Igneli besik, mum söndü, kuyruklu’dan ilk gece hakki’na
Cografyamizda Ermeniler için ‘igneli besik’, tüm Kürdlerin ‘kuyruklu’ oldugu ve kizilbas Kürdler için de ‘mum söndü’ söylenir-di. Taner Akçam da Ermenilerin ve Kürdlerin zihin ve duygu dünyasina ‘ilk gece hakkini’ yerlestirdi.
Igneli besik, müslüman çocuklarin Ermeni ev ve kiliselerine gizlice alinarak igneli besige yatirilmasi, sallanirken akan kanin bir yerde toplanmasi, kanin Ermenilerce içilmesini ifade eder. Mum söndü ise, kizilbas Kürdlerin cem ayininden sonra mumlarin söndürülmesiyle en yakininda kim varsa yani anne, baba, kardes, akraba fark etmeksizin onunla beraber olundugunu ifade eder. ‘Kuyruklu Kürd’ ise Kürdlerin kuyruklari oldugunu ama gizlediklerini söyler.
Akçam açiklamasinda ‘Korkunç bir örnek vereyim: 19. yüzyil feodal toplumunda örnegin Kürt bölgelerinde Kürt agalari, evlenen Ermenilerin ‘ilk gece hakkina’ sahiplerdi. Onun ötesinde Ermeniler çifte vergi veriyordu’ diyor. Eger cümleye ‘o dönemin kosullarina’ yerine,’korkunç’ kelimesi ile baslarsaniz okuyucuya ve hassasiyet tasiyanlara sadece yeni ve güçlü bir dert birakmis olmazsiniz; dahasi, zaten var olan güvensizligin, duygusal kirilmanin, nefretin artmasina neden olabilirsiniz. Akçam’in, refere ettigi çalismalarda yer alan ‘bazi’ kelimesini anmayarak, ifadeyi Kürd bölgesindeki ‘tüm’ Kürd agalarini kapsayacak biçimde ifade etmesi ve halen de düzeltme notu yayimlamamasi, bu tutumunun bilinçli olduguna yorulabilir.
Akçam, kesin ifade kullanmayip da ‘iddia’ deseydi ya da ‘bildigim kaynaklara göre’ diyebilseydi, tartisma daha sakin ilerleyebilir ve arastirma sonuçlari öne çikabilirdi. Akçam’in sert ve keskin ifadesine 132 Kürd bireyi acele ve duygusal bir karsilik verdi. Ancak kisa süre sonra kimi Kürd arastirmacilar farkli ve daha eski tarihli kaynaklarda ‘ilk gece hakkina’ rastlanmadigini ortaya koymaya basladi. Böylece tartisma verimli bir zemine yaklasmaya basladi.
Akçam, son açiklamasi ile refleksif kabullenmeye ya da reddetmeye hazir bireyleri hapsetmis oldu. Simdi ‘ilk gece hakki’ iddiasinin hizla açiga çikarilmasi gerekiyor; bu yapilmazsa önyargilar ve güvensizlik derinlesecektir.
Akçam’in açikladigi ‘ilk gece hakki’ dogru ise buna günümüz evrensel degerleriyle ve kabulleriyle yaklasma hatasina düserek geçmisimizden utanacak, inkar edecek ya da övünecek degiliz. Önemli olan haksizliga ve hakikat disiliga döneminde direnebilmek ve izin vermemek üzere karsi gelebilmektir.
Ermeni toplumu ile Kürd toplumu sorunlarini, beklentilerini açikça ve kendi temsilcileri yoluyla da tartismalidir. Kürd toplumunun birikimli, bilimsel yöntemden, etikten ödün vermeyen, tarafsiz ve insafli tarihçileri vardir. Ermeni ve Kürd bireyleri yazi ile bile olsa birbirini kirmamali, birbirine düsmanlasmamali, birbirini dinlemeli, birbirinden ögrenebilmelidir.
‘Igneli besik, kuyruklu ve mum söndü’ kötücüldür, yaralayicidir; isiten, söyleyen ve yayan için de normalde utanç vericidir.’Ilk gece hakki’nin da böyle bir hale bürünmesini ya da yasandiysa kabullenilmesini sadece ve sadece konunun sakince, etraflica incelenmesi ve tartisilmasi saglayabilir. Geçmisin kamplastirici, kutuplastirici, asil faili örten, nefreti örgütleyen, birbirine düsüren, tüketen mirasindan, etkilerinden, aliskanliklarindan kurtulmaliyiz.
Bölüm II
Cografyamizda dile getirilen ‘igneli besik, mum söndü ve kuyruklu Kürd’ kötücül serisine bir yenisini yani ‘ilk gece hakki’ iddiasini bu kez Taner Akçam kazandirmistir. Bu iddia bu kez Ermeni ve Kürd toplumunu karsilikli zehirleyici türdendir. Bu nedenle, Garo Sasuni’nin, Recep Marasli’nin kitaplarinda yer almayan bu iddia hizla açiga kavusturulmalidir.
