HALKIMIZ BU DAR BOGAZI ASMAYI DA BASARACAK

16 Ekim tarihli ve ‘Zafer Kürt Halkinin Olacak’ baslikli son köse yazim, Kerkük’e yönelik saldirinin ilk gününde, durum daha netlesmeden yazilmisti. Bu yazida Kürdistan silahli gücü pesmergenin kenti ve 2014 yilindan sonra, ISÎD’in püskürtülmesinin ardindan Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrolüne geçen diger bölgeleri savunacagina dair güçlü bir kaniya dayaniyordu. Nitekim ilk saatlerde pesmergenin direncinin güçlü olduguna dair haberler geliyordu. Kürt halkinin düsmanlari ise daha bastan, moral bozmak için pesmergenin söz konusu bölgeleri birakip kaçtigina, Kerkük’ün düstügüne iliskin haberler yayiyorlar ve bu Kürt kamuoyunda büyük bir düs kirikligi ve moralsizlik yaratiyordu.
Ne var ki Kerkük gerçekten de kisa sürede düstü ve bunun ardindan pesmerge diger tartismali bölgelerden de çekildi. Bunun nedeni Kürt cephesinde ortaya çikan beklenmeyen boyutlardaki büyük ihanetti. Celal Talabani’nin karisi ve bir oglu ile bazi yegenlerinin de aralarinda oldugu YNK içindeki ihanetçi kesim, Mam Celal’in daha sogumamis olan kemiklerini de sizlatacak sekilde, Iran ve Bagdat hükümeti ile anlasarak kendi etkileri altindaki büyük sayida (20 bin oldugu söyleniyor) pesmerge gücünü cepheden çekip Irak ordusu ile Hasdi Sabi çetelerine yol verdiler. Bu kesim düsmana yol vermeden öte, onunla isbirligine girdi, kentin denetimini sözde birlikte yapar oldu.
Bu beklenmeyen gelisme diger pesmerge güçlerinin de çekilmesine yol açti. Çünkü direnise devam etmeleri halinde çatisma Kürtler arasinda kanli bir iç savasa dönüsecekti ki bu tam da düsmanin istedigi ve planladigi seydi.
Ihanet büyüktü, YNK ve söz konusu kesim bakimindan yüz karasiydi, Kürt halki bakimindan da aci bir durum söz konusuydu.
YNK’dan bir kesimin, Hiro ve yegenlerinin, bagimsizlik referandumu karsisindaki ikircikli tutumlari bastan beri bilinmesine ragmen, dogrusu, bu çapta bir ihaneti kimse beklememisti.
Bu nedenle Kürt tarafindaki cosku ve sevinç bir anda düs kirikligina, büyük bir moral bozukluguna dönüstü. Bunu izleyen günlerde Kerkük’te bas gösteren kitle gösterileri, Irak bayraklarinin yakilip saldirganlarin bazi mahallelerden kovulmasi, Kürt kesiminde yeniden bir coskuya yol açtiysa da bu sürekli olmadi. Saldirganlarin Kerkük, Duzhurmati ve diger bazi bölgelerdeki isgali sürdü ve sivil halka, Kürtlere ve Türkmenlerin bir bölümüne yönelik kanli saldirilara dönüstü.
Tüm bunlar olurken, PKK’nin Kürt halki bakimindan bu aci durumu sevinçle karsilamasi ve ihanet güçleri ile birlikte Irak-Iran saldirganlarina açik destek vermesi ise hiç sasirtici olmadi. PKK’nin ANF gibi güdümlü yayinlari ve sosyal medyadaki trol agi, ihanetçi kesime bir sey demezken Baskan Barzani’yi ve diger yurtsever güçleri hedef tahtasina koyup suçlamaya yeltendiler.
Söz konusu yazimda, Kerkük’ün ve diger tartismali bölgelerin savunulacagina ve bu saldirinin püskürtülecegine dair tespitimde besbelli, birçok yurtsever gibi ben de yanildim. Öte yandan, bununla her seyin kaybedildigi gibi bir karamsarliga da düsmüs degilim. Böylesi bir karamsarlik yanlis olur. Söz konusu yazimda, muhtemel olumsuz gelismeleri de hesaba katarak söyle demistim:
‘Bu tür yalan ve propagandalara karsi uyanik olmali. Daha savasin basindayiz. Sonunda kim kazanip kim kaybedecek gözler önüne serilir elbet. Kuskum yok ki bu kez de Güney Kürdistan halkimiz kazanacak, saldirganlari rezil edip kovacak ve bagimsiz Kürdistan bir gerçege dönüsecek, dünya da onu taniyacaktir.
‘Arkadaslar, dostlar, yurtsever insanlarimiz! Küçük, mevzii kayiplarla kederlenmeyin ve düsmanlarimiz da buna bakip hiç sevinmesinler. Bu kez de zafer halkimizin olacak.’
Simdi, bir hafta sonra, bu yoruma ne ekleyebilirim? Besbelli kayiplar küçük degil, ama savasin yine de basindayiz. Kürt cephesinde ortaya çikan bu ihaneti etkisiz kilip ulusal güçlerin birligini saglamak zaman ve ustalik isteyen bir is.
Ben her seye ragmen iyimserim. Güney Kürdistan halkimiz geçmiste de böylesine dar bogazlardan geçti ve yurtsever güçler her keresinde büyük zorluklari asip düze çikmayi basardilar. Bu kez da basaracaklarina inaniyorum.
Böylesine zor dönemlerde gerekli olan umudu yitirmemek, durumu serinkanli bir sekilde degerlendirmek ve halka saglikli bir çikis yolu göstermektir.
24 Ekim 2017
Kemal Burkay