Hükümet’ten ‘Tüm haklarimiza saygi’ sözüne dair…
Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç’in bütçe görüsmeleri sirasinda yaptigi konusmayi pekçok kisi gibi ben de memnuniyetle karsiladim.
Ciddi bir devlet adami imajina sahip olan Arinç`tan dinledigimiz sözler gerçekten tarihi öneme sahiptir. Kürt realitesinin devlet tarafindan açik ve net bir sekilde kabul edilmis oldugunun beyanidir.
Bu konusma herhangi bir Kürdistan gezisinde veya bir yurt disi seyahatinde uçakta sarfedilip sonradan unutulan sözlerden degil, meclis kürsüsünde yapilan, ciddi ve detayli bir konusma idi… Rafa mi kaldirildi diye son zamanlarda merak edilen ‘Kürt Açilimi’nin tekrar ve ivedelikle gündeme oturtulmasi idi. ‘Kürtlerin varligi bin seneden beri bir gerçektir. Inkar edemezsiniz. Inkar ederseniz 1980 öncesine dönüs yaparsiniz. Bir insanin kimligini inkar etmek o insani inkar etmek gibidir’ dedi sayin Arinç.
Buna benzer sözleri biz daha önce Olof Palme, Vaclav Havel, Lenson Mandela gibi dünyaca ünlü pekçok saygin devlet adamlarindan, aydin ve sanatçilardan dinledik ve dinliyoruz. Onlarin kürt halkina gösterdikleri insani dayanismaya tanik olduk, moral bulduk. Ama bir gün Türkiye`de de mutlaka en az Cezayir sorununu çözümünde rol alan ve bunu basariyla yerine getirip büyük devlet adami sifatiyla tarihe geçan De Gaulle kadar cesur türk devlet adamlarinin da siyaset meydanina çikacaklarina inanarak bu güne geldik. Nihayet kürt sorununu, ülkenin temel bir sorunu olarak gören ve çözümüne talip olan devlet adamlarinin varligindan bahs edebiliriz. Bugün Basbakan Erdogan ve Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç gibi ayaklari yerde olan devlet adamlari var Türkiye de. Üstelik hükümetin basindalar. Hükümet olarak onlar kendi dürbünlerinde nasil bir çözüm görüyorlar veya görmek istiyorlar, henüz bilinmiyor. Ama biz kürtler, Arinç`in asagidaki sözlerini hem Türk hem de Kürt halkinin ortak yararina olacak tarihi bir degisimin isaretleri gibi görmek isteriz:
‘Kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimlige saygi duyacagiz, o kimligin bütün kültürel haklarini, Anayasal haklarini verecegiz, taniyacagiz, diline saygi duyacagiz. Bunlari vermekle terörle es anlamli sonuç çikarmayacagiz. Irkçiligi reddediyoruz. Ben Kürdüm diyen bir insanin egitim, kültür, dil hakki ne varsa verecegiz. Bu ulufe, bahsis degil. Tüm haklarina saygi göstereceksiniz.’
Her iki tarafta da bu olumlu sözlerlerden rahatsizlik duyanlar var. Soruna salt ideolojik ve grupsal açidan bakanlar; statikocular, bundan sonra da adil bir çözüm yönünde atilacak her olumlu adima köstek olmaya çalisacaklar.
Önyargilarina teslim olmus bazilari ise, söylenenleri anlamadan, pesinen her söze baska anlamlar yüklemege çalisiyorlar. ‘Siz kim oluyorsunuz da hakkimizi veriyorsunuz, biz kendimiz alacagiz’ gibi beylik laflar sarf eden bu slogancilarimiza Arinç’in ‘Bu ulufe, bahsis degil. Tüm haklarina saygi göstereceksiniz’ sözlerini bir kez de önyargisiz bir sekilde okuyup anlamalarini dilerim.
Ve madem ‘tüm haklarimiza saygi’ gösterecek olan devlet AKP hükümetinin elinde dir; ve mademki kürt halki da hükümet sözcüsü Arinç’in sözlerini yazili-imzali bir deklerasyon kadar ciddiye alip bir beklenti içine girecekse -ki öyledir- ozaman bizim de hükümet´ten bir an önce gereken adimlari atmasini istememiz ve atilacak her olumlu adimi desteklememiz gerekir.
Haluk Agrîn