Hosa giden provokasyonlar!

Son bayrak olayindan bazi Kürt kardeslerimiz keyiflenmis görünüyorlar; bu onlarin duygularini oksamis!
Ama bu provokasyonu sahneleyenler bu isi bazi Kürtlerin hosuna gitsin diye yapmadilar, Türk toplumunu kiskirtmak, sokaga dökmek için yaptilar. Hatta, olayi, iddia edildigi gibi 16 yasinda bir çocuk kendi basina yapmis olsa bile (ki bu hiç inandirici degil) böylesi eylemler son derece olumsuz sonuçlara yol açabilir ve bundan en basta Kürt halki büyük zarar görebilir.
6-7 Eylül 1955 olaylarini hatirlayalim. Önce Selanik’te Atatürk’ün dogdugu ev kundaklandi ve bunu Rumlarin yaptigi söylendi. Öyle ya, hiç Türklerin kendisi Atatürk’ün evini kundaklar mi?! (Bu eylem de belki bazi Rumlarin duygularini oksamistir!) Ardindan bazi Istanbul gazetelerinin kiskirtici yaylim atesi altinda, önceden hazirlanmis, bindirilmis saldirgan ve talanci gruplari harekete geçirdiler. Istanbul’un gayrimüslimlerle yogun semtleri, özellikle de Rum ve Ermeni isyerleri, evleri altüst edildi, talan edildi, kadinlarin irzina geçildi, din adamlari öldürüldü ve Rumlar bu kez bir mübadele sonucu degil, ama can havliyle Istanbul’u terk ettiler, Yunanistan’a göçtüler.
Daha sonra Atatürk’ün evini kundaklayan kisinin Türk istihbaratinin bir elemani oldugu, yani bunun bir provokasyon oldugu anlasildi. Bu kisi korundu ve ödüllendirildi.
Bir de Maras olaylarini hatirlayalim: Sinemaya bomba atildi ve Alevilere yüklendi, bunu Alevilere yönelik katliam izledi. Oysa bu bir Kontrgerilla eylemiydi ve bu eylem de benzer birçok provokasyon gibi 12 Eylül darbesine zemin hazirladi.
Yine 12 Eylül öncesi Malatya Belediye Baskani Hamido, kendisine gönderilen bombali paketin patlamasi sonucu öldü. Bu olay Alevilere, solculara yüklendi. Kent karisti, Aleviler ve solcular yogun saldirilara hedef oldular. Ama bombali paketi gönderen yine Kontrgerillanin kendisiydi.
Mersin’deki bayrak provokasyonundan bir önceki ‘Provokatörler Isbasinda’ baslikli yazimda söz etmistim.
Bu ülke geçmiste böylesine onlarca provokasyona tanik oldu.
Diyarbakir’daki olayin da bazi derin odaklarca tezgahlandigi kanisindayim. Bu isi yapan kisi ve ardindaki odak henüz açiga kavusmus degil. Ama bunu yaptiranlarin barisa ve çözüme karsi kesimler oldugunu ve bunlarin yillardir benzer pek çok provokasyon düzenlediklerini bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
Provokasyon topluma kurulan bir tuzaktir, oltaya takilip suya atilan yem gibi. Yapilmasi gereken saf balik gibi oltaya atilmak degil, tuzagi görüp desifre etmektir. Karsi tarafin oyunu böyle bozulabilir.
12 Haziran 2014
Kemal Burkay