HAK-PAR Parti Meclisi Bildirisi: Çözüm daha fazla özgürlükte, daha fazla demokraside

HAK-PAR Parti Meclisi Bildirisi
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Parti Meclisi 12-13 Nisan tarihlerinde Ankara’da yaptigi toplantida 30 Mart Yerel Seçim sonuçlarini ve gündemdeki diger konulari degerlendirdi, kararlar aldi ve kamuoyuna asagidaki bildiriyi yayinladi:
Yerel seçimler
30 Mart Yerel Seçimleri, bir yandan seçim öncesi Hükümetle Gülen Cemaati arasinda yasanan çatisma, diger yandan yaklasan Cumhurbaskanligi seçimleri nedeniyle bugüne kadar görülmemis ölçekte bir kutuplasma ve gerilim ortaminda gerçeklesti. Seçimler, yerel yöneticilerin seçiminden öte bir genel seçim havasina ve AK Parti ile, bundan da öte Basbakan Erdogan ile karsitlari arasinda bir hesaplasmaya, bir tür referanduma dönüstü. Öyle olunca da sonuçta AK Parti ile Ana Muhalefet Partisi CHP’nin oylari toplam olarak 12 puan artarken, diger partilerin oylarinda düsme oldu. Yine bu nedenle Parlamento’da temsil edilen ve kutuplasmada taraf olan dört partinin (AK Parti, CHP, MHP ve BDP-HDP) aldigi toplam oy % 95’e ulasirken, bunlarin disindaki partilerin aldigi toplam oy, bir önceki yerel seçime oranla 11 puan azalarak % 16’dan % 5’e düstü.
Partimiz HAK-PAR böylesi bir ortamda, kendisine uygulanan ilginç medya ambargosuna ragmen kendi dar olanaklariyla aktif bir çalisma yürüterek kendi farkini, özgün politikasini kitlelere ulastirmayi bir ölçüde basardi ve sonuçta, hak edilen oranda olmasa da oylarini bir önceki yerel seçimlere göre yaklasik iki kat arttirarak 27 binden 52 bine ulastirdi.
Pek çok parti yasanan kutuplasma ve gerilim ortaminda büyük oy kaybeder ve adeta sahneden silinirken partimizin sagladigi bu basari nedensiz degil. HAK-PAR Kürt sorununun çözümü için adil ve esitlikçi çözümü, federasyonu savunan tek partidir. HAK-PAR ülkemizin diger önemli sorunlarindan Alevi sorunun da adil biçimde, esitlik ilkesine uygun çözümünü ve gerçek bir laikligi savunuyor. HAK-PAR çagdas anlamda bir demokratiklesmeyi ve AB ile bütünlesmeyi savunuyor.
Parti Meclisimiz bu açik ve somut basari nedeniyle örgütümüzü, fedakârca çalisan kadrolarimizi kutlar. Öte yandan bu basariyi yetersiz bulur; bundan böyle örgütlenme aginin genisletilmesi, örgütlerin güçlendirilmesi ve kitlelerle daha yaygin, güçlü baglar kurulmasi için çabalarin hizlandirilmasinin geregini belirtir, bunu önüne hedef olarak koyar.
Sorunlarin çözümü için daha fazla demokrasi,
daha fazla özgürlük
Geçmisten beri yasadigimiz büyük çapta sorunlar gibi, son dönemde ortaya çikan ve kutuplasmayi, gerilimi arttiran sorunlarin çözümü de yine ülkenin demokratiklesmesine, temel hak ve özgürlükler alaninda daha kararli ve genis kapsamda adimlar atmaya baglidir.
Çözümü gereken sorunlarin basinda Kürt sorunu geliyor. Bu sorun esitlik temelinde çözülmeden ülkeye barisin ve demokrasinin gelmesi mümkün degil. Bunun biçimi ise, federasyondur. Bugünkü durum sürdürülemez ve daha düsük, esitsiz bir statü sorunu çözmeye yetmez. Baris ve çözüm süreci denen süreç böylesine köklü bir dönüsümü hedeflemelidir. Kürt halki ve kamuoyu daha fazla oyalanmamalidir.
Alevi sorunu da ülkenin diger bir önemli sorunudur. Inanç özgürlügü ve gerçek bir laiklik kapsaminda Alevilerin hakli talepleri karsilanarak bu sorun çözülmeli.
Bu iki sorunun çözümü ülkeye demokrasi ve gelisme yolunda büyük yol aldirir, diger sorunlarinin çözümünü de kolaylastirir. Demokratik bir ülkede toplum içinde ve devlet içinde illegal örgütlenmelere gerek duyulmaz. Militarizme, siyasal-toplumsal siddete, komploculuga yer olmaz; toplum barisçi bir karakter kazanir.
Türkiye’de Hükümetle Cemaat arasinda yasanan ve tüm toplumu etkileyen son kriz ve çatisma da ancak hukukun üstünlügü ilkesine saygi göstererek, çagdas hukukun normlarina uygun davranilarak çözülebilir. Hükümetin veya hükümet mensuplarinin tasarruflarinda yanlislar ve yolsuzluklar olduguna dair bu derece önemli iddialarin dogru olup olmadigi ancak yargi sürecinde ortaya çikabilir. Bu nedenle yargi süreci islemeli. Yine, Hükümetin iddia ettigi gibi, devlet içinde ve hükümete bile tuzaklar kurabilecek düzeyde bir yasadisi örgütlenme, bir ‘paralel yapi’ varsa, bu da yine yasalar ve yargi yoluyla ortaya çikarilip giderilmeli. Her iki bakimdan da yanlis yapandan, suç isleyenden hesap sorulmali.
