Makale

Hendeklerin ardindan (6)

IKYB Baskani Mesut Barzani, devlet güçleri bölgede hendek operasyonlarina baslamadan önce Ankara’ya bir ziyarette bulunmus ve HDP yetkilileri ile de bir görüsme yapmisti. Söz konusu görüsmenin ayrintilari, Dilsad Derkari tarafindan kaleme alinan bir haber üzerinden, Türkiye medyasina da yansidi.[1]

Habere göre, Barzani bu görüsmede HDP heyetine üç noktada uyarida bulunur:

-Hendek kazmanin, çoluk çocugun içine bomba yerlestirmenin bir mantigi yoktur. Biz yilarca Irak devleti ile savastik ama asla savasi sivillerin içine tasimadik.

-Iki tane asker veya polis öldürerek Türkiye devletine zarar verilemez.

-Bölgede yasanacak bir savas, en çok Kürtlere zarar verir. Yarin Kürt çocuklarinin cesetlerini sokaklarda görmek istemiyoruz.

Barzani’nin indinde, sehirlerde hendek kazmak, halki atese atmaktir. Böylesi bir girisimden Kürtler hiçbir kazanim elde etmez. Aksine bu, Kürtlere sadece yikim getirir. Dolayisiyla yapilmasi gereken, bir an önce bütün hendekleri kapatmak ve silahli gruplari halkin içerisinden çikarmaktir. HDP bunun için inisiyatif almali ve problemin diyalogla çözülmesi için sorumluluk üstlenmelidir.

‘AKP gidinceye kadar sokaklarda direnecegiz’

Barzani’ye yanit, HDP heyetine baskanlik eden Figen Yüksekdag’dan gelir. Cevabini iki noktada toplar Yüksekdag:

-Halkin, devletle bir sorunu yoktur. Tek sorun, AKP ve Saray’dir. Bunun tek çözümü de AKP’nin istifa etmesidir. AKP istifa edene kadar sokaklarda direnmeye devam edecegiz.

-Önerilerinize tesekkür ederiz. Fakat bunlar bizim iç islerimizdir ve baska birilerinin müdahalesi dogru degildir. Türk halkinin iç meselesine disaridan müdahale etmenizi kabul etmeyiz.

Bunun üzerine Barzani ayaga kalkar, yanindaki Leyla Zana’ya döner ve ‘Tarihinden ders çikarmayan tek halk Kürtlerdir’ diyerek görüsmeyi sonlandirir.

Haberin yayinlanmasinin üzerinden epey bir süre geçti. Ve takip edebildigim kadariyla da, haberde ismi geçenlerin herhangi birinden bir düzeltme veya yalanlama gelmedi. Bu itibarla haberi ‘dogru’ sayip birtakim degerlendirmelerde bulunulabilinir.

Dis kapinin mandali

Bana göre, HDP Esbaskani’nin söylediklerinin elle tutulur bir tarafi bulunmuyor. ‘Devletle sorunumuz yok, tek sorun AKP ve Saray’ ifadesini bir baska yazida genisçe degerlendirecegim. Lakin simdilik iki hususa deginmeden geçsem olmaz:

Ilki, Yüksekdag’in, Kürtlerin taleplerini ve Kürt çocuklarinin ölüm-kalim meselesini kendi’iç’ meselesi olarak görüp Barzani’yi ‘dis’a koymasidir. Düsünün, Kürtlerle daha kisa bir müddet önce ve konjonktürel gereklerle ünsiyet peyda eden nevzuhur bir siyasi figür, Kürt/Kürdistan mücadelesinin sembol ailelerinden birinden gelen ve hâlihazirda ‘Kürdistan Baskani’ sifati tasiyan Barzani’ye ‘dis kapinin mandali’ muamelesi çekiyor!

Hani rüyada görseniz hayra yormazsiniz. O kadar absürt bir sahne! Ne var ki bir o kadar da gerçek. Yüksekdag’in sözleri, bir taraftan kendisine ‘Kürt siyaseti’ demekte israr eden bir hareketin kimler tarafindan ve nasil temsil edildigini (ya da edilemedigini) göstermesi bakimindan ibretlik. Diger taraftan da bu hareketteki siyasi kabizligin nedenine isik tutmasi bakimindan ögretici.

Ikincisi, PKK ve HDP hattindaki ‘dis güçler’ karsitligidir. Fakat görünen o ki, bu ‘ilkesel’degil, ‘öznelere bagli’ bir karsitliktir. Zira PKK ve HDP, ABD’den Almanya’ya, BM’den AB’ye kadar birçok devlet ve uluslararasi kurulusun sürece müdahalesi için çagrida bulundular. Yabanci devletlerin ve kuruluslarin süreçte arabulucu veya kolaylastirici olarak rol oynamasini istediler.

