Makale

Hüdai Morsunbul’e sahip çikalim!

Kürt çocugunun kendi anadilini ögrenmesinden korkanlar, Türk çocugunun dilini zehirleyenlerdir. I

Necla Çamlibel

Biliyorsunuz, insan haklari, tüm insanlarin hiçbir ayrim gözetmeksizin yalnizca insan oluslarindan dolayi esit, özgür ve onurlu yasama hakkina sahip olmasidir. Herkes, cinsiyet, irk, renk, din, dil, yas, düsünce farki, ulusal veya toplumsal köken, zengin fakir gibi fark olmaksizin kanun karsisinda esittir.

Yine her çocugun kendi anadilini ögrenmesi insan hakkidir. Insan haklari, insanin asirlar içinde önce düsünsel alanda, anayasalarda ve uluslararasi sözlesmelerde yer alan ve korunmasi gerektigi konusunda ortak kaniya dayanan degerler bütünüdür. Insanin salt insan olmakla kazandigi haklardir. Bu haklar, temelde bireyin herkese karsi ileri sürebilecegi yetkiler bütünüdür. Kisi, bu haklari dogumla hatta dogum öncesinde kazanir. Insan haklari, devletin baskici gücünü sinirlar; bireyi, devlet karsisinda kimi hak ve yetkilere sahip öznel durumuna sokar, obje olmaktan kurtarir. Insan haklari, bireye, insan olarak sahip oldugu ortak degerlerin sömürü, baski, siddet, saldiri ve her türlü olumsuz dis etkiler karsisinda korunmasini isteyebilmesi yetkisini verir, evrensel niteliklidir. Mersin’deki ilgili makamlar ve yetkililer bu hakki çignemistir.

Egitimci Hüdai Morsunbul’unda insan haklari, yasal çerçevesinde, Kürt çocuklarinin anadilini ögrenmesi konusundaki mücadelesine karsilik, ögretmenlik yaptigi sehirdeki ilgili makamlarca haksiz bir sorusturmaya tabi tutulmustur.

Tekilci anlayisa sahip makam sahipleri, ülkenin temel sorunu olan, Kürt sorununa, Kürtlere bakisi ve çözümsüzlük konusundaki israrlarini bir kez daha, Morsunbul’ün çocuklarin kendi anadillerini ögrenmesi konusunda emegi sürgün edilisinden ve yasadiklarinda nasil sürdürdükleri görülüyor.

Kürt sorunu ve anadilde egitim son yillarin en masumane talebi konularindan birisi olarak hala çözüme kavusmus degil. Çünkü üniterci siyasi anlayis ve asimilasyondan politikalardan vazgeçmek istemeyenler bu talebi ‘bölünme riski’ olarak görüyorlar. Oysa politik ve ayrimci bir talep olarak görmek yerine bu talebi, her çocugun en temel insani hakki bir yaklasim olarak görülse. Ne Kürtler ve çocuklari ne de egitim verenler ve anadilini konusmak isteyenler her türlü baski, eziyetlerle sürgünlerle karsilasmayacaktir.

Morsunbul, 22 yilldir ögretmenlik yapmaktadir. Dört yildir Türkçe ögretmenligi olarak çalistigi Mersin Ulubatli Hasan Ortaokulu’ndan alinip baska bir okula sürgün edildi. Sürgün sebebi: Kürt çocuklarinin kendi anadillerini ögrenmeleri konusunda gösterdigi çabadir. Yillardir ülkede Kürtçenin lehçelerinin de egitim dili, çocuklarin anadilini ögrenmesi konusundaki yasal degisikliklerin takipçisi oldu. Sürgün edildigi; Mersin Taskent Yusuf Bayik Ortaokulu Türkçe Ögretmenlik görevini sürdürüyor.

Morsunbul sürgün nedenini ve yaptigi çalismalari su sekilde açikliyor:

2020-2021 yilinda 5. sinif ögrencilerin tümünde Kürtçe (Zazaca) dersi seçilmesi hakkinin verilmesi sonucu, 2021 Eylül ayinda 300 Zazaca ders kitabi gelmis ancak, okul idarecileri dersin verilmesine yasadisi bir sekilde engelledigini, Morsunbul’un, sürgün ve sorusturmaya tabi tutulmasindaki süreçle ilgili anlatilanlarindan anliyoruz. Söyleki;

2021-2022 egitim ögretim yilinda bakanligin gönderdigi içinde Kürtçe ve (Zazaca) dersinin de bulundugu form Mersin Akdeniz Ilçe Milli Egitim Müdürlügü yetkilileri tarafindan yasadisi bir biçimde tahrip edildigini. Kürtçe dersi bölümü kayit formundan çikarilip Yasayan Diller ve Lehçeler (……) yazilarak ögrencinin kendi anadili dersini seçmesi zorlastirildiklarini. Buna ragmen, kendisi bu konudaki çabasini sürdürmekte israr etmistir. Ve sehirdeki yetkililerle ve okul müdürlükleriyle görüsme yolunu seçmistir. Ögretmen Hüdai Morsunbul, okullarda dersin verilmesi konusundaki olumsuz ve baskilara ragmen kararlica çalismalarini yetkili, duyarli siyasi parti ve sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleriyle görüsmeye devam etmistir. Tüm bu çabalar karsisinda.

