Makale

Hak ve Özgürlükler Partisi’nin 6. Kongresi’nde neler oldu

Hak ve Özgürlükler Partisi, 6. Kongresi’ni 26.10.2014 tarihinde gerçeklestirdi. Söz konusu kongrede ben de hazir bulunmustum. Kongrede, hararetli tartismalar yasandi. Keza kongre öncesinde ve sonrasinda birçok konusmalar ve tartismalar yapildi. Sanirim bu kongre, bundan sonra da çok tartismalara neden olacak.

Kongre öncesi ve özellikle sonrasinda yapilan tartismalarda sanki taraflar arasinda büyük bir savas varmis gibi firtinalar koparildi. Tabi ki bu firtinalar sabun köpügünden öte bir sey olmadigi gibi gerçegi de yansitmadigi düsüncesindeyim.

Kongre, demokratik ve çagdas normlara uygun sekilde, üç adayin da yaristigi bir kongreydi. Her üç aday da dogal olarak kongreye gelen delege ve katilimcilar üzerinde etkili olmak için çaba gösterdiler. Kisi ve birimlerini ziyaret ederek neden aday olmak istedikleri konusunda delegeleri bilgilendirmeye çalistilar.

Ben kongreyi bastan sona izledim. Kimse birbirleriyle savasmadi. Ortalikta kan, küfür ve hakaret yoktu. Zira yarisanlar, uzun yillar birbiriyle omuz omuza en çok emek sarfetmis, çalismis adaylardi. Bunlar, neden birbirlerini küçülten davaranis ve söylemlerde bulunsunlar ki?

Diyarbakir zindanlari, Bayram Bozyel’in ne oldugu ve davada nerede durdugunun tanigidir. Fehmi Demir’in de son yirmi yilda, legal alanda yürüttügü mücadele gözler önündedir. Bu iki baskan adayi da, ayni sofrada oturmus birlikte yemek yemis, zorluklari gögüslemis, tasin altina elini koymus yoldaslardir.

Bana göre bunlardan biri digerinden yukarda veya asagida degildir. Sadece süreçle ilgili durus ve kürt ulusal mücadelesini ve HAK-PAR çatisi altinda nasil ileriye götürülmesi gerektigi konusunda, aralarinda ince nüans farkliliklari oldugu görüsündeyim.

Kürt örf adetinde de bir yere misafir olmanin, ayni sofrada oturmanin degeri büyüktür. Insanin ekmek yedigi sofraya hürmeten, yaratilan onca degerin heder edilmesi için çaba sarfetmesi mümkün mü?

Bu köklü davayi yipratmayi ve eline firsat geçmisken agzini geleni söyleyemeyi aliskanlik edinmis kimi dostlarin (!) bu demokratik yarisi kötüye kullanma çabalari bosunadir. Kökleri saglam, direngen, kararli kadrolarin yürüttügü bir mücadeleyi yikmak o kadar kolay degildir.

Keza, HAK-PAR’in 6. kongresi her partinin yasal olarak yapmakla mükellef oludugu, iki yilda bir olmasi gereken bir kongreydi.

Birçok kurum ve Kürt parti temsilci, sekreteri ve üyeleri bu kongreye katildilar, önemli birlik ve beraberlik mesajlari verdiler. Ayrica hükümet adina da Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç’in mesaj gönderdigi kongre olagan gibi görünse de, olaganüstü tartismalarin ve yorumlarin yapildigi bir kongre konumundayidi.

Kongrenin en önemli yönü, kongre salonun düzeniydi. Partinin onursal baskan A.Melik Firat’in ve Genelbaskan Kemal Burkay’in resimleri sahnede asilmisti. HAK-PAR bayraklari ve Parti’nin en belirgin sloganinin yer aldigi -Kürt Sorununa barisçil ve esitlikçi çözüm-Türkçe ve Kürtçe olarak yazilmis- salonun bir kösesinde kümelenmisti. Ama en renkli ve anlamli slogan, ‘Bê Jinan azadî nabe!’ sloganiydi. Salonun en arka tarafinda birçok gencin tasidiklari Kürt bayraklari, tartismasiz solonun en önemli görünümüydü.

Kongre salonunda sakin bir atmosfer vardi. Disardaki kulislerde, hareketli konusmalar ve görüsmeler yapiliyordu. Bu da demokrasinin geregi olan bir durumdu. Dikkat çeken seylerden biri de, partideki çok seslilikti. Bu konu HAK-PAR’in daha da olgunlastiginin somut bir kanitiydi. Zira herkes, her konuda ne düsündügünü tartisiyor, konusuyor, paylasiyor birbirlerini etkilemeye çalisiyordu.

Taniklik ettigim konusmalarda çok olumsuz elestiri ve görüsler olmus olsa da. Hakaret, çamur atma, emege saygisizlik yapma yoktu.

HAK-PAR içinde yer alan farkli görüslerdeki bazi üyeler ne yazik ki, bu kongrede Parti Meclisi aday listeleri disinda kalmayi tercih ettiler.

