HEM DEV UYANDI, HEM DÜNYA KOSULLARI DEGISTI

Kemal Burkay
Degerli okurlar,
Hem HAK-PAR’in Hewlêr (Erbil) bürosunun açilisina katilmak, hem referandum hazirliklarini yerinde gözlemek için birkaç gündür Güney Kürdistan’da idim.
HAK-PAR Hewlêr bürosu 17 Eylül’de, parlamento ve hükümet temsilcilerinin, Hewlêr Valisi’nin ve pek çok siyasi parti temsilcisinin de hazir bulundugu kitlesel bir törenle açildi.
Orada bulundugum günlerde Iran KDP’nin liderlerinden olup yillar önce Berlin’de Iran ajanlarinca sehit edilen Sadik Serefkendi’nin anisina Koyê kentinde düzenlenen toplantiya bir grup arkadasla katildim ve bu dost, kardes örgütün Genel Sekreteri sayin Mustafa Hicri ve arkadaslariyla görüstüm. Yine Iran KOMELA’sinin lideri sayin Abdullah Muhtedi ve arkadaslari büromuzu ziyarete geldiler ve onlarla da görüsüp sohbet ettik.
Bunun yani sira referandum için düzenlenen bazi senliklere katildim ve çok sayida dost ve tanidikla görüstüm.
Dönüsümden bir gün önce Serê Res’te Kürdistan Bölgesel Yönetimi Baskani Sayin Mesut Barzani’yi ziyaret ettim ve son durum üzerinde sohbet ettik. Sayin Barzani, bir gün önce yapilan ve oldukça kitlesel ve coskulu geçen Süleymaniye mitingi sonrasi oldukça iyimserdi.
Dün aksam döndüm ve dün (22 Eylül) yapilan, son derece kitlesel ve coskulu Hewlêr mitingini televizyondan izledim .
Izlenimlerimle ilgili özet olarak sunu diyebilirim: Güney Kürdistan halkimiz bagimsizlik referandumu ile ilgili olarak son derece kararli ve coskulu. Bu hem liderlerde, yöneticilerde görülüyor, hem de sokaga yansiyor. Baslarda bazi örgütlerde ve yörelerde, Örnegin Kürdistan Yurtsever Birligi yönetiminde ve Süleymaniye çevresinde görülen ikircim, referandum günü yaklastikça ortadan kalkti. Bu yönde, Kerkük, Hanekin dahil, Güney Kürdistan’in bütününde güçlü bir irade olusmakta.
Kürt halki büyük bir coskuyla referanduma, diger bir deyisle bagimsizliga hazirlanmakta.
Bir halk bakimindan böylesi bir istek, kararlilik, cosku pek az yerde ve zamanda görülebilir.
Ama yalnizca Güney Kürdistan halkimiz mi? Aslinda Kürdistan’in tüm parçalarindaki ve yurt disindaki Kürtler de ayni coskuyu yasiyorlar. Bu durum günlerdir dört parçada ve yurt disinda somut olarak görülüyor.
50 milyonluk Kürt halki tarihi bir dönemeçten geçtiginin farkinda ve bunun sevincini yasiyor. Yurt disindaki genis Kürt kitlesi de kadin-erkek, yasli, genç, çocuk, ellerinde ulusal bayraklarla sokaklara dökülerek, meydanlarda toplanarak, gösterilerle, sloganlarla, sarkilarla Güney Kürdistan’in bagimsizlik referandumuna destek veriyor.
Kürtler bakimindan böyle de Kürtlerin bölgedeki komsulari ve dis dünya bakimindan durum nasil? Onlar bu hakli istegi, coskuyu ne ölçüde dogru algiliyorlar?
Kürt halkinin bölgedeki komsulari malum: Bunlar Kürdistan’i bölüsmüs devletlerin halklari: Türkler, farslar, Araplar
Bu ülkelerin yönetimleri, Osmanli-Iran dönemi bir yana, kendileri ulusal devletler kurduklari su son yüz yil içinde de Kürt halkinin hakli istemlerine kulak verip, halkimiza esit haklar taniyip, örnegin federal biçimde bu sorunu çözmeyi basaramadilar . Öyle olunca da hep bir Kürt sorunlari oldu, Kürtlerle hep çatistilar. Bundan hem Kürt halki, hem kendileri kaybetti. Gelisemediler ve demokratiklesemediler.
Kürt sorunu onlar bakimindan bir fobiye dönüstü. Bu durum ne yazik ki bugün de devam ediyor. Irak Arap yönetimi, Kürt halkinin bagimsizlik istegine saygi gösterip onunla barisçi iliskileri ve iyi komsu olmayi seçecegine, referandumu ve bu halkin kendi kaderini tayin hakkini engellemeye çalisiyor. Türkiye ve Iran rejimleri de bütün olup bitenlerden; yok saymanin, zorun, baskinin ise yaramadigini, sorun çözmedigini gördükten sonra bile, kendi içlerinde Kürt sorununu diyalog yoluyla ve Kürt halkina esit haklar taniyarak çözme yöntemini seçeceklerine, eski yanlis yol ve yöntemlerde israr ediyor ve onlar da Güney Kürdistan’in bagimsizligini engellemeye çabaliyorlar.
Peki, dis dünyanin tavri nasil? Elbet dis dünya gelinen asamada Kürtlerin durumuna ilgisiz ve sagir degil. Kürt halkinin artik uluslararasi düzeyde pek çok dostlari var. Hem çesitli ülkelerin kamuoyu Kürt halkinin hakli talebini anliyor, hem de bizzat çesitli devletler Güney Kürdistan’da referanduma ve bagimsizliga destek verdiklerini simdiden açikliyorlar. 25 Eylül’de Kürt halkinin bagimsizlik için evet demesi, hele bunu yüzde 70-80 gibi bir oranda dile getirmesi, uluslar arasi destegi daha büyük ölçüde arttiracaktir.
