PKK’nin içinde yer almadigi ama diger tüm Kürt yurtseverlerine açik olan yeni olusumlar gerçeklestirdik. Ama diger Kürt kesimleri türlü bahanelerle bu partilerde yer almadi.

En son HAK-PAR bir Kürt platformu olarak düsünüldü ve kurulusundan uzun bir süreye kadar birçok yurtsever demokrat Kürt partide yer aldi. PSK tüm gücü ile destek sundu. Ne var ki son dönemlerde tatminkâr gerekçeler olmaksizin kimi arkadaslar HAK-PAR’dan ayrildilar, yeni partiler kurdular. PSK’de bir kisim üyesini HAK-PAR’dan istifa ettirerek yeni bir parti kurmaya yöneldi. Simdi bu arkadaslar dün ayrildiklari HAK-PAR ile birlik konusunda teklifte bulunuyorlar. Zaten biz geçmiste bir arada degimliydik, ne oldu da siz ayrildiniz. Peki, bu gün ne oldu da birlik istiyorsunuz? Elbet birlik hala büyük bir ihtiyaç olarak ortada duruyor ve kuskusuz ki HAK-PAR hala birlikten yana ciddi ve içten yaklasimlara, samimi ve iyi niyetli çabalara önem veriyor. Ancak birlik konusundaki diger Kürt partilerinin bu anlamdaki karneleri çok iyi degil. Bu nedenle diyoruz ki önce mevcut olanlar birlessin, bir mesafe alsinlar, kitlelerle bulusup kucaklassinlar. Biz de gidisatlarina bakacagiz eger verimli ve ciddi bir yürüyüs sergileyebiliyorlarsa biz de gider katiliriz. Bizim bakimimizdan bir sorun yok. Bizim birlik anlayisimiz açik seçik ortada. Seçimlerden önce HAK-PAR olarak çagrida bulunduk. Dedik ki: ‘ ey Kürt yurtsever ve demokratlari, gelin bu seçimlerde HAK-PAR’i bir Kürdistani platform haline getirelim. Birlikte seçim çalismasi yapalim. Bu konuda ciddiydik. Birçok Kürt partisi ile görüsmeler yaptik; ama sonuç alamadik. Onlar ürkek ve çekingen davrandilar. Birçogu HAK-PAR’a oy bile vermedi, taraftarlarina dogru bir seçim tercihi koyamadi. Tersine bize birlik olalim diyenlerin hala bir ayagi DTK da, seçimde HDP ye oy verenleri de çogunlukta. Peki, acaba birligi bozan biz miyiz, yoksa bu arkadaslar mi?

Kemal BURKAY söylesinin son bölümünü de Kürdistan’daki son duruma hendek ve barikatlara, devletin Kürt sorunu karsisindaki tutumuna ayirdi.

BURKAY: ‘ PKK daga çiktiginda Bagimsiz bir Kürdistan için savastigini söyledi. On yil boyunca halki bununla oyaladi. Daha sonra bu görüsten vazgeçti; Demokratik cumhuriyet dedi. Bu da yetmedi, demokratik özerklik dedi. Her istedigi yönetimin basina illaki ‘demokratik’ sözcügünü koymayi ihmal etmedi. Bu gün özyönetim diyor. Ne var ki tüm bu dillendirilen yönetim formüllerinde ne Kürtlerin ne de Kürdistan’in adi siniri, bayragi ve mili siyaseti yok. Özyönetim: Peki nerede kurulacak. Cizre, Silopi ve Diyarbakir Sur’da. Orasinin bir adi yok mu o cografyada Kürtler yasamiyor mu, Kürtlerin ülkesi Kürdistan degil mi. PKK hiç bunlardan söz etmiyor. Anlasilan o ki PKK’nin Kürtler ve Kürdistan için bir projesi yok. Onlar hala halki oyaliyor, Kürt hareketini manipüle etmeye devam ediyorlar. Son dönem hendek ve barikatlarin Kürt halkina ne yarari var. Yürütülen silahli mücadele kimin isine yariyor. Kürtlerin isine yaramadigi belli. Bu gün sürdürülen bu siddet politikalari Kürtlere ve Kürdistan’a zarar veriyor. Ülke bu yüzden yangin yerine döndü. Halk göç ediyor, kentlerin tarihsel dokulari ziyan oluyor. Bu savas Kürt ulusunun ulusal ve demokratik savasi degil, bu adeta bir vekâlet savasidir. Kürt halki artik PKK’ye güvenmiyor, inanmiyor. Kürt halki PKK’nin etki alanindan kaçip devlete siginiyor. Buda gösteriyor ki PKK’nin sürdürdügü bu savas Kürtlerin yararina degil, Kürdistan’a ve ‘özyönetim’ e hizmet etmiyor.’

BURKAY konusmasini su görüslerle sonlandirdi:

‘ Devlet geçtigimiz bir iki yil öncesine kadar Kürtleri PKK’nin tek basina temsil ettigini, PKK yi de Abdullah ÖCALAN yani APO’nun temsil ettigini; APO’yu denetleyerek Kürt hareketinden kurtulabilecegine inaniyordu. Apo ile anlasip silahlari biraktirirsa Kürt sorunu biter saniyordu. Bu nedenle siki bir görüsme ve müzakere trafigi basladi. APO manifestolar yayinlayarak silahlari birakin çagirisinda bulundu. Bir iki yil boyunca çatismalar durdu. Dolmabahçe mutabakati deklere edildi. Ancak her iki tarafin da saglam bir projesi yoktu. Derken süreç sabote oldu ve tekrar silahlar konusmaya basladi.

BURKAY: ‘ Her iki taraf da Kürt sorununun çözümü konusunda samimi degildi ve ellerinde güvenilir, saglam bir proje yoktu. Devlet silahlari birakin diyor ancak bunun zeminini açmiyordu. Biz söyledik, hala söylüyoruz, bir af çikarmadan, sürgündekilerin geri gelip özgürce politika yapabilecekleri demokratik bir zemin yaratmadan, silahli kesimlerin özgürce legal zeminde siyaset yapma olanagi taninmadan silahsizlanma ve çatismasizlik mümkün ve kalici olamaz. Ama bizi dinlemediler. Simdi birbirlerini suçluyorlar, savasiyorlar ortaligi kan gölüne çevirdiler. Bu anlayislarindan Kürtlere bir hayir gelmez. Kürt sorunu ulusal bir sorundur ve bunun çözümü de bu düzlemde gerçeklesebilir. Bu nedenle devlet bir an önce bu sorunu çözmek için yeniden bir tartisma zeminine dönmeli ve müzakerelere geçmelidir. Silahsizlanmayi PKK ile konusup bu isi onlarla çözmelidir. Ama Kürt sorununu çözmek istiyorsa Kürtler konusunda bir projesi olan her kesle görüsmeli ve barisçil demokratik zeminde, esitlik temelinde sorunu çözme yolunu açmalidir.’ dedi.

Toplanti daha sonra katilimcilarin sorulari ve bu sorulara verilen cevaplarla son buldu.

Dengê Kurdistan

Back to top button