HAK-PAR Kürt halkinin özgürlükçü, demokratik seçenegidir
Türkiye sikintili günlerden geçiyor.
Her gün toplumu derinden etkileyen bir terör olayi ile sarsiliyoruz.
Bir bombali eylemin veya suikastin tartismalari sürerken yeni bir olay meydana geliyor.
Toplum ciddi bir sekilde kutuplastirilmis durumda.
Kürt sorununun barisçil demokratik bir yolla, adil bir çözüme kavusturmak yerine çatisma ve siddet politikalarinin devreye konmasi gerilimi arttiriyor.
Yikilan, yerle bir edilen ilçelere ragmen siddet azalmiyor, tirmanmaya devam ediyor.
Bu kez sivil yerlesim alanlarinda, kent merkezlerinde bomba yüklü araçlar patlatiliyor.
Her gün kalkan savas uçaklarinin haberlerini, operasyon görüntülerini izliyoruz.
Cezaevleri tiklim tiklim.
Bölgede ekonomik yapi tam anlamiyla can çekisiyor
Yikim, kan ve gözyasi çogaliyor.
Türkiye olagan üstü hal rejimi ile yönetiliyor.
Anayasa degisikligi için Ak Parti ve MHP el ele vererek ‘Türk usulü baskanlik sistemi’ne geçmek için hazirliklarini yogunlastiriyor.
Issizlik, pahalilik, gelir dagilimdaki adaletsizligin artmasi genis halk kitlelerini bunaltiyor.
Kisacasi içerideki tablo çok karanlik.
Türkiye’nin dis politikasi da içerideki karanlik tablonun olusmasina, gerilimin artmasina hizmet ediyor.
15 Temmuz Darbe girisimi sonrasi Türkiye’nin, ABD ve AB ile NATO ile iliskilerinde ciddi bir eksen kaymasi yasiyor ve Rusya,Iran ile yeni iliskiler gelistiriyor.
Suriye’de baslatilan Firat Kalkani Harekâti Türkiye’yi Ortadogu batakliginin tam içine sürükledi.
Yöneticiler Firat Kalkani Harekâti’ni, Kürtlerin Suriye’nin kuzeyinde yani Bati Kürdistan’da bir statü elde etmelerini, bir Kürt koridoru olusturmalarini kendi bekasi için tehdit olarak gördükleri için yaptiklarini söylüyor.
Türkiye içeride Kürtlerin mesru haklarini teslim etmeye, sorunu adil bir çözüme ulastirmaya yanasmadigi için Kürtlerin disarida da mesru haklarini elde etmelerini kendisi için tehdit olarak algiliyor.
Kürt karsitligi Türkiye’nin iç ve dis politikasinin temelini olusturuyor.
Türkiye’nin en temel sorunu elbette ki Kürt sorunudur.
Bu sorun Türkiye’nin bütün iç ve dis problemlerini etkileyen, agirlastiran bir etkiye sahiptir.
Biz, Bu sorunun, çözümsüzlügünün yarattigi irkçi, soven atmosfer nedeniyle sürekli olarak militarizmi güçlendirdigini, demokratiklesmeyi frenledigini, askeri darbelere zemin hazirladigini, ekonomik olarak da ciddi bir maliyet yarattigini söylüyoruz.
Biz bu sorununun barisçil demokratik bir yolla, adil bir çözüme kavusturulmasi gerektigini düsünüyoruz.
Bu nedenle partimizin programinin merkezine Kürt sorununun barisçil demokratik çözümünü yerlestirdik.
Bize göre Kürt sorunu ulusal bir sorundur ve çözümü de bu zemin üzerinde olmalidir.
Seçim bildirgemizde sunlari söylemistik;’ Federal sistemler, çok uluslu cografyalarda, halkin esitlik zemininde bir arada yasamasinin idari sekilleridir. Bugün dünyanin en gelismis uygar ülkeleri ayni zamanda ademi merkeziyetçi, federal sistemlerle yönetilen ülkelerdir.
