Makale

‘HDP’nin gücü PKK’ye yetmedi’

HDP milletvekili Altan Tan, Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a önemli açiklamalarda bulundu. Iste o söylesi…

-1 Kasim’in o meshur sorusuyla baslayalim: Sizce neden böyle oldu?

Tayyip Erdogan 7 Haziran’in ortaya koydugu ‘koalisyon’ tablosunu içine sindiremedi. Ayni gece devreye soktugu ‘yeniden seçim’ stratejinin temelinde iki nokta vardi. 1) MHP’ye giden AKP oylarini geri almak. 2) AKP’den HDP’ye giden, iki milyonun üzerindeki dindar, muhafazakâr Kürt seçmeni AKP’ye geri döndürmek. AKP’nin 7 Haziran’daki kaybi yaklasik 8 puandi, simdiki kazanci da 8.5 puan civarinda. Erdogan’in stratejisinin esasi buydu. Bu nedenle seçimden önce baslattigi PKK ile savas stratejisini daha da siddetli bir biçimde devreye soktu. Yargi, polis, asker, Maliye, devletin tüm kurum ve kuruluslarini pervasizca kullandi. Peki, 7 Haziran’da AKP’yi tek basina iktidardan düsüren muhalefet, Erdogan’in stratejisini bosa çikarmak için geregini yapti mi? Tartisilmasi gereken esas soru budur.

Muhalefetin çikmazlari

-Siz nasil yanitliyorsunuz bu esas soruyu?

Muhalefet bunun geregini yapmadi. Sebeplerini yine madde madde söyleyeyim. 1) Muhalefet kendi arasinda, MHP-CHP-HDP, uzlasarak alternatif bir cephe olusturamadi. Muhalefetin bir tarafta bulusamamasinin çok nedeni var. Ama muhalefetin bir kanat olusturamamasinin en önemli sebebi Devlet Bahçeli’nin ‘hayirci’ tutumudur. Bahçeli Kiliçdaroglu’nun kendisine basbakanlik teklifini bile hakaret ederek reddetti. Özetle, Meclis Baskanligi seçimi aslinda 1 Kasim’da çikacak neticenin isaret fisegiydi. 2) 39 günlük koalisyon oyalamasini CHP, AKP ile birlikte yapti. 39 gün sonunda CHP, ‘AKP bana aslinda koalisyon ortakligi teklif etmedi’ dedi. Bunu görüsmelerin ilk günü söyleyebilirdi ve 40 gün heba olmazdi. 3) PKK, 7 Haziran’dan önceki eylemsizlik tavrini devam ettirmedi. PKK, eylemsizlik tavrini devam ettirerek, ‘Sen ne yaparsan yap, ben seninle bu savas oyununu oynamiyorum’ deseydi, AKP’nin bu stratejisi büyük oranda bosa çikardi. 4) 7 Haziran gecesinden itibaren muhalefetin, ‘Biz AKP ile hiçbir sekilde koalisyon kurmuyoruz’ stratejisi de yanlisti. Sizin AKP’yi bir anda bitirmeniz, Tayyip Erdogan’i tek hamlede siyasetten silmeniz akil ve mantiga aykiri. AKP yüzde 35 de alsa AKP’siz bir koalisyon kurulmuyor, böyle bir gerçeklik var. Yapilmasi gereken, ne olursa olsun bir koalisyon hükümeti kurmak ve AKP’nin elini kolunu öyle baglamak, sonrasinda gerekenleri yapmakti. Bu koalisyonu kurmayarak, bütün muhalefet partileri, biz de dahil, hatali. ‘AKP ile koalisyon asla’ tavri yanlis bir siyasi hamleydi.

-Bunu parti organlarinda konusmus muydunuz?

