Makale

Hendek bahanesiyle yasamsal ve ahlaki degerler belinden vuruldukça

Hendeklerin, Kürtler için yasamin alt-üst edilip gelecege yönelik beklentilerinin yok sayilarak yerini hatirlanmasi gereken korkulara, kaygilara biraktigi, gün be gün ortaya çikan dehset tablolar göstermektedir.

Yasananlar, sadece baris ve demokrasi benzeri alternatif degerlerden söz etmeyi nerdeyse imkansiz hale getirmekle kalmiyor. Heybesinde neyi tasidigi anlasilmayan hendekler ve bahanesinin, silaha endekslenerek bu akil tutulmasinin birinci derecede magduru islami ruhuyla, bedeniyle yasayan Kürtler için hayati anlamli kilan ahlaki ve manevi degerlerine saldirilari da kolaylastirmis bulunuyor. Üstelik yasamsal ve insani degerlere yapilan saldirilarin, islam ahlakini çignercesine islami kimlikle alkislanmasi insanin içini baska türlü incitiyor.

Çatisan taraflara, yasam öyküleri benzesen genç insan kirimini getiren bu kriminal siddetin, ülkücü rüzgara dönüsmesi ve bu rüzgarla yelkenleri sisirmis olmanin hesabini tamamlamis görünen siyasi yapilanmalarin oy bereketli hesaplarina bakilirsa, ufukta sandik görünüyor demektir. Alanlarda toplumsal uzlasi çagrilari yapmak yerine, hamasi nutuklar arasina sikistirilarak din ve demokrasi sözcükleri agizlarda tekrar sakiz edilecegine bakilirsa, empati ve diyalog kültürünü öne çikaracak sekilde bu iki sözcügün toplumsal uzlasida önemini hatirlatmakta fayda olacagini düsündürüyor.

Üstelik Orta doguda, müslüman vekillerin eline vekaleten tutusturulmus atesin, islam kimligiyle islam dünyasini cayir cayir yaktigi günümüzde.

DIN, Allah tarafindan peygamberler araciligiyla insanlara ulastirilan ilahi kanunlardir. Dinin amaci, insanlara iyiyi-kötüyü, dogru ve yanlisi, güzel ve çirkini bildirmektir. Hz. Adem’den islam peygamberi Hz. Muhammed’e (s. a. s. ) kadar gelen bütün peygamberler, haramdan ve vebaldan sakinip hak gözetilerek aydinliga nasil çikilacagini göstermisler.

Islam inanci toplumlarin etnik özgürlügü kadar inanç özgürlügünün önemine, kendi dinine saygi göstermenin baska din ve inançlara saygili olmanin geregine inandigi için evrenseldir. Cenab-i Hak, Ankebut suresinin 46. ayetinde söyle buyuruyor. ‘Içlerinde zalimler hariç, kitap ehliyle en güzel tarzda mücadele edin. Deyin ki bize indirilene de size indirilene de inandik. Tanrimiz ve Tanriniz birdir. O halde aramizda fark yoktur. Bütün ayriliklar hayal ve vehimden ibarettir. ‘

Ancak islam tarihi, islamin yayildigi yillarda Hasimogullarina karsi güçlenen Büveyn ogullarinin, Ehli Beyt mensuplarina duyduklari kin ve husumetle baslayan rekabet, bu kinin asiretçi vampirlige dönüsmesiyle Cemel Vakasi ve Kerbela benzeri katliamlara taniklik yapmistir. Baslangiç kabul edilir vakalardan sonra, sekilde görüldügü gibi diliyle müslüman olup kalbine iman inmeyenlerin, dini milliyetçiligin dozaji haline getirerek suç ortakligina alet etmeleri, zat’a mahsus ironi ve kirli pasli iliskileri içinde barindiran milli bir din çerçevesinde sekillenen radikal tarikatçiligin, Sia ve Vahabilik örnegi selefi mezhepçiligin islama dayatilmasina neden olmus.

Sadece islamda degil, hangi inanç grubunda olursa olsun, ilahi hükümler izafi yorumlamalarla dinle haram arasinda bag kuruldukça, inancin ahlaki ve vicdani referanslarin ret edilmesine ve servet düskünlügünün öne çikmasina neden olacaktir. Bu düskünlük, hukukun etkisizlestirildigi rejimlerde haksizliktan, yolsuzluktan beslenen bedenlerde merhamet hissini de ortadan kaldiracak. Bu ve benzeri yaklasimlari Cenab-i Hak, Kuran’i Kerim’de Isra suresi 35-37, Nur suresi 1, Lokman suresi 18-19 ve Ali Imran suresi 134. ayetleriyle açik bir sekilde yanitlarken, Hz. Peygamber (s. a. s. ) de bir hadisinde söyle buyuruyor. ‘Helali arastirmak her müslümana farzdir. Haramdan beslenen beden cennete degil, cehenneme layiktir. ‘