Ilçe Milli Egitim Müdürü seçmeli derslerle ilgili okul müdürleriyle yaptigi toplantida Kürtçe dersinin seçilmemesi konusunda uyarida bulundugunu, oysaki kendisinin seçmeli derslerden Kürtçe için valilik tarafindan sahsina verilen izin belgesi dogrultusunda çalismalarini sürdürdügünü, söz konusu çalismayi, ögretmenlik yaptigi okul, ilçe milli egitim müdürlügü ve Mersin valilik bilgisi dahilinde yürüttügünü belgelerle kanitliyor.

Dört yildir yürüttügü anadilin ögrenilmesi konusundaki bütün çalismalar yasal çerçevede ve yetkili mercilerin bilgisi dahilinde gerçeklestirdigini belgelerde görülüyor.

Egitimci Morsunbul sürgün edilmekle birakilmamis. Hakkinda Türkçe dersinde Arapça ve Kürtçe konustugu ve bazi kelime ve cümleleri dikte ettigi iddiasiyla inceleme baslatilmis. Sürgün disinda maas kesim cezasi hayata geçirilmistir. Bu da yeterli görülmemis adli makamlara Türkçe dersinde Kürtçe ögrettigi iddiasiyla suç duyurusunda bulunulmustur.

Seçmeli Kürtçe dersleri ile ilgilinin fazla olmasi sebebiyle, çalismalari yürüttügü sehirde ve okulunda yürüttügü çalismalar meyvesini vermeye baslayinca kimi caslar gerçekle ilgisi olmayan iftiralar, sikayetler, suç duyurulari, tehdit ve baskiyla sindirilmek istenmistir.

Yine bir baska ortaokulda açmak istedikleri Kürtçe yazilmis çocuk hikâye ve edebiyat kitaplarinin da olacagi kütüphane açmasi, CIMER (T.C Cumhurbaskanligi Iletisim Merkezi) üzerinden sikâyet sebepleri arasinda sunlar siralaniyor.

Türkçe dersinde Arapça ve Kürtçe konusmak sikâyet konusu edilmekle yetinilmemis. Bu sikâyete Selahaddin Eyyubi’nin Kürt oldugunu söylemek sürgün ve sorusturma sebebi olarak sikayetlerde bulunulmustur.

Bu onurlu mücadeleyi taktir etmek yerine, Morsunbul’un bu çabasini taktir yerine itibarsizlastirmak için; insan haklarina sigmayan, gerçek olmayan suçlara bir de bütün bunlar ise yaramayinca ögrenciye siddet uyguladigi iddiasi öne sürülmüs, ardindan ögrencilerinin önünde gözaltina alinma çabasi gerçeklesmistir.

Tüm bunlar sürgün edilme ve maas kesim cezasinin verilmesi ile devam ettirilmistir. Bu da yetmemis adli mercilere Türkçe dersinde Kürtçe ögretmek, ögrenciye siddet iddialari ile suç duyurularinda bulunulmus.

Yine memuriyetten alinmasina yönelik girisimlerin cas ve bazi mihraklar tarafindan suç üretilmek üzere harekete geçilmistir. Her adimda yetkilileri bilgilendirip kanunlar çerçevesinde hareket ettigini beyan eden Morsunbul, su çagirida bulunuyor. Tüm gelismelerin ilgili makamlarca ve müdürlüklerce ve Kürt kamuoyunca takibini talep ediyor.

Kanimca, Kürt kamuoyunun da bu onurlu durusa, sorusturmaya karsi daha duyarli olmasidir. Kürtler biliyor ki verilen ceza ve açilan sorusturma ögretmen Hüdai Morsunbul’e degildir. Kürt diline yönelik tahammülsüzlük.

Kürt çocuklarinin anadili egitim dilini ögrenmesinden korkanlar ve bu sürgün ve sorusturmaya sebep olanlar bilsinler ki; ne kendi ülkesine ne de o ülkede yasayan çocuklarin annelerinin haklarini koruyamaz kadar çaresiz durumdalar. Kürt annenin çocuguyla konustugu dilden korkan, Türk annesinin dilini zehirleyendir. Üniterci siyaset onlarin emdigi sütü kendine haram etmistir.

Helal süt emmis yetkililerin ve duyarli makamlarin Kürt diline milletine karsi tahammülsüzlükten vaz geçip, Morsunbul’un bir an önce verilen cezalarin kaldirilip, sorusturmalarin geri alinip, görev yerine gönderilmesidir.

Ve Kürt çocuklarina lehçeleriyle anadilimizi ögreten Hüdai Morsunbul’un yanindayim. Demokrat, çagdas, esitlikten yana, aydinlarin, basin ve televizyonlarin özellikle Kürt aydin ve siyasi çevrelerin, kamuoyunun bu sürgün ve sorusturmaya daha duyarli olmaya davet ediyorum.

Devam edecek.

Necla Çamlibel

Back to top button