Konusamadik, çünkü, ‘AKP ile koalisyonda yokuz’ zaten ilk gecenin beyaniydi. Bu cümle, MYK’nin ya da yetkili organlarin konusup aldigi bir karar degil. Buraya kadar dört madde saydim, geleyim siradakine. 5) Seçim hükümetine girmemek de hataydi. HDP hükümete girdi. MHP ile CHP dokuz bakanligi AKP’ye birakti. Bizimle hareket etselerdi, hükümet bu devlet imkânlarinin en azindan yarisini kullanamayacakti. Iste tüm bunlar birikti ve AKP’yi iktidar yapti.

-‘PKK, eylemsizlik tavrini devam ettirerek, ‘Sen ne yaparsan yap ben seninle bu savas oyununu oynamiyorum’ deseydi, AKP’nin bu stratejisi büyük oranda bosa çikardi’ dediniz. Ki bunu seçimden evvel de söylemistiniz. HDP parantezi diyerek soralim: Ya HDP?

PKK’nin, YDG-H’nin savasi sehir merkezlerine tasimasi, demokratik özerkligi sadece öz savunma ve hendege indirgeyen davranisi yanlisti. Halk buna ilk günden tepki verdi. Ancak bu yanlista israr edildi. HDP’nin gücü ise maalesef bu yanlisi önlemeye yetmedi. Sonuçta PKK’yi HDP yönetmiyor. AKP ve devlet HDP’ye her türlü baskiyi, tutuklamayi, siddeti vs. kullandi. PKK de ‘Ben, senin bu savas oyununda yokum’ demedi. HDP demokratik özerkligi hepimizin istedigini ama bunun bir ilanla degil insayla, zaman ve birikim isteyen bir demokratik mücadele ile olabilecegine PKK’yi ikna edemedi. Bazi arkadaslarimiz bunu kamuoyuna defalarca ve samimi bir sekilde söyledi, ancak toplumdaki algi degismedi.

-‘Kürtler Erdogan’a yeniden sans verdi’ kisminin sizdeki karsiligi nedir?

AKP, Nasreddin Hoca misali kaybettigi esegin eskiyen semerini bulmus bayram ediyor. Samimiyetle söylüyorum; HDP’nin oyunu ciddi bir basari olarak görüyorum. Bir çöküs ve hezimet söz konusu degil. Nedenini de hemen rakamlarla söyleyeyim. Bir buçuk sene evvel yerel seçimlerde AKP’nin Hüda-Par ile birlikte, Diyarbakir’daki oy orani yüzde 41. Bizimki yüzde 55. Biz, bir buçuk sene sonra 7 Haziran’da yüzde 55 olan oyumuzu yüzde 79’a çikarmisiz ve simdi yüzde 72’ye düsmüsüz. AKP ise 7 Haziran’da yüzde 41’den yüzde 14’e düsmüs, su an yüzde 14’ten yüzde 22’ye geldigi için davul zurna çaliyor. Bölgede hala açik ara birinci partiyiz.

Kürt siyasetine çagri

-Kürtler HDP’ye ne mesaj verdi, AKP’ye ne dedi?

AKP’ye oy veren dindar, muhafazakâr Kürt seçmenin bir kismi HDP’ye, ‘Demokratik mücadeleyi önüne koydun, Türkiyelesme dedin, ben de buna destek verdim. Ama is bundan sonra kavgaya dönecekse ve sen de yeteri kadar inisiyatif kullanmayacaksan ben bu destegimi geri çekiyorum’ dedi. Simdi hemen vurgulayayim. AKP’den HDP’ye gelen dindar Kürt seçmenin üçte ikisi halen HDP’de duruyor. Bu bir ikaz, bir sari kartti. Eger biz bu konuda onlarin istedigi yönde politika üretemezsek bu çekilme devam edebilir.

-PKK’den ‘Bizim izledigimiz stratejiyi izleseydiler HDP’nin oylari yüzde 20’ye çikabilirdi’ açiklamasi geldi. Ne demek isteniyor?