Bugün, yikimdan baska getirisi olmayan hendekler bahanesiyle yoksul insan potansiyelinin eritildigi alanlarda ocaklara, vicdanlara ates düsmekte. Bir yandan da islama en sadik, en samimi halk olan Kürtlere karsi ergenekon zihniyetiyle tecavüzcü siddet dayatiliyorsa, genç insan kirimi ve islam adiyla islamda yaratilan tahribatin toplumda yarattigi sinirsel ve düsünsel gerginlik, öncelikle muhafazakar müslümanlari düsündürmelidir. Çünkü bu açlar ve acilar cografyasinda yasananlar din adina gözlenmektedir. Hendek alanlarinda yükselen insanlarin acili çigliklari karsisinda sevinç naralarinin atilmasi, toplumsal uzlasi ihtiyacini dinamitleyici milli ve milsiz diye ayrimsamalar, ilahi emirlere husumetle es degerde sirk sayildigi kadar, demokratik siyasetin ana unsuru adalet ve barisin önünü tikamakla kalmiyor. Islamda kutsal olan insan onurunun korunmasi sorumlulugunu tasiyan, ancak ülkücü tuzaga düsmüslügün kirpip kirpip savurdugu muhafazakar Müslümanlara, sosyal demokratlara, liberallere, akademisyenlere, hukuki alanlara tasinmasi her geçen gün zorlasan vebal yüklüyor.

Yasananlari, ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’dan 17-25 Aralik vakasiyla denetim ve hukuki alanlarda yasanan dalgalanmadan sonra ‘Kürt sorunu yoktur’a gelinen noktayla, bu sorunun demokrasi içinde tartisilmasinin sabote edilmesi tetiklemis olabilir. Ancak hayli düsündürücü bu savasin bir ayagi, Kürt siyasetini Ötügen çadiri içinde tutmayi hedeflemis Jön Türklügü oynayan ruhu arizali sasi solun, Kürtler üzerinde siyasal islamla 90 yillik klasik mücadelesinin sekil degistirmis halini çagristiriyor. Oysa ergenekonla kan bagli sasi sol, kendi içinde kültür reformisti iken, otuz yildir Kürt ergenekonu ve korucu çeteciligin sebep oldugu tahribatin çetelesinin tutulmasi, derin travmalar yaratan kirli savasin sebep-sonuç iliskilerinin aydinlanmasinin önüne barikat olusturmus. Hendeklerle nakaratin tekrarlandigi günümüzde de ne yazik ki Kürtlerin mazlumiyeti ve magduriyetini siyasal islama karsi kendi hanesine yazilmis zafer saymaktadir.

Sasi sol yelpaze, siyasal islama karsi emellerine kavusmak istenciyle kusattigi siyasetin rotasini AKP’ye yönlendirip Kürtleri yakit olarak kullanmasi artik o kadar kolay olmamali. Derken, seçilmisleri düsürecek yol ve yöntem seçmemin iradesi iken, siyasetin iki tarafli yanlisini onmanin yolu, seçilmisleri kolundan tutup ‘haydi yallah’ deyip meclisten atmak degil. Bu siyasal ve yasamsal yanlisi onmanin en kalici yolu, Kürt sorununun, sorunun kaynagini olusturanlarla çözülemeyecegi noktasindan hareketle negatif Kürt siyasetinin, dogru ve hakli bir çati altinda baris ve demokrasi bloku olusturmasi ve Türk siyasetiyle arasinda dostluk iliskileri kurmanin yolu aranmali. Bu baglamda adresin, demokrasiyi toplumun dini, kültürel ve etnik farklililklarini yasal esitlik ve hukukun üstünlügü çerçevesinde zenginlik olarak görmeyen veya makami, islamin sirk saydigi kibirle (Bak;Lokman Suresi. ) tevazuyu ortadan kaldirici ülkücü rüzgarla pufpuflandikça yaklasilmasi, elestirilmesi atesten gömlek giymeye dönüsmüs siyasi yapilanmalarda aramak hayli zor. Toplumda karsiligi tükenmis bu yaklasimlara karsi makami, tevazu ve tahammülü canlandirici, yolsuzluklar, haksizliklar önünde barikat olusturacak hukuku toplumsal sözlesmenin teminati, ifade özgürlügünü özgürlügün mihenk tasi sayacak yenilikçi ve çagdas bir yapilanmanin zorunlu oldugunu göstermektedir.

Yoksa toplumsal uzlasiya ihtiyaç duyulan bu zor günler, elde tesbih ‘Ya Sabir’ çekmekle asilmiyor.

ALI KIZILAY
Emekli Ögretmen-YAZAR

Ali Kizilay

Back to top button