Heyecanlandirmadi, çünkü biz çok degistik!
‘Zenginin mali fukaranin çenesini yorarmis’; Basbakan’in 1915 konusunda yaptigi açiklama da öyle. Üzerinde çok konusulacagi kesin, çünkü bir basbakan ilk defa böyle bir açiklama yapiyor.
Yorum yazmak can sikici. Nelerin söylenecegi belli! Yarim bardak su misali. Bardaktaki suyu görüp, bunu çok olumlu, büyük bir adim olarak degerlendiren ve tarihî falan diyenler olacak. Muhtemel kalben hükümete yakin ve bu alanda fazla eziyet çekmemisler takimindan gelecek bu tür sözler. Hele bir de liberal etiketleri varsa bu kisilerin, hafif bir ‘yeme de yaninda yat’ durumunun ortaya çikacagi kesin.
Öte yandan, bardagin bos tarafina bakip begenmeyenler olacak! ‘Tayyip’in yeni oyunu’; ‘hiçbir sey söylemeden bir sey söylüyormus gibi yapma’, diyenler olacak. Ya da ‘niye simdi’ciler veya ‘asil niyeti nedir’ciler kuyruk olacaklar! Bu tür sözler de muhtemel AKP ve Erdogan’a yüregi sogumus çevrelerden gelecek, söylenenler begenilmeyip, dudak bükülecek!
Elbette arada- derede bir yerde duranlarimiz da olacak, ‘yetmez ama evet’ usulü… Bu kesimin de karamsar ve iyimserleri olacak. Belki de daha önceki özellikle Alevi ve de Kürt açilimi deneylerinden agzi yananlar, bu açiklamayi üfleyerek degerlendirmeyi tercih edecekler.
Ben sanki bu son kesime daha mi yakinim nedir?
Hayir, öyle degil! Çerçevesi yukarda çizilmis bir tartismanin epey can sikici oldugunu düsünüyorum.
Merkezine bu açiklamanin kendisini koymak ve ne anlama geldigini anlamak disinda bir seyler ariyorum…
Peki, bu mümkün mü? Belki!
Ama önce, açiklamayi ‘çok yeni ve tarihî’ olarak niteleyenlere ufak bir not: aslinda Basbakan tarafindan söylenmesi disinda bu söylenenlerde çok yeni bir sey yok. Bunlarin hepsi ama hepsi, hele su Çanakkale ve Sarikamis kayiplarini, soykirim ile esitlemek için kullanilmis ‘adil hafiza’ incisi de dâhil, daha önce Davutoglu tarafindan degisik vesilelerle, defalarca ama defalarca dile getirilmis düsüncelerdir.
Elbette bir basbakanin resmen bunlari tekrar etmesi önemli. Ama tarihî diye havalara siçramaya gerek yok.
Hakkini vermek isterim; açiklamada birkaç kuvvetli fikir var: birincisi, ‘farkli söylemlerin empati ve hosgörüyle karsilanmasi’ ve ‘karsidakini dinleyerek anlamaya çalisma(k)’… Bu açiklama ile 1915 konusunda artik zaten var olan özgür tartisma ortami resmen kabul edilmis oluyor ki bu önemli. Ama 21. yüzyilda zaten olmasi gerekene sevinmenin biraz tuhaf oldugunu da kabul etmek gerek.
Ikinci önemli fikir, ‘acilari anlamak ve paylasmak’; ‘ne bir acilar hiyerarsisi kurulmasi ne de acilarin birbiriyle mukayese edilmesi ve yaristirilmasi’… Dudagimda hafif bir gülümseme… 1993’te Türkiye’ye ilk geldigimde, üstüme dikilmis öfke dolu gözlere –ki içlerinde çok sayida solcu da vardi– korkarak bu cümleleri tekrar ettigimi hatirliyorum. 21 yil sonra Basbakan’dan böyle bir cümle duymak tuhaf bir duygu! Begenelim, begenmeyelim, 21 yilda kat ettigimiz yolu gösteriyor!