Böyle ciddi bir dönemde kimse ile polemige girmek istemiyorum. Dogru olduklarina halen inaniyorlarsa Diyarbakir Büyüksehir Belediyesi, Mardin Büyüksehir Belediyesi, Van Büyüksehir Belediyesi ve Dersim-Tunceli Belediyesi’nde özerklik ilan etsinler o halde. Ayni politikalar devam etsin bakalim netice nasil çikacak? Halk gerçekten dedikleri gibi bu politikalara destek vermisse buyursunlar devam etsinler. Biz legal ve demokratik siyasetçiler bu yöntemin dogru olmadigini ve halkin bunu benimsemedigini söyledik ve söylemeye devam edecegiz.

‘Hendek kazmalar, kepenk kapatmalar, bölgedeki orta sinif denilen küçük burjuvayi ürküttü. Zaten küçük burjuvalar toplumun en kaypak kesimidir, aramizdan çürükler gitti, kalanlar bizdendir’ seklinde özetlenebilecek sekter yorumlara da asla katilmiyorum. Diyarbakir sehrinin su anda yüzde 70’ye yakini orta sinif denilen bu insanlardan olusuyor. Siz bu insanlari yok mu sayacaksiniz, düsman mi kabul edeceksiniz yoksa yaniniza mi alacaksiniz? Kürt siyasetinin de cevaplamasi gereken soru bu.

-‘HDP’den AKP’ye giden oylar, geçim derdi nispeten olmayan Kürtlerden’ okumasina mi isaret ediyorsunuz?

Bu çesit degerlendirmelerin dogru olmadigina isaret ediyorum. Çünkü oylar orta sinifin oldugu yerlerde degil her yerde düstü. Mesela Diyarbakir’in Sur ilçesi. Demokratik özerklik ilan edilen Diyarbakir’in Sur ilçesinde yüzde 8.5 düsüs, Hakkâri’nin Semdinli ilçesinde ise 9.5 puan düsüs var. Van merkezde yüzde 10 düsüs var. Özerkligin hendege indirgendigi stratejinin dogru oldugunu düsünenler bu rakamlari gözden geçirebilirler.

-Baskanlik 1 Kasim’dan sonra tekrar gündemde. Ayhan Bilgen’den sonra Dengir Mir Mehmet Firat ve Celal Dogan da tartismaya katilinca akillardan geçti: ‘Baskan yaptirmayacagiz, diyordunuz simdi bu ‘tartisilabilir’ nereden çikti?

Tartisilabilir demek ‘biz tek adamliga evet diyoruz’ demek degil. Kaldi ki bu ‘tartisilabilir’ kisminda yeni bir sey yok. Çünkü en basta Anayasa Komisyonu’ndaki sözlerimiz bellidir, okumak isteyenler için yazili olarak da mevcuttur. Baskanlik sistemini de yari baskanlik sistemini de parlamenter sistemi de tartisiriz. Diktatörlügü, sultanligi ve tek adamligi asla kabul etmeyiz. Söyledigimiz dün de buydu. Bugün de ayni.

-Öcalan’in baskanlik için tutumu? Tartisabiliriz, diyor ayni noktada.

‘Baskanligi tartisma’ hatti

‘Burada bir direksiyon kirma var. Kürtler 7 Haziran sonrasindaki çatisma sürecinde ve sokaga çikma yasaklarinda gördüler ki, ‘seni baskan yaptirmayacagiz’ denildikçe, süreç buzdolabindan çikmayacak o nedenle baskanliga çark ediliyor’ kismi için ne dersiniz?