Bu güçlere balmumlu davetiyeler döserken akillarina hiç de ‘Bunlar bizim içislerimizdir, dis müdahale istemeyiz’ gibi bir itiraz gelmedi. Ama mevzu bahis Barzani oldugunda, birden ‘iç’ sevdalari agir basti, ‘milli’ damarlari kabardi ve ‘dis’ güçlerden rahatsizlik izhar etmeye basladilar. Hem ayip, hem de gülünç bir hal bu.

Yarim milyon magdur

Barzani’ye gelince, zaman, onu hakli çikardi. Üç uyarisinin da ne kadar yerinde oldugu bugün çok daha net ortaya çikti.Ilk olarak, hendek kazmanin ve halkin arasina bombalar dösemenin akil kari olmadigi görüldü. PKK’nin en güçlü oldugu bölgelerde dahi bu tasvip edilmedi, reddedildi.

Ikincisi, devleti güçten düsürsün diye yapilan çatismalar devleti daha bir güçlü kildi. Ölümler, milliyetçilik duygusunu keskinlestirdi. Güvenlik operasyonlarina verilen destek en üst seviyeye çikti. Devletin hak ve özgürlük alanlarina daha rahat el atmasini mümkün kilan bir psikolojiye zemin hazirladi.

Ve üçüncüsü, savas, en büyük zarari yine Kürtlere verdi. Maalesef Barzani’nin korktugu gibi oldu, Kürt gençlerinin ve çocuklarinin cesetleri sokaklardan, dag baslarindan toplandi. Siddetli bir toplumsal yikim yasandi. Diyarbakir Büyüksehir Belediye Baskani Gültan Kisanak ile Sirnak Belediye Baskani Serhat Kadirhan’in esbaskanligini yaptigi Güneydogu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birligi (GABB) tarafindan hazirlanan rapora göre; yaklasik yarim milyon kisi çatismalarin magduru oldu. Toplamda 880.806 nüfusa sahip il ve ilçelerdeki 451.117 kisi çatismalardan dogrudan etkilendi.[2]

Ezcümle hendek savaslari, Kürtler için vahim sonuçlar üretti. Tahribatin büyüklügü ve açilan yaranin derinligi gün geçtikçe daha iyi kavraniyor. PKK’nin çikartmasi icap eden bir ders var yasananlardan: Adina ister ‘halk ayaklanmasi’, ister ‘devrimci halk savasi’ denilsin, ya da arkaik sol-devrimci siyasi söylemden çikartilan baska bir sifat takilsin, Türkiye Kürtlerinin böyle bir yola girmeyecekleri bir kez daha anlasildi. Kürtlerin istemedigi bir yolu zorlamak, onlara daha fazla ölüm ve aci getiriyor, çözümü çok daha uzak kiliyor.

Silahlara veda

PKK bunu görmeli, bir daha felaket getiren böylesi bir yola tevessül etmemeli ve 2013 sartlarina geri dönmeli. Yani, Türkiye’ye karsi silahli mücadeleyi bitirdigini ilan etmeli ve silahli unsurlarini çekmeli. Böylesi bir siyasi hamle, üç alanda olumlu gelismelere kapi aralar:

1. Yeniden siyasi bir çözüme dönmek için gerekli ortami olusturur. Meseleyi saglikli bir sekilde tartismak ve gerekli adimlari atmak için dingin bir iklime ihtiyaç vardir.

2. Sadece bu da degil. PKK, Suriye’de ‘kazanim’ olarak gördügü pozisyonunu devam ettirebilmek için de Türkiye’de silahlari tamamen susturmali. Türkiye, dis politikasinda önemli ve kapsamli bir degisime gitti. PKK, degisen dengeleri iyi okumali. Hiçbir sey degismemis gibi ‘azami’de israr etmek, PKK’ye ‘asgari’ kazanimlarini da heba ettirebilir. Mensur Akgün’ün belirttigi gibi, ‘Türkiye’nin yeni siyasi oryantasyonu PKK’nin maksimalist beklentilerini hayata geçirebilme olanagini ortadan kaldirmistir.'[3]

3. Olusacak bir sulh atmosferi sayesinde Türkiye, hem Suriye Kürtleri ile daha yapici bir iliski modeli gelistirebilir, hem de ISID ile daha etkin bir mücadele yürütebilir.

Hülasa, PKK’nin Türkiye’de silahlara veda etmesinin zamani geldi de geçti bile. Ister içerden bakin, ister disaridan, varilacak sonuç bu!

—————————————————————–

Yeni Yüzyil- 7 Temmuz

Vahap Coskun

Back to top button