Üçüncü önemli fikir, ’20. yüzyilin basindaki kosullarda hayatini kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarini diliyor, torunlarina taziyelerimizi diliyoruz’ cümlesi… 1915 yilini anmamis, katliam vb. kelimesini kullanamamis ama belki de açiklamanin en önemli noktasi bu. Daha önce hiç söylenmemis insani bir boyut var. Bu açidan bir yenilik ve bunu inkâr etmek hos kaçmaz ama fazla yorum yapmak bana düsmez, atalari imha edilmis insanlarin nasil algilayacaklari önemli.
Açiklamada arada gürültüye gittigini gördügüm açik bir de yalan var; ‘arsivlerimizi bütün arastirmacilarin kullanimina açtik,’ deniyor. Basbakan açikça yalan söylüyor.
Ermeni soykirimi ile ilgili en önemli arsivlerden birisi Genelkurmay arsividir, bu arsiv ne dogru dürüst tasnif edilmistir, ne de arastirmacilara açiktir. Böyle bir açiklamaya bu tür bir yalan hiç hos degil.
GÖRÜSLERIMIZ ‘IHANET’TEN FIKIR DÜZEYINE TERFI ETTI
Eger Fehmi Koru’nun, ‘tarihe iliskin özür dilendi artik’ gibi son derece gayri ciddi ve ‘ayip’ sayilmasi gereken tutumunu bir kenara birakirsak, açiklamanin anlami ne? 2002’den bu yana T.C’nin geleneksel politikalarinda bazi degisiklikler yapan AKP, Ermeni soykirimi konusunda da bir dil degisikligine basvurdu.
Basbakan’in açiklamasi ile birlikte artik 1915 üzerine toplumu açik konusmaya davet edenlerin üzerine ‘hain’, ‘pis Ermeni’ diye saldirilmayacak; ‘sözde’ diyerek onlarca hakaret yapilmayacak. Yusuf Halaçoglu, Sükrü Elekdag ve Gündüz Aktan döneminin artik resmen sona erdigini söyleyebiliriz.
Gerçi Hrant’in öldürülmesi sonrasi bu hava zaten kirilmis idi ama gene de resmiyet kazanmasi önemli.
Açiklamanin bir anlami da su: Hükümet artik ‘resmî görüs’ karsitlarinin fikirlerini de, fikir olarak kabul ediyor ama 1915 hakkindaki kanaatini hiç degistirmiyor. Eski düsünce aynen korunuyor. ‘Herkesin acisini anlamak’ çizgisi ile, Çanakkale, Sarikamis, Dünya Savasi kayiplari ve Ermenilere yapilanlar bir torbaya dolduruluyor. Yillarca söylenen de zaten buydu.
Eger kullanilan dili büyük bir degisiklik diye yorumlayacaksaniz, bir sey diyemem ama 1915’in içerigine yönelik ortada çok yeni bir sey olmadigini söylemek istiyorum.
Asil bundan sonra atilmasi gereken adimlarin atilip atilmayacagina bakmak gerekiyor!
Bana göre, asil soru, Basbakan’in ne söyledigi degil, ona bunlari kimin ve neyin söylettigidir. 2015 yaklasirken, hükümetin, özellikle uluslararasi arenada sirtini duvara dayanmis hissettigi ve içine düstügü sikisikliktan kurtulmak istedigi biliniyor. Daha dün, Türkiye’nin ABD’deki en büyük savunucusu olan AJC (Amerikan Yahudi Komitesi) soykirim kelimesini resmen kullandi ve Türkiye’yi soykirimi tanimaya davet etti.
Bir an düsünün, uluslararasi destegini kaybetmis Basbakan’in, içinde bulundugumuz su kosullarda, kendisine ait, daha önce defalarca sarf ettigi ‘Müslümanlar soykirim yapmaz’, ‘atalarima soykirimci diyemezsiniz’ türünden sözleri tekrar etmis olsaydi ne olurdu?
Basbakan mecburdu, o sadece kaçan bir treni yakalamak telasi içinde. Bu sözler bir degisim dinamiginin degil, geç kalmisligin habercisi olabilir belki. 2015’e girerken bir zarar tanzim operasyonu yapiyor Türkiye.