Cografyasinda yasayan Kürdlerin statü sahibi olmasini engellemenin iki yolu vardir. Biri, statü mecburiyetini ve aciliyetini Kürdlere unutturmak; digeri ise uluslararasi toplumun Kürdlerin statü talebini duymazdan gelmesini saglamaktir.
Ankara gibi ‘özgürlük ve demokrasi güçleri’ de Kürdlere son 20 yildir statü talebini unutturmak istemektedir. Özgürlük ve demokrasi güçleri, cografyasinda yasamayan Kürdlerin kültürel soykirim tehlikesi altinda oldugu konusunda haklidir. Ancak o konudaki haklilik cografyasinda yasayan Kürdler için pek de geçerli degildir, eksiktir çünkü cografyasinda yasayan Kürdlerin kültürel soykirimindan çok daha ciddiye alinmasi gereken ‘statü soykirimi’ tehlikesi mevcuttur. Cografyasinda yasayan Kürdlerin kültürel soykiriminda ilk asama, cografi benligini, algisini yitirmesidir. Kürdün ve bölgedeki her bir toplumun kültürü, statü soykirimina direnerek korunabilir, ancak sadece kültürel soykirimdan bahsetmek bizi daha da acizlestirir.
‘Özgürlük ve demokrasi güçleri’, kendi beyanlarina göre; cografyasinda yasayan Kürdlerin cografi statü edinmesi degil; Ortadogu’daki tüm Kürdlerin ‘demokratik ulus’ adi altinda Ortadogu konfederalizminin fedaisel bir bileseni olmasi amacinda ve pratigindedir. Bense, cografyasinda yasayan Kürdlerin anayasada yerini ve çerçevesini bulmus bir statü ile yönetilmesini açikça istiyorum ve çabalarim bunun içindir.
Taner Akçam’in ’19. yy’da Kürd agalarinin evlenen Ermeni kadinlarinda’ilk gece hakki’ oldugunu’ belirtmesi iki kritik sonuca katki sunabilir: ilki, Osmanli’nin Ermenileri sadece tehcir ettigi ve yolda onlari Kürdlerin soykirdigi; ‘ilk gece hakkina’ da öfkeli Ermenilerin bu nedenle de Kürdlere karsi artacak nefret ve düsmanligi. Ikincisi ise, Kürdlerin cografi statü talebine karsi uluslararasi toplumda endiseye, antipatiye ve önlem almaya neden olabilmesi.
Akçam’in güncel Türkiye politikasina etki etmeyi amaçlayan açiklamalarina bakildiginda, ‘ilk gece hakki’ni dile getirmesinin de basit bir tarihsel bilgi paylasimi olmadigini düsündürebilir!
PKK, Türkiye’de demokrat Türklerden destek bulamamasini Dev-Yol’cularin tasfiyeciligine ve konformizmine de baglamaktadir. Akçam ise PKK’ye demokrat Türklerin destegini almasi için önerilerde bulunmakta ancak PKK tarafindan bu önerileri dikkate alinmamaktadir. Taner Akçam, PKK ve HDP’yi etkilemek istemektedir. Bunu dogrudan yapamadigi yani kendisine geçit verilmedigi için dolayli önerilerde bulunmaktadir. Örnegin, demokrasi güçleri disinda kalan Türk demokratlarin hem HDP’ye katilmasini, hem de PKK’yi terörist olmaktan kurtarmalarini istemektedir. Akçam, Ermeni meselesindeki üretkenliginin verdigi sayginligini ve sözü dinlenirligini HDP ve PKK’yi dönüstürmek, etkilemek için kullanmaya çalisir görünmektedir. Bunlar ve dahasi bizim konumuz, sorunumuz degildir. Ancak Akçam bir taraftan demokrasi güçleri ile ara vermeksizin ilgilenirken, diger taraftan da Kürdlerin içeride ve disarida sayginligina, hakliligina ve talebine süphe düsürme olasiligi yaratmaktadir.
Su bir politika olarak açikça dile getiriliyor: ‘1915 bir soykirimdir. Osmanli, Ermenileri yola döktü ancak o kaosta yola çikani ve çikmayani Kürdler yok etti!’ Bu rol istirak ya da gaspi asiyor ve suna geliyor: Kürdler toplum olarak Ermenileri ‘gönüllüce, kendiliginden’ soykirdi.. Bir toplumu yola dökeceksiniz, yola döktügünüzün can ve mal güvenligini saglamayacaksiniz, asamalarin tüm sorumlulugunu ve sonuçlarini üstlenmeyip bir