Açik konusayim. 1) Su an Tayyip Erdogan ‘karsiti’ demiyorum, ‘düsmani’ olan belli bir kesimde, ‘Kürtler vursun, yaksin, yiksin, isyan etsin, iç savas çiksin, Tayyip Erdogan gitsin isterse Türkiye yansin, Kürdistan virane olsun Türkiye yönetilemez hale gelsin ve hiçbir sey olmazsa darbe olsun’ anlayisi var. Bizim misyonumuz bu degil, bu bir. 2) Önümüzdeki dört yil için AKP iktidar ve Erdogan da Cumhurbaskani. Konusmanin basinda söyledim. AKP 1 Kasim sonucu yüzde 35’e de inseydi, AKP’siz bir hükümet kurulmasi yine de mümkün degildi. Biz çözüm sürecini ve diger tüm sorunlari da mevcut hükümet ve mevcut Cumhurbaskani ile konusmak ve bir sekle sokmak zorundayiz. Baska bir sansimiz yok. 3) Biz hiçbir zaman, baskanligin bütün olarak her türlüsüne karsiyiz, demedik. Bizim söyledigimiz; ne Tayyip Erdogan’i ne de bir baskasini tek adam yaptirmamakti. Onun için yetki ve sorumluluklari, denge ve kontrolü ayarlanmis bütün alternatifleri tartismaya açigiz. Bu durusumuzdan da asla ‘Tayyip Bey’in dediklerini yapalim ki bundan bir seyler kazanalim’ sonucu çikmaz.

-‘Seni baskan yaptirmayacagiz’ dört dörtlük bir slogan miydi?

Gayet yerinde bir slogandi ancak bu sloganin açiliminin az önce anlattigim biçimde yapilmasi gerekirdi. Dikkat ederseniz, 1 Kasim’a giderken de bu slogan 7 Haziran’daki gibi degil daha çok ‘Seni tek adam yaptirmayiz, sultan, diktatör olamazsin’ seklinde kullanildi.

-Yüzde 49.5 degil ters istikamette bir sonuç olsaydi bugün HDP’li isimlerden yine ‘baskanlik tartisilabilir’ açiklamasi gelir miydi?

Bence gelirdi. Tekrarlamak zorunda kaliyorum. Muhalefet 7 Haziran’da bunu göz ardi etti. AKP yüzde 35’e de düsse AKP’siz hükümet kurulmuyor. Bu gerçegi yok sayarak politika yapmaya devam edilirse 1 Kasim’lar olur.

Ilk dört maddesine dokunulmayan anayasa CHP’ye mübarek olsun

-Ufukta ne olur: Süreç, buzdolabindan masaya geçer mi? Öngörünüz nedir?

Hükümet, ‘PKK, silah birakmadigi sürece onlari muhatap almayiz’ diyor. Hatta bir adim ötesine gidiyor. HDP’yi de muhatap almayacagiz, diyor. ‘Son PKK’li ele geçene dek güvenlik tedbirlerine devam edecegim’ derken meselenin demokratiklesmeyle ilgili kisimlari hakkinda hiçbir sey söylemiyor. HDP ne olursa olsun demokratik mücadeleyi genisleterek yoluna devam edecek, baska bir yol yok. Halkin ferasetinin de siyasetin önünü açacagini düsünüyorum.

-Ya hükümet siralarindan gelen ‘Öcalan’i diri diri gömdüler’ tarafi?

Basindan beri hükümet adina açiklama yapan bu arkadaslar, Kürt hareketini kendi içinde çatistirmak istiyor. Bu açiklama da bunun bir baska yansimasi. Bunun dogru bir siyaset olmadigini defalarca söyledik. Kürtler, Türk halkiyla birlikte, yüzü Avrupa Birligi’ne dönük, kendi geçmisini koruyan, Ortadogu’daki halklarla dost, demokratik bir Türkiye istiyor. Sayin Öcalan da bunu 2013 Nevruz’undaki mektubunda söyleyerek demokratik siyaset dedi. HDP’nin kafasi da bu konuda net: Demokratik siyaset, baska yol yok! Ayrica bundan sonrasini Suriye’siz, Rojava’siz konusmak da mümkün degil. Hükümetin Kürtleri yok saydigi, tehlike olarak gördügü degil bunun terk edildigi bir Suriye politikasi hayata geçmelidir. Yeni anayasa mutlaka yapilmalidir. Burada bir sözüm de CHP’ye. CHP ‘Anayasanin ilk dört maddesine dokundurtmam’ diyor. Ilk 4 maddesine dokunulmayan anayasa CHP’ye mübarek olsun!

Cumhuriyet-9 Kasim

Altan Tan

Back to top button