HAK-PAR: Kadinlarin toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yasama katilimi önündeki engeller kaldirilmali

25 KASIM KADINA YÖNELIK SIDDETE KARSI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
Her yil Dünyada bu gün , kadina yönelik siddete dikkat çekmek için, basta kadin örgütleri olmak üzere yöneten, yönetilen her kesimde çesitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Dominik Cumhuriyetinde yasayan ve ülkesini baski altinda tutan Latin Amerika diktatörlügüne karsi mücadele eden Patria, Miherva ve Maria MIRABEL isimli üç kiz kardes birçok kez tutuklanmis,hapis yatmis, ancak mücadelelerinden vazgeçmemislerdir. Bu kiz kardesler basta tecavüz olmak üzere birçok iskenceye de ugratilarak öldürülmüslerdir.Cesetleri 25 Kasim 1960 yilinda bir uçurumun dibinde bulunmustur. Bu nedenle 25 Kasim B.M. tarafindan 1999 yilinda Kadina Yönelik Siddete Karsi Uluslararasi Mücadele Günü olarak kabul edilmistir.
‘Siddet’ : Söylerken bile ‘ürkütücü’ geliyor insana. En basit haliyle, gücün, kuvvetin ve otoritenin kötüye kullanimidir siddet. Yani,her anlamda güçlünün, kuvvetlinin , kuvvetini, elindeki yetkiyi ve olanagi kendinden daha zayif olana karsi kötüye kullanmasidir. Bu haliyle baktigimizda bile bugün, toplum olarak tepedeki yöneticilerden baslayarak bir siddet sarmali içerisindeyiz. Kendisi gibi düsünmeyen,kendi inancindan , irkindan olmayanlari ve kadini küçümseyen, erkek tarafindan yönetilmesi gereken aciz bir varlik gibi gösteren dil , siddetin baslangiç noktasidir .
Kadina yönelik siddet denildiginde ilk akla gelen fiziksel siddettir.Dayak, yaralama ve son noktasi olan cinayet. Ayrintili istatistikleri bir kenara birakirsak, 2016 yilinda 94 kadin erkekler tarafindan öldürülmüstür. 2017 yili daha bitmemisken sayi 106 dir. Önceki yillara bakildiginda bu sayinin her yil artarak devam ettigini görüyoruz. Kimler tarafindan öldürülmüs bu kadinlar? Es, sevgili, baba, erkek kardes. Yani sevenleri tarafindan.( Sevginin bu kadar öldürücü oldugu bu halin, nefret ortaminda ne hale gelebilecegini düsünmek bile tüyler ürpertici).Öldürülme nedenleri arasinda itaat etmeme, töre, namus gibi nedenler sayilabilir. Bu cinayeti isleyenlere verilen cezalar ise adeta bu siddet sarmalini besler nitelikte ve yetersiz kalmaktadir.
Öldürme siddetin son noktasidir diyebiliriz. Aslinda kadin bu noktaya gelene kadar yasamin her alaninda , egitimde,ailede, isyerinde, sokakta vs. siddetin her türlüsüyle karsi karsiya kalmaktadir. Öyle ki, bunun siddet oldugunun bile farkinda degil. Bazilarini da toplum veya yömetim siddet olarak kabul etmiyor.
Örnegin,
– Okullarda okutulan ders kitaplarinda, kadinin ve erkegin toplumsal rol ve görevlerinin ayristirilmasi ve egitim malzemesi olarak kullanilmasi (anne evde yemek yapar, baba isten gelir anne terligi ayagina verir vs.gibi),
– Daha küçük yasta oynanan oyunlar ve oyunlardaki rollerin, oyuncaklarin, giyilen kiyafet renklerinin ayristirilmasi( kizlarin bebekle oynayip anne olmasi, pembe giydirilmesi, erkeklerin mavi giymesi, oyuncak olarak araba alinmasi gibi.) Buralardan baslayarak,
– Kadinin ev disinda çalismasina izin verilmemesi,
– Çalisiyor ise gelirine erkek tarafindan el konulmasi veya gelirini istedigi gibi harcamasina izin verilmemesi.
– Ucuz isgücü olarak çalistirilmasi,
– Küçük yasta evlendirilmek, zorla alikoymak,
– Düsüncelerinden dolayi hapsolmak, çocugunu hapiste büyütmek zorunda kalmak,
– Çocuguyla kendi dilinde iletisimin kesintiye ugratilmasi( ana dilde egitimin olmamasi nedeniyle çocugu okula basladiginda, kürt anneler ve çocuklari arasindaki iletisim zorlasmaktadir.),
Kadin bunlar gibi günlük yasaminda siddetin bir çok türüyle karsilasmaktadir.
Ya savaslar! Siddetin en kuralsiz, en vahsi oldugu haldir savas. Bulundugumuz cografyada savas gittikçe yayilmaktadir. Bütün insanlara ve bir bütün olarak çevreye zarari çok elbette. Ancak bu hal içerisinde kadinlar daha savunmasizlar. Onlara savasta elde edilmis esya gibi el konulmakta, cinsel saldirilara maruz kalmakta ve bir mal gibi alinip-satilmaktadirlar. Canini kurtarabildiyse eger mülteci olarak ordan oraya savrulmakta, çocuklarini büyütmeye ve gidebildigi ülkede insanlik disi bir yasami sürdürmeye çalismaktadir.
Bütün bunlari önlemenin yolu vardir elbette.
Öncelikle, bütün insanligin ve dünyanin tahribatina neden olan savaslar durdurulsun.
Basta kadin olmak üzere, toplumun her alaninda ötekilestirilmis bütün insanlarin dogduklari gibi, Dünyaya gözlerini açtiklari ilk an gibi esit oldugu kabul edilmeli, herkese esit hayat hakki taninmalidir.
Yönetenler ve toplumun her kademesinde bir sekilde elinde güç ve yetki bulunduran herkes, kadini asagilayan, cinsel ayrimciliga neden olan, ötekilestirici ve siddet yüklü söylemlerden vazgeçmeli,
Egitim araci olan ders kitaplari ve hertürlü çocuk oyunu ve faaliyetlerinde cinsel ayristirici ve ötekilestirici yazi, obje ve söylemler egitimin her asamasindan kaldirilmali,
Kadinlarin toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yasama katilimi önündeki engeller kaldirilmali,
Kadinin yasamin her alaninda kendi diliyle iletisimi saglanmali ve hrkese anadilinde egitim hakki verilmelidir.
Kadin yararina olan ve bugüne kadar imzalanmamis uluslararasi sözlesmeler imzalanmali,
Iç hukukta kadin aleyhine olan yasalar, kadin lehine olacak sekilde düzeltilmeli,
Küçük yasta evlilikler tecavüz ve zorla alikonulma gibi kadina yönelik siddet olarak kabul edilmeli ve buna göre hukuki yaptirimlar uygulanmali,
Ekonomik hayata yönelik olarak kadin istihdamini artiracak önlemler alinmali,
Evde çalisma is olarak kabul edilmeli ve kadinin ev isçiliginden emekli olmasini saglayacak düzenlemeler yapilmali,
Hayatin yarisi kadinlardir. Kadini yok sayan, onu yasamdan esirgeyen zihniyet, akildan yarim kalmis demektir. Her isgal, her zulüm kendi direnisçisini de ortaya çikariyor. Mirabel kardesler gibi.
Ama Dünyada ne zulüm olsun, ne siddet… Herkes esit yasasin.20.11.2017
Sultan SÖYLEMEZ
Kadinlardan sorumlu
Genel Baskan Yardimcisi
Dengê Kurdistan