“Hiç birinin kani birbirinden üstün degil”
Bugüne kadar içinde yer aldigim, kurum, dernek ve siyasi partilerde herhangi bir görevi almaktan hiç imtina etmedim. Tabii ki zaman zaman “bu isi kurtarir miyiz, sayimiz yeterli mi, gücümüz var mi, arkadaslarimizi tehlikeye sokar miyiz?” gibi kaygilar tasidigim oldu. Kaygilarima ragmen, kendimce naçizane aldigim isleri ve görevleri layikiyla, karinca kararinca yerine getirmeye çalistim. Ancak bütün yaptigim islerde beni en çok da 8 Mart Dünya Kadinlar Günü sebebiyle yapilan çalismalar kasiyordu. Kadin sorununa olan inancim tamken, bendeki bu kasilma hali niyedir, nedendir diye soruyordum kendime. Anladim ki, bunda çok anlasilir bir sekilde çevremdeki/çevremizdeki bir kisim “erkeklerin” etkisi varmis. Çünkü daha 8 Mart’a bir hafta kala konunun alaya alinmasi, yer yer 8 Mart kutlamalarinin “gereksizligi” ve beraberinde birçok ulu orta söylenen çig düsünceler beni olumsuzluga itiyordu. Vaziyet böyle olunca da 8 Mart’a bir kaç gün hala hissettigim umutsuzlugum, 8 Mart gününde diger kadin arkadaslarimin gayretlerini de gördükçe, yerini yeniden umuda birakiyordu.
Bu yil da; günden güne sayisi artan kadin cinayetlerini, çocuk gelinleri, siddetin her türlüsü reva görülen kadinligimizi konusarak, slaytlarla, örneklerle, yasanmisliklarla pekistirerek geçirdik. Hep inandigim gibi; dünyanin en köklü ve zor sorunlarindan biri kadin sorunudur. Elbette tek bir günde bu sorunu çözemeyiz. Ancak 8 Mart tarihlerinde bu sorunu becerebildigimiz kadar gözler önüne sererek, tüm zorluklariyla bir kez daha soruna parmak basarak, kadin sorununu gündemde tutmayi önemsiyorum. Bizim arzuladigimiz dünya; herhangi bir ulusun, tek bir cinsin, tek bir sinifin ötekinin üzerinde kuracagi baski ve zülüm degil elbet. Yalnizca esitlik siariyla, beraber kuracagimiz yasanilasi bir dünyadir arzuladigimiz. Evet, bir 8 Mart’i daha geride birakmistik. Hem Kürt hem de kadin olmanin iç içe geçen zorluklarinin bilinciyle…
Ancak, benim için bu yil 8 Mart’i sebebi “keder” de olsa, anlamlastiran bir yani daha oldu. Bu hafta sonu 8 Mart etkinligimizden bir gün sonra, 9 Mart günü Güney Kürdistan’da yasamis, Fewziya Amin Sami Abdurrahman’in ölümünün 40. gününde yapilan anmada bulundum. Bu anma beni çok etkiledi. Bu yüzden bunu sizlerle paylasmak istedim. Bilindigi gibi Fewziya Xan; Güney Kürdistan’da Hewler’de bir bayram günü, 2004 yilinda140 Kürdün de içinde bulundugu saldirida öldürülen Sami Abdurrahman’in esi. Ailenin büyük kizlari Ingiltere’nin Kürdistan Hükümet Temsilciligi görevini yürütmektedir. Sn. Bayan Xan annesinin ölümünün 40. gününde çok duygulu ve çok manidar bir anma toplantisi düzenledi. Anma etkinligine; kurumum KOMKAR’da dahil çesitli kuruluslar, kisiler, aile yakinlari, dostlar davet edildi. Ben de bir grup arkadasimla bu anmada bulundum. Konusmalarla, dialarla, Kürdçe stranla, Kürtçe siirle beslenerek, Fewziya Xan’in hayati çocuklari ve dostlari tarafindan anlatildi. . Fewziya Xan, 40 gün önce 68 yasinda bir Kürt kadini olarak; zorlu, mesakkatli ve Kürdistan için mücadele ederek geçirdigi hayata veda ediyor. Ancak beni çok derinden etkileyen bu anma; bana bir Kürt kadinini daha gerçekte tanima olanagini sagladi. Basindan sonuna kadar benim için çok duygulu ve çok manali geçen anma, adeta bana umut asiladi. Mücadelemizin boyutlarini hatirlatti. Dostlari ve yakinlari tarafindan Fewziya Xan’in mücadeleci ve Kürdistani durusu hakkinda onlarca ani, anekdot ve Kürt kadini olma özellikleri anlatildi. Hepsi de ders çikarilacak önemli anilardi. Ancak birini size aktarmak isterim. Fewziya Xan yukarida anlattigim fasist saldirida esi ve oglunu kaybeder. Yillar sonra Erbil’de, bu saldirida sehit düsenlerin anisina Sami Abdurrahman Parki yapilir. Park’in içine saldirida ölenlerin isimlerinin bulundugu mermer den bir anit konulur ve üzerine basta Sami Abdurrahman’in ve diger sehit düsenlerin isimleri yazilir. Ancak Fewziya Xan, bu isimlere itiraz ederek; “isimlerin basina esim Sami Abdurrahman’in ve oglum Salah’in isimlerinin yazilmasini dogru bulmuyorum. Orada 140 Kürt sehit oldu. Hiç birinin kani birbirinden üstün degil. Bu nedenle buraya Kürdistan sehitlerinin isimlerinin alfabetik olarak yazilmasini istiyorum” der…
Kim bilebilirdi ki; Kürdistan’in iki ayri parçasinda yasayan iki kadinin bu yürek bulusmasini. Bana bu hüznü ve gururu bir arada yasatan, onlarca Kürt kadinindan biri olan Fewziya Xan’ima minnet duydum.
Gönül Genç Dabakoglu