Su husus bugünden çok açik: Bazilarinin ileri sürdükleri gibi Kürt halki yalniz degil. Bugün küçümsenmeyecek bir uluslararasi destek var ve referandum sonrasi bu destek çig gibi büyüyecektir.
Bazilari ise aksine, su veya bu hesapla, Kürt halkinin hakli talebine destek vermekten kaçiniyor ve ‘Irak’in toprak bütünlügü’ teranesini dile getiriyorlar. Bunlardan biri de bizzat Birlesmis Milletler denen kurum.
Bu Birlesmis Milletler denen örgüt gerçekten milletlerin bir birligi mi? Eger öyleyse Kürt milletinin on yillardir süregelen trajedisi karsisinda ne yapti? Yoksa o güçlü devletlerin çikarlarina hizmet eden, zaman zaman onlarin kavgalarinda hakemlik yapan bir kurulus mu?
BM Örgütü Kürtler konusunda ne yazik ki sinifta kaldi. Bu tavrini bundan böyle de sürdürürse bizim açimizdan hiçbir sayginligi olmaz?
Ya ABD, Rusya ve öteki iri kiyimlar? Onlardan ve baskalarindan son dönemde, özellikle de ISID terörüne karsi mücadele sirasinda Kürtlere övgüyü sikça duyduk. ‘Kürtler iyi savasçi’ diyorlar, kahramanligimizi öve öve bitiremiyorlar.
Tamam, Kürtler iyi savasçi ve kahramanlar. ISID denen bela ise El Kaide gibi özellikle ABD’nin eseri. Ama sizin askerlerinizin cani tatli. ISID’e karsi kendi askerinizi göndermiyor ve bu isi Kürtlere fatura ediyorsunuz. Öte yandan sira Kürtlerin özgür olma, kendi topraklari üstünde bagimsiz yasama talebine gelince orada duruyor, Irak’in, Suriye’nin toprak bütünlügünden söz ediyorsunuz
Sovyetler Birligi dagilinca bayram yapiyor, Federal Yugoslavya’yi kendi elinizle bölüp dagitiyor; surada burada bir milyonluk, hatta birkaç yüz binlik halklarin kendi devletlerini kurmasini hak sayiyor, ama Kürtlere gelince ‘Durun!’ diyorsunuz, ‘Sizin devlet kurmaniz kötü olur!’
Bu nasil istir, bu nasil vicdandir, bu nasil bir anlayistir?
Kürtler yalnizca sizin için savassin öyle mi?
Baylar, durum degisti. Sayisi 50 milyona yaklasan Ortadogu’nun bu kadim halki, bu dev artik uyandi ve onu hiçbir güç, hiçbir baski, hiçbir oyun ve hile engelleyemez. Bu uyanis karsisinda sizin Kürt halki içinde olusturdugunuz taseron örgütler de artik bir ise yaramaz.
Kürt halkinin iradesine saygi gösterin. Özgür yasamak, kaderini özgürce belirlemek her halk gibi Kürt halkinin da hakkidir.
Biz kimsenin ülkesini parçalama gibi bir çaba içinde degiliz. Bizim binlerce yildan beri var olan ve üzerinde yasadigimiz kendi ülkemiz var. Biz hiçbir halka düsman degiliz. Esit ve özgür oldugumuz zaman -örnegin federal bir statüde- neden Türk, Fars ve Arap halklariyla baris içinde bir arada yasamayalim?
Bagdat yönetimi bunu basaramadi, Kürt halkinin anayasada belirlenen haklarina bile saygi göstermedi, ülkede demokrasiyi hayata geçiremedi. Bu nedenle bu parçada Kürt halki bagimsizliga yöneldi. Öyle ki Kürdistan’da yasayan Sünni Araplar ve Türkmenler de büyük çogunlukla bagimsiz Kürdistan’da yasamayi tercih ediyorlar.
Çünkü Güney Kürdistan çesitli etnik gruplar, din ve mezhepler bakimindan daha simdiden bir özgürlük, demokrasi ve hosgörü adasi. Oranin bagimsiz olmasinin kimseye bir zarari yoktur. Onlarca Arap devletinin yani sira bölgede bir Kürt devletinin var olmasiyla dünya yikilmaz.
Türkiye ve Iran’a gelince, degisim günü çoktan geldi ve kapiyi çaliyor; onlar da federal birer ülkeye dönüsmeliler. Türkiye bakimindan Kuzey Kürdistan federe bir statü edinmeli. Iran’da yalniz Dogu Kürdistan degil, Güney Azerbaycan, Belucistan da federal bölgelere dönüsmeliler. Suriye federal olmali Kürt bölgesi de federal bir statü kazanmali.
Bu ülkelerin barisa ve demokrasiye kavusmalari, gelismeleri bununla mümkündür.
Uygarca bir tutum ve sagduyu bunu gerektiriyor.
Sonuç olarak yapilacak is Güney Kürdistan’a müdahale için askeri tedbirler almak degil: böyle bir sey söz konusu girisimde bulunanlar için de içinden çikilmaz yikici bir süreci baslatir, bu ülkeleri Suriye’ye, Afganistan’a çevirir. Yapilacak is Güney Kürdistan halkimizin iradesine saygi göstermek ve kendi içinde Kürt sorununu esitlik temelinde çözmektir.
Baska türlü bir çözüm mümkün degil; çünkü hem dev uyandi, hem dünya kosullari degisti.
23 Eylül 2017
Kemal Burkay