Haber

HAK-PAR: Özgürlük, demokrasi ve baris için hayir!

Türkiye 35 yildir 12 Eylül Cuntasi’nin baski kosullarinda halka dayattigi, saygin hukukçularin ‘polis tüzügü’ olarak niteledikleri 1982 Anayasasi ile yönetiliyor.

Cunta’nin ardindan gelen sözde sivil hükümetler ise, ondan sikayetçi olsalar bile, yeni, çagdas, demokratik bir anayasa yapmak için çaba göstermediler; islerine gelen bazi degisikliklerle yetindiler ve bu yamali bohça ile, yine ona göre sekillenmis anti demokratik Siyasi Partiler ve Seçim Yasasi ile ülkeyi yönetmeyi tercih ettiler.

Su anda AKP ve MHP’nin ortak inisiyatifiyle getirilen ve baskanlik sistemi olusturmaya yönelik Anayasa degisikligi de durumu degistirmiyor. 12 Eylül Anayasasi’nin özü ve ruhu, degismeyen dibacesinde ve ilk dört maddesi basta olmak üzere, öteki maddelerinde sürüyor.

Türkiye’nin anayasa ile ilgili esas sorunu, parlamenter sistem mi, baskanlik sistemi mi degildir. Bir ülke parlamenter sistemle de, baskanlik sistemi ile de demokratik olabilir. Önemli olan gerçekten demokratik olmaktir.

Bugüne kadar geçerli olan ve ana muhalefet partisi CHP’nin, Kemalist kesimin simsiki yapistigi sözde parlamenter sistem igreti idi. Kürt halki temel hak ve özgürlüklerinden yoksundu. Hak ve özgürlük istedigi zamanlar acimasizca ezildi. Bugün de durum degismis degil.

Bu ülkede inanç, düsünce, basin özgürlükleri dahil, temel hak ve özgürlükler hiçbir dönemde, gerçek anlamda, çagdas standartlarda geçerli olmadilar. Türkiye hiçbir dönemde laik bir ülke olmadi ve bugün de degildir. Genis Alevi kitlesinin bir türlü karsilanmayan hakli talepleri, süregelen zorunlu din dersleri ve belli bir mezhebe hizmet eden devasa Diyanet Isleri Teskilati’nin durumu bunun somut örnegidir.

Türkiye dün demokratik degildi ve su anda getirilmek istenen baskanlik sistemine yönelik degisiklikle de demokratik olmayacaktir.

Söz konusu degisiklik paketi 12 Eylül Anayasasini ortadan kaldirmiyor. Basta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin yüz yüze oldugu sorunlarin çözümüne elverecek, zemin olusturacak hiçbir degisiklik içermiyor. Yapilmak istenenler ise hükümet sözcülerinin iddia ettigi gibi ileriye dogru bir degisim degildir.
Aksine söz konusu degisikliklerle, demokratik bir sistemin olmazsa olmazi olan güçler ayriligi ortadan kaldiriliyor, yürütme gücünün yani sira, yasama ve yargi gücü büyük ölçüde tek elde, ayni zamanda parti baskani olan cumhurbaskaninda toplaniyor ve böylece tek adam rejimi yaratiliyor.

2010’da halk oyuna sunulan degisiklik paketi, mevcut anayasayi ortadan kaldirmasa bile, olumlu yönde, örnegin sivil siyaset üzerinde askeri-bürokratik vesayeti kaldirmaya, siyasi partilerin kapanmasini zorlastirmaya ve 12 Eylül darbecilerinden hesap sormaya yönelik hükümler tasiyordu. AKP hükümetinin reformcu dönemine, çözüm ve baris süreci asamasina da denk düstügü için, diger ilerici, demokratik çevrelerle birlikte, biz HAK-PAR da bu degisiklik paketine, ‘yetmez ama evet’ demistik.
Oysa bugün durum çok farkli. AKP, 2010’da ele geçirdigi firsati, genis kitle destegini, demokrasinin sinirlarini genisletme, sorun çözme, böylece ülkeye baris getirme yönünde kullanamadi, bunun için gerekli adimlari atmadi; kendi tutucu, hayalci gündemini ülke gündeminin önüne koydu. Bu nedenle çözüm ve baris süreci tikandi, ülke Suriye’de bir bataga saplandi, terör dallanarak ülkedeki gerilimi ve kaosu derinlestirdi.

Sonuç olarak getirilen son anayasa degisikligi sorun çözücü ve demokratik yönde bir degisim degil, tam tersine yeni sorunlara yol açacak, ülkede gerginligi ve kaosu büyütecek türdendir.

Bir kez daha vurguluyoruz ki ülkeye gerekli olan, 12 Eylül Cuntasi’nin darbe anayasasini çöplüge atacak çagdas, demokratik bir anayasadir.
Bu anayasa ülkenin çok uluslu, çok dilli, çok inançli etnik ve kültürel yapisina uygun yeni bir yapilanma saglamaya uygun bir zemin olusturmalidir. Ademi merkeziyetçi olmalidir. Öyle ki Kürt sorunu esitlik temelinde, federal biçimde çözülsün, Kürt dili ilkokuldan üniversiteye kadar egitim dili ve resmi dil olsun. Farkli dil ve kültürlere sahip Arap, Laz, Çerkez gibi diger gruplar da böylesine çogulcu bir yapida kültürel haklarini özgürce kullanabilsinler.

Öyle bir anayasa yapilmali ki, inanç özgürlügü üzerindeki baski ve ayrim politikasi son bulsun, basta genis Alevi kitlesi olmak üzere, farkli inançlardan tüm yurttaslar inanç özgürlügünü esit biçimde yasayabilsinler. Diger bir deyisle gerçek laiklik olsun.

Öyle bir anayasa yapilmali ki, kadin haklari, çalisanlarin haklari ve sosyal haklar, düsünce, basin ve örgütlenme özgürlügü gibi tüm temel özgürlükler, AB standartlarinda güvenceye kavussun.

Tüm bu nedenlerle HAK-PAR olarak 16 Nisan’da hayir diyecegiz.

Bu hem sürdürülmekte israr edilen 12 Eylül anayasasina hayirdir, hem de mevcut durumu daha da kötülestirecek olan son degisiklik teklifine hayirdir.

Bu, söz konusu anayasa ile birlikte, ona göre sekillenmis, antidemokratik Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarina, bir bütün olarak antidemokratik sisteme hayirdir.

Biz gerçek anlamda çagdas, demokratik, sorun çözmeye elverir bir anayasa için;

Özgürlük, demokrasi ve baris için mücadelemizi sürdürecegiz.

18.02.2017

HAYIR, ÇÜNKÜ BU ANAYSADA KÜRT YOK.
HAYIR, ÇÜNKÜ BU ANAYASADA DEMOKRASI YOK.

HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTISI PARTI MECLISI

Dengê Kurdistan

Back to top button