Ancak üç adaydan biri olan sayin Mehmet Celal Baykara’nin kibar ve kirmadan dökmeden, ‘biz gitsek de bu partinin yasanmasi gerektigi’ mesajini oldukça önemli buldugumu belirtmek isterim. Sayin Azad Sagniç’ da kendine has üslubuyla, emek verenlerin ortak adayda birlesmesi halinde HAK-PAR’in daha da güçlenebilecegini, kendilerini 12 yillik süre içinde partide siginmaci olarak gördüklerini ve bu siginmacilara artik bir görev ve sorumluluk verilmesi gerektigini dile getirdi.

Sayin Bayram Bozyel’in sürece iliskin belirlemeleri ve konusma tonu ve durusu oldukça etkileyiciydi. Bayram Bozyel, uzun yillar DDP, DBP ve HAK-PAR’in kurulus asamasinda yakinen takip ettigim kisilerden biriydi. O, her zamanki sakin, olgun ve birikimli durusunu bir kere daha sergiledi. Kongrenin ikinci tur seçiminde adayliktan çekildi. Ve HAK-PAR Genelbaskanligi’na seçilen Fehmi Demir’i salonda kutlamasi herkesi takdirini kazandi.

Ancak bu bir yaristi. Sonuçta süreci dogru okuyanlarin yaninda yer almak isteyen delegeler yeni baskani seçtiler.

HAK-PAR, Türkiye’de ciddi bir muhallefet partisidir. Kürt sorununun barisçi ve esitlikçi temelde çözümünü isteyen bir partidir. Bu durusunu seçtikleri adayla da bir kez daha sergilediler.

HAK-PAR’in köklü gelenegine sahip olanlarin, bu partinin yasatilmasi ve güçlendirilmesi konusunda daha çok emek sarfetmesi gerekiyor.

Ancak naçizane eksik buldugum bir kaç noktayi da siz okuyucularimla paylasmak isterim.

Kongre salonunun en etkiliyici kesimi Kürt bayraklariyla katilan ve Kürdistan davasina bagliligini dillendiren salondaki gençler idi.

Kongre açilisinda Kürt ulusal marsinin okunmamis olmasini eksiklik olarak gördüm. Tabi ki bu kongre hazirlik komitesinin kararidir. Onlar öyle uygun bulmus ve böylesi önemli bir kongrede okunmamasi büyük eksiklikti.

Partiler semboller Kürt ulusal mücadelisinde araçlar ancak, bunu bilmeme ragmen bu araçlari dogru kullanmak da o kadar önem arz etmekteydi bu süreçte kanimca.

Ayrica, kongreye yurtdisindan Almanya-Destekleme dernegi yöneticisi olarak katildim. Ayni zamanda partinin kurucu üyeleri arasinda yer almama ragmen salona gittigimde partinin 81 kurucu üyesi arasinda ilk anayasa mahkemesine gidenler arasinda yer alan kurucu üye olarak oy hakkimi bu kongrede kullanamadim. Çünkü ismim dogal delegeler arasinda yoktu. – oy kullanamadim diye baska yorumlara yol açmamak için su açiklamayi da hemen yapmak isterim: partinin 6. Kongresiydi ve ben daha önceki kongrelerde katilamamistim. Dogal olarak yeniden dogal delegeler listesi hazirlanirken ben yazilmamisim, her hangi bir art niyet aramadim ve aramak isteyenlerede firsat vermek istemem). Bu nedenle de herhangi bir adaya oy kullanmadim. Ancak bu kongrede gönlümden geçen aday olmasina ragmen, tarafsiz kalmayi taraf olmaktan daha hayirli buldugumu sizlerle paylasmak isterim.

Elbetteki, HAK-PAR benim partimdir. Onun legal alanda güçlenip Kürt kitleleri arasinda yayginlasmasi ve onun politikalarinin kabul görmesi için elimden geleni bugüne kadar yaptim, yapmaya devam edecegim.

Bu biraz da HAK-PAR yönetiminin bundan sonraki yapacaklariylada dogrudan orantilidir. Malum, bazen dogru politikalar yetmez. Uygulamalar da önemlidir. Bundan sonra naçizane birkaç önerim: Kongreye katilan ve katilamayan emektarlarla siki bir iliski kurulmali ve onlari yeniden göreve davet etme konusunda özel çaba sarfetmelidir.

Medyada hiç kongrede yer almayip da HAK-PAR ve onun geldigi gelenegi yipratmaya yönelik lafazanlara ve sözcülerine çok prim verilmemelidir. HAK-PAR’a üye dahi olmayip HAK-PAR adina medya üzerinden lafazan kesilenlere itibar etmemek lazim. Çünkü bu hem HAK-PAR’a hem de HAK-PAR a gönülden bagli olan kesimlere ve en önemlisi tabandaki emektarlara haksizlik olur düsüncesindeyim.

Necla Çamlibel

Back to top button