Hepimiz aklimizi basimiza alalim!
Kutuplasmanin içine girmeyen halkin çogunlugunun, durumun ciddiyetini anladigi bellidir.
Içisleri Bakani Efkan Ala ‘hepimiz aklimizi basimiza alalim’ demis; evet, hepimizin aklini basina alma zamani geldi, belki de geçti!
Bürokrasiden bakanliga getirilen Efkan Ala, kaydolali alti ayi bulmadan partisini bütünüyle benimsemis görünüyor. Ak Parti’nin, ‘iktidara geldigi andan itibaren’, ‘vatandaslarin düsüncelerini özgürce ifade edebilmesi için yasal degisiklikler yaptigini’ söylemis. Okmeydani olaylarindan yakinirken Türkiye’nin ‘bunlara layik’ olmadigini anlatmis ve hatirlatmis: ‘hepimiz aklimizi basimiza alalim.’
Efkan Bey, kendisini ve Basbakanini galiba ayri bir yere koyuyor, oysa sirasini kimseye vermeden ilk aklini basina alacaklardan biridir Sayin Ala. O’nun önüne buyur edecegi bir kisi vardir; o da Sayin Erdogan’dir; Efkan Bey basbakaninin aklini basina toplamasina ciddi olarak çaba göstermelidir; bunun için önce kendi basini iki elinin arasina alip düsünmeli, sonra da Basbakanina gitmeli, ona yardim etmelidir!
Bir iki gerçegi hatirlatayim:
Ülkemizde Erdogan’in basbakanligindan her haliyle mutlu olan birbirine benzeyen insanlar vardir. Baslangiçta bunlarin sayisi sekiz milyonun üstündeydi, simdilerde 14 milyon çevresindedirler. Bunlar simdiye kadar Erdogan’a karsi olan her söz ve davranisa karsi çikmislardir; O nereye gelmek isterse orasi için O’na oy verirler; ne yapmak isterse alkislarlar!
Bir diger grup da, Erdogan’in basbakan olmasindan rahatsiz olanlardir; 2002’de Ak Parti’yi ‘rahatsiz ve endiseli’ dört milyondan fazla insan karsilamisti, bu egilimdekilerin günümüzde sekiz milyonun üstüne çiktigini saniyorum. Bunlar, Erdogan’i zayiflatacak her söze inanirlar, O’na karsi söylenen her sözü tekrarlayabilirler, her eylemi desteklerler!
Bu iki grubun içindekiler, söyleyip yazdiklarini kendileri düsünüp yazdiklarini sanirlar. Oysa yazdiklarinin sinirlarini da, içerigini de gruplari belirlemistir, onun disina çikamazlar, kalemleri sabit fikirlere baglidir.
Böylece basinimizin büyük kisminin düsünce özgürlügü bu kutuplasmanin sonucu yok olmustur. Liderlerin düsünce özgürlügüne karsi duruslarinin nedeni budur: Serbest düsünememektedirler, kendilerinin düsüncelerini tek dogru bilmekte ve baskalarinin düsüncesini karsi niyete baglamaktadirlar.
Bu iki gruptan düsünce özgürlügü mücadelesi beklenemez. Nitekim Erdogan yanlilarinin eli düsünce özgürlügünün gerçek tanimini yapmaya varmamaktadir; karsisindakiler de, kendi söylediklerinin dogrulugunda israr eder, farkli düsünenleri düsman sayarlar, düsmanlarinin kalabaliklasan listesi de ürkütmez onlari.
Her grubun lideri, gruba bagli olanlarin sayisinin artmasini istemektedir, böylece grubun kazanmasi garanti altina alinacaktir!
Sayinin artmasi için, her firsattan yararlanarak taraftarlar kiskirtilmakta, karsisindakilerin kötülükleri anlatilmaktadir.
Bu iki grupta bulunanlar, ne zaman istenirse o zaman, nerede ve hangi kosulda olursa olsun sandiga gidecek ve oy verecektir.
Erdogan, karsisindaki partilerin üyelerinin hepsini kendi tarafina davet ediyor; partisinin ilkeleri, demokrasi, serbest ekonomi, insan haklari ve Avrupa Birligi konusmanin parlatilmis süsleridir. O süslerin parlakligina kanip o tarafa gidenler, o süslerin altindaki gerçegi bir daha isteyemeyecek, düsünemeyeceklerdir; davet böyle bir esirligedir.
Sayin Erdogan’in ve arkadaslarinin akillarini baslarina toplayip, gruplarinin sayisini arttirma çabasindan vaz geçmeleri zorunludur. Bütün toplumu gerçekten felakete sürüklemektedirler.
Iki grubun toplami, simdilik oy veren seçmenlerin yarisinin biraz altindadir. Iki gruba katilmayan halkimizin durumun ciddiyetini anladigini saniyorum. Parti tutmak, bir partiye gelecek seçimde oy vermek, bir grubun parçasi olmak anlamina gelmez. Bir partiye oy verilebilir ama kutuplasmanin disinda kalinabilir.
———————————————
Radikal-26 Mayis
Tarhan Erdem