Öte yandan, bu alanda da sorunun temel çözümü demokrasi ve seffafliga bagli. Demokratik ve seffaf bir ülkede, hukukun üstünlügü ve denetim mekanizmalari nedeniyle yolsuzluk yapmak zorlasir ve yapandan hesap sorulur. Böyle bir ülkede devlet içinde yasadisi olusumlara yer olmaz.
Sonuç olarak, mevcut krizi asmak ve benzer krizlere meydan vermemek için yapilmasi gereken özgürlük ve demokrasi yolunda kararli biçimde yürümektir. Temiz toplum isteyen herkese düsen bu konuda çaba göstermektir.
MIT Yasasi ve sosyal medyaya konan engeller
Daha önce de bazi MIT mensuplarina yönelik sorusturmalar gerekçe gösterilerek MIT mensuplari ile ilgili sorusturmalar Basbakan’in iznine baglanmisti. Simdi yeni çikarilan MIT yasasi ile bu koruma kalkani güçlendiriliyor ve MIT’e olaganüstü yeni yetkiler veriliyor.
Kanimizca bu durum demokratiklesme süreci ile çelisiyor. Milletvekilli dokunulmazligi zaten gerekli olanin ötesinde, asiri ve genis boyutlarda. Buna simdi bürokrasinin belli kesimleri de ekleniyor. Bu durum yurttaslarin yasalar önünde esitligi ilkesiyle çelisiyor.
Dokunulmazlik milletvekillerinin islevi ile, parlamentoda ve disinda dile getirdikleri görüslerle sinirli olmali. Zaten düsünce özgürlügüne yalniz milletvekilleri için degil, tüm yurttaslar için sinir konmamali. Diger bir deyisle düsünce suç olmamali. Bunun ötesinde, milletvekilleri ve MIT mensuplari dahil, herkesin, suç islediginde yargi önünde hesap vermesini engelleyen hiçbir imtiyazi olmamali.
Devletin bazi kurumlarinin mensuplarini yargidan korumak için getirilen bu tür imtiyazlar adil degildir, diger vatandaslarin hak ve özgürlükleri bakimindan da büyük risktir.
Sosyal medyaya gelince Twitter, YouTube, Facebook ve benzeri sosyal iletisim kanallari, bilgiye ulasma ve haberlesme bakimindan önemli çagdas araçlardir. Elbet bu araçlar yoluyla suç islenmesi, yalan, iftira, hakaret gibi kisilik haklarini ihlal eden suçlar islenmesi mümkündür ve bu da yaygin biçimde görülüyor.
Böyle bir durumda yapilmasi gereken bu türden çagdas iletisim araçlarini toptan yasaklamak veya engellemek degil, bu araçlarla suç islenmesini, kisilik haklarinin ihlal edilmesini önleyici ulusal ve uluslararasi mekanizmalari gelistirmek ve suç isleyenlerden hesap sorabilmektir.
Bu nedenle, Hükümetin Türkiye’de Twitter ve YouTub’a ulasimi engelleyen son uygulamalari yanlis olmustur ve Anayasa Mahkemesi’nin buna iliskin karari saygiyla karsilanmasi gereken bir karardir.
Ortadogu
Ortadogu’da yillardir süregelen ve son yillarda yenileri eklenen çesitli gerilim ocaklari bölge halklarina kan kaybettirmeyi ve uluslararasi durumu olumsuz biçimde etkilemeyi sürdürüyor. Israil-Filistin sorununa çözüm ufukta görünmüyor. Irak’ta iç çatismalar, özellikle de kör terör sürmekte. Misir’da olaylar durulmadi, aksine, askeri rejimin acimasiz baskilariyla büyümekte. Suriye’de ise yasanan trajedi dünyanin gözleri önünde sürüp gitmekte.
Suriye’de çatismalari durdurmak ve soruna barisçi bir çözüm bulmak için toplanan Cenevre Konferansi’nda ne yazik ki bir ilerleme yok. Misir’daki askeri rejim pervasizca uygulamalar yapiyor, son olarak 500’ü askin kisinin idamina karar verdi. Benzer bir idam furyasi Iran’da muhaliflere, özellikle de özgürlükleri için mücadele eden Kürtlere karsi öteden beri süregelmekte. Uluslararasi kamuoyu ve ilgili kuruluslar Iran’daki bu uygulamaya karsi ne yazik ki yeter tepkiyi bu güne kadar göstermedi.
Partimiz hem Misir, hem Iran yönetimlerinin bu çagdisi, ilkel uygulamalarini protesto eder, idamlarin durdurulmasini, insan haklarina saygi gösterilmesini ister ve bu ülkelerdeki demokrasi, insan haklari ve özgürlük mücadelelerini destekler.
Partimiz, Suriye’de iç savasin bir an önce sona erdirilmesi için uluslar arasi kuruluslari ve tüm ilgili, sorumlu aktörleri çaba göstermeye çagirir; bu ülkede demokratik bir rejimin hayata geçmesinin, bu çerçevede Suriye sinirlari içindeki Bati Kürdistan halkimizin da haklarina ve özgürlügüne kavusmasinin geregini bir kez daha vurgular, bu çabalari destekler.
Partimiz Irak’ta Maliki yönetiminin, Federal Kürdistan Bölgesi’ne karsi olumsuz tutumuna isaret eder, bu tutumun son bulmasini, Irak Anayasasi’nin, Kerkük’e iliskin geçici hükmünün bir an önce hayata geçirilmesini ister.
13 Nisan 2014
Dengê Kurdistan