HDP Baraji Geçince Ne Oldu?

Kemal Burkay
7 Haziran 2015 seçimlerinden önce yazdigim ve bugüne de isik tutan iki yazimin ardindan, 7 Haziran seçimlerinden sonra yazdigim ‘HDP Baraji Geçince Ne Oldu?’ baslikli yazimi da ekte sunuyorum. (18 Mayis 2018)
* * *
‘HDP Baraji Geçince Ne Olacak’
baslikli yazimi 7 Haziran seçimlerine bir hafta kala yazmistim. Bu yazimda HDP’nin baraji geçmesinden asiri hayallere kapilan kisi ve çevreleri uyarmis ve sorunun, sirf AK Parti’yi iktidardan düsürmek degil, sorun çözecek, ülkeye gerçek anlamda özgürlük ve demokrasi getirecek bir iktidar olusturmak oldugunu anlatmaya çalismistim. Baris da ancak böyle saglanirdi.
Nitekim 7 Haziran’da AK Parti parlamento çogunlugunu kaybetti, tek basina hükümet kuramaz hale geldi. Ama bu sonucu saglamak için HDP’ye oy verenlerin beklentileri bosa çikti. Üç muhalefet partisi (CHP, MHP ve HDP) bir araya gelip bir koalisyon hükümeti kurmayi bile basaramadilar. Üstelik daha bir ay bile geçmeden çok daha olumsuz gelismeler yasandi.
AK Parti, iktidari kaybetmenin verdigi telasla erken genel seçime yöneldi, ‘Çözüm ve Baris Süreci’ denen uyduruk süreci rafa kaldirdi. Provokasyonlar hiz kazandi. PKK ise yangina körükle gitti ve hendek savaslariyla bu yangini Kürt kent ve kasabalarina tasidi. Böylece, 80 milletvekili ile parlamentoya girmeyi basarmis HDP’ye siyaset yapma yollarini tikadi. PKK’yi buna sürükleyenin içte ve dista, Kürtleri kendi emelleri için kullanmak isteyen güçler oldugu, özellikle Iran, Suriye ve Bagdat yönetimlerinin PKK’yi buna özendirdigi, PKK’nin böylece bir taseron hizmeti yaptigi ve Kürt halkini yeni bir felakete sürükledigi bugün ayan beyan ortadadir.
HDP yöneticileri ise, en azindan bazilari, baslangiçta biraz mirin kirin etseler bile sonradan Kandil’in hizasina geldiler, sözde ‘direnis’ adi altindaki bu yikim savasina destek oldular.
HDP yönetiminin bu tutumu sasirtici degil. Yönetimdeki sol devsirmelerin bir bölümü su veya bu nedenle bu isten hosnutlar. Çoktan beri sermayeyi kediye yüklemis bu kesimler, böylece Kürtlerin sirtindan devrimci bir is yaptiklarini saniyorlar. HDP’nin basina adeta parasütle inen ve milletvekili olan, Kürt siyasetine yön veren bu kisilerin birçogunun durumu ayrica kuskulu. HDP’nin kurulusu asamasinda Besir Atalay’in dedikleri herhalde unutulmadi. (*) Bu bir ‘Türkiyelilesme’ projesi idi. ‘Ortak vatan’ ve ‘demokratik ulus’ çerçevesinde
Ama devreye bazi dis aktörler de girince söz konusu proje beklendigi gibi yürümedi, is yine kavga dövüse vardi.
7 Haziran sonrasi ortaya çikan bu gergin ve çatismali ortam AK Parti’ye yaradi ve o -1 Kasim erken seçimiyle- bir kez daha seçmen destegi saglayip hükümeti tek basina kurmayi basardi. Öte yandan gelinen durum ülkeye, hem Kürt halkina, hem Türk halkina pahaliya mal oldu. Kürdistan bir kez daha yakilip yikiliyor, kentler bosaliyor. Türkiye ise, insanlar baris ve istikrar beklerken hizla Ortadogu batagina sürükleniyor.
Irak ve Suriye’deki yanginin Kuzey Kürdistan’i ve Türkiye’yi de sardigini görmemek için kör ve sagir olmak lazim.
Bu duruma gelinmesi sasirtici olmadi. Çünkü taraflar, hem devlet ve hükümet, hem de PKK tarafi, söz konusu ‘çözüm ve baris’ sürecinin sonuç vermesi için kendilerine düseni yapmadilar. Aslinda, pek çok kez dile getirdigim gibi, iki taraf da sorunun çözümüne elverir bir projeye sahip degillerdi. Oynanan bir oyundu. Hükümet PKK’ye silah biraktirmak istiyor, o da, Kürt halki için dogru dürüst bir sey istemedigi halde -kendi hesabina güç devsirmek, Kürt halki üzerindeki otoritesini sürdürmek ve yaymak için- Ortadogu’da degisen dengelerden yararlanarak karsi tarafi oyaliyordu.
Ben kendi hesabima taraflari uyarmak için epey çaba harcadim. Bu gidisi degistirmenin, ülkeye baris ve istikrar getirmenin, onu Ortadogu batagindan korumanin en basta Kürt sorununu esitlik temelinde çözmekten geçtigini söyledim. Ama 31 Temmuz 2015 tarihli ve ‘Kimilerine Sözün Bir Yarari Yok’ baslikli yazimda da dile getirdigim gibi, ne Türkiye’yi yönetenlerin, ne de Kürtleri yönetmeye soyunmus PKK kesiminin uyarilara filan aldirdiklari yok. Sonuç ise ortada.
Simdi pek çok insan soruyor: Bu gidisin sonu ne olacak?
Evet, durum kötü ve taraflarin tutumuna bakinca iyimser olmak için bir neden yok. Hükümet geçmiste onlarca kez denenmis, ama sonuç vermemis, tersine durumu daha da agirlastirmis güvenlikçi yöntemleri tekrar devreye soktu ve bununla ülkede huzur saglayabilecegini saniyor. PKK kesimi ise yine tehdit ve siddette israr ediyor.
Bu iki taraf bakimindan da çikmaz sokaktir. Çikis yolu ise her iki tarafin da bu güne kadar izledigi yanlis yöntemleri terk etmesidir.
Kürt halki PKK’nin, ülkeyi felaketten felakete sürükleyen yanlis ve güdümlü siyasetiyle bir yere varamaz. PKK’nin yanlistan kopup dogru bir siyasete yönelmesinin mümkün olmadigi 40 yillik tecrübe ile sabittir. Öyle olunca Kürt halki bakimindan çikis, PKK’den, sömürgeci güçlerin basina bela ettigi bu örgütten kurtulmaktir.
Devlet bakimindan ise çikis yolu, yanlista israr degil, Kürt halkinin tüm temel haklarini tanimak, Kürt sorununu esitlik temelinde çözmektir.
—————————————————
(*) Besir Atalay, HDP’nin kurulusu için, MIT Müstesari Hakan Fidan’la Öcalan’in el ele vererek, günlerce çalisip güzel bir projeye imza attiklarini söylemisti.
—————————————————
9 Mart 2016 ‘ Dengê Kurdistan
Kemal Burkay