Bana göre artik keramet Basbakan’da degil, keramet bizde, Hrant sonrasi sokaklara dökülen binlerde… Ve disaridan Türkiye’ye yapilan baskilarda… Türkiye’deki insanlarin direnci, Ermeni diasporasinin çabalari ile birlesmeye basliyor. Bu birliktelik Basbakan’a fikrini degistirtemedi ama dilini degistirtmis gözüküyor.
VE BIZ ÇOK DEGISTIK
Basbakan’a bu sözleri söyletenlerin göremedigi anlayamadigi bir sey var. Biz artik eski biz degiliz. Bizler, yani 1915 Ermeni soykirimi konusundaki asirlik yalana karsi yillardir ugrasan ve çabalayan insanlar çok degistik.
Eger Basbakan bu sözleri, bundan 10 yil önce söyleseydi, gerçekten söylediklerini bir ‘devrim’ bile sayabilirdik. Ama artik köprünün altindan çok sular akti. Derimiz kalinlasti, pir-pir atan yüregimiz acilarla doldu, basimiza gelenleri ‘tecrübe’ altinda toplamayi ögrendik. Bundan 10 yil önce büyük degisim olarak sunulabilecek sey simdi sadece içimizi buruyor! Dudagimizda hafif bir gülümseme, agzimizda hafif eksi bir tat birakiyor!
Basbakan da dâhil, bundan sonra 1915 soykirimi üzerine konusmak isteyenler, eger söylediklerinde bir anlam bulmamizi, biraz olsun heyecanlanmamizi istiyorlarsa, artik çitanin çok yükseklerde oldugunu görmek zorundalar. Bu açiklamayi ‘tarihe yönelik isler bitti’ hafifligi ile karsilayanlarin bilmesinde fayda var. Ben ve benim gibiler, çok ama çok somut bazi adimlara bakacaklar. Bazi seylerin yapilip yapilmadiginin çok yakin takipçisi olacaklar:
a)Bu ülkede 90 yildir bir inkâr politikasi yasandi; bu inkâr 2002 AKP iktidari sonrasi da devam etti. 2014’te, 1915 üzerine konusmak isteyenler, sanki bugüne kadar hiçbir sey olmamis gibi, kendilerinin de olanlarda hiçbir payi yokmus gibi konusamazlar. Eger 1915 konusunda politik bir degisiklik olacaksa, ilk önce kendinizden baslayarak, onlarca yildir süren inkâr politikalarinin yanlisligi konusunda bir seyler söylemeniz sart!
b)1915’in açik bir insanlik suçu oldugunu kabul etmeden, ‘herkes aci çekti’, ‘herkesin acisini anlayalim’ ile gidilecek bir yer yoktur. Savas kayiplari ile soykirim gibi bir insanlik suçu arasinda ayrim yapmayi ögrenmedikçe hiçbir sey çözülemez. Önce cinayete cinayet demeyi ögrenmeniz gerekir. Artik çitanin bundan asagiya düsmesi mümkün degil!
c)Yapilacak en anlamli baslangiç, Ermenistan ile sinirlari açmak ve diplomatik iliskileri gelistirmektir. Bundan iki yil önce Hocali mitingine Içisleri bakanini yollamis, ‘Ermeni yalanina kanma’ diye afisler asmis bir hükümetten söz ettigimizi biliyoruz.
Hrant’in gerçek katillerinin derin dehlizlerden bulunup çikartilmasindan söz etmiyorum bile…
Bana göre,1915 konusunda degisimin dinamigi hükümetin elinde degil artik! Onlar, kaçirmakta olduklarini bildikleri bir trenin son vagonuna can havliyle atlamak istiyorlar. Ama, 2015’e dogru, tarihî bir cinayeti kabul etmekten, bu cinayet için özür dilemekten ve yaratilan yikimi telafi etmek için Ermenistan ve diaspora ile görüsmeye baslamaktan baska bir seçenek yoktur. Bu yolu açan her girisim iyidir ama sadece yolu açacagi için… Bitirecegi için degil… Bunun görülmesi gerekiyor. Bunlarin yapilmasi için çok mu bekleriz? Acelemiz yok ki!
—————————————————
Taraf-25 Nisan
Taner Akçam