Amerika Birlesik Devletleri 52 ayri ‘devletten’ olusmaktadir. Almanya Federal Cumhuriyeti; 16 federal bölgeden olusmaktadir.
Rusya, Belçika, Isviçre, Kanada, Avusturya, Hindistan, Güney Afrika dâhil, 28 ülke federal sistemlerle yönetilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti de, basta Kürt sorunu olmak üzere kurulusundan bu yana çözemedigi, kangrenlesmis sorunlarini asmak için, kalici bir baris için, gelismis bir demokrasi için ademi merkeziyetçi bir yapilanmaya yönelmeli, Türkiye’nin çok dilli, çok kültürlü, çok uluslu gerçegine uygun, çogulcu bir nitelige kavusmali; federal tarzda yeniden yapilanmalidir.
Basta Kürtlerin çogunlukta oldugu bölge olmak üzere, farkliliklarin gerektirdigi bölgelerde federe yapilar kurulmalidir. HAK-PAR federal çözümü öneren tek partidir.’
HAK-PAR Türkiye’nin diger önemli yapisal sorunlarindan birinin de Alevi sorunu oldugunu düsünmektedir
Bu sorun gerçek bir laiklik ve demokratiklesme ile, Alevilerin tüm mesru haklari teslim edilerek çözümlenmelidir.
Öte yandan biz sorunlarin siddetle, silahli mücadele ile, terör eylemleriyle veya askeri yöntemlerle, bastirilarak çözümlenemeyecegini düsünüyoruz
PKK’nin yürüttügü siddete dayali politikayi mahkûm ediyoruz. PKK eliyle yürütülen silahli mücadelenin Kürt halkinin talepleri ile bir alakasi olmayan, Kürt halkina zarar veren bir yol oldugunu söylüyoruz
‘Alan hakimiyeti’, ‘Halk savasi’ ‘öz yönetim’ adi altinda yürütülen silahli mücadeleyle, kent merkezlerinin savas alanina çevrilmesi, bombalarin patlatilmasi, insanlarin canli bombalara dönüstürülmesi, binlerce gencin ölüme sürüklenmesi ile Kürtlerin mesru taleplerinin elde edilmesi mücadelesinin bir alakasi yoktur ve kamuoyu bu siddet dalgasinin arkasinda sömürgeci güçlerin, bölge devletlerinin oldugunu bilmektedir.
Son zamanlarda baslatilan ‘hendek barikat siyaseti’yle Kürt halki canindan bezmis, evleri barklari baslarina yikilmis, kentleri viran olmus, esnaf iflasa sürüklenmis, perme perisan olarak göçe zorlanmistir.
Ayni zamanda legal siyaset alani da tahrip edilmistir.
Bu savasin Kürt halkinin hakli ve mesru talepleri ile bir alakasi olmadigi daha çok bilince çikmistir
1 Kasim 2015 Seçim bildirgemizde su belirlemeyi yapmistik; ‘Bu savas anlamsiz ve kirli bir savastir, hiç kimseye yarari yoktur, hiçbir gerekçeyle mesru gösterilemez ve derhal sonlandirilmalidir.
Devlet operasyonlari durdurmali, PKK de silahli mücadeleye nokta koymalidir.
Hiçbir proje silah zoruyla, savasla, zorla bir topluma dayatilamaz.
Bir arada, baris ve refah içinde yasamak için gelistirilen projeler kan ve gözyasi üzerine insa edilemez.
Barisçil demokratik yollar esas alinmadan, Türk ve Kürt halki ikna edilmeden zorla dayatilan hiçbir proje mesru olmayacaktir.’
Bu gün de ayni sözleri tekrarliyoruz.
Türkiye’nin önemli gündem maddelerinden bir olan sitem degisikligine gelince;
Artik Türkiye mevcut anayasa ile yönetilemez. Bu gün parlamentoda bulunan partiler esasen 12 Eylül askeri darbesinden kalma anti demokratik anayasadan memnunlar. Bu Anayasanin ruhunu, bu gün yasadigimiz sorunlara kaynaklik eden ilk maddelerini koruyarak, sadece islerine geldigi kadar bir degisiklige giderek sözüm ona yeni bir anaysa yapacaklarindan bahsetmektedirler.
Bu çerçevede AKP ve MHP el ele vererek ‘istikrar’ adina, yeni anayasa tartismalarini otoriterlesmeye, tek adam yönetimine götürecek ‘cumhurbaskanligi sistemi’ üzerinden yapmaktadirlar.
CHP ise ‘Baskanlik sitemine’ karsi muhalefetini’daha çok demokrasi’ yerine ‘Türkiye’yi böldürtmeyecegiz’ slogani üzerinden, ‘Erdogan karsitligi’ üzerinden yapmaktadir.
Bize göre toplumun ihtiyaci baskanlik sistemine geçis degil daha çok özgürlük ve demokrasidir.
Bu anayasa bu çerçevede bir an önce ve tümden degismelidir.
HAK-PAR olarak yeni, sivil, demokratik bir anayasadan yanayiz.
Bu anayasa basta Kürt sorunu olmak üzere tüm yapisal sorunlarin çözümüne olanak saglayacak, çagdas, çogulcu, katilimci bir demokratiklesmeyi; AB standartlarinda temel hak ve özgürlükleri içeren bir anayasa olmalidir.
Yeni anayasa özellikle su üç esasi içermelidir: Ülkenin çok renkli toplumsal yapisina uygun olarak herkesi kapsayan bir vatandaslik tanimi, yerinden yönetime
elveren ademi merkeziyetçi bir siyasal ve idari yapilanma, anadilde egitim.
Bu gün yapilan tartismalarin ve isleyen sürecin toplumun farkli kesimlerinin ihtiyaci olan ‘yeni bir anayasa ‘ile bir alakasi yoktur
Öte yandan,
Türkiye’de resmi kurulusunu yapmis 95 parti var. Ancak 20 dolayinda parti seçimlere girebilecek, yani topluma bir seçenek olabilecek yeterlilige sahiptir.
HAK-PAR da bu seçeneklerden biridir.
Tüm engellemelere, olanaksizliklara ragmen 2015 yilinin Haziran ve Kasim aylarinda yapilan seçimlere katilarak bunu kanitladik.
Bizi iç çekismelere sürükleyerek yolumuzdan çikarmak isteyenlere, birilerine yamayarak seçenek olmaktan çikarmaya, sahsi hesaplarina kurban etmeye çabalayanlara pirim vermedik.
Kenetlendik. Ve halkimizin taleplerini cesurca dillendirerek seçimler katildik
Geçmiste Türkiye’yi yöneten ve çok genis olanaklara sahip pek çok partiyi geride birakarak ilk sekiz partiden biri olmayi basardik.
Henüz isin basinda oldugumuzu, asmak zorunda oldugumuz pek çok problem oldugunu da biliyoruz.
Bizi engellemeye, yürüyüsümüzü frenlemeye, iç problemlere sürükleyerek, sonu gelmez, sonuç çikmaz bos islerle mesgul etmeye çalisan tüm ugursuz odaklarin farkindayiz ve bunlari da asmakta kararliyiz!
HAK-PAR’i halkimizin hakli ve mesru taleplerini kararlica savunan çagdas-temiz bir seçenek olarak büyütecegiz.
Halkimiz HAK-PAR’in farkinda ve mesajlarimizi dikkatlice izliyor.
Önceligimiz partimizi güçlendirmek, tahkim etmek, yurtseverlerin bulusma zemini olarak gelecege hazirlamak ve politikalarimizi halkimizla bulusturmak olacaktir.
HAK-PAR Kürt halkinin özgürlükçü, demokratik seçenegidir.
Her partili arkadasimi daha çok çalismaya, her yurtseveri de HAK-PAR’a omuz vermeye çagiriyorum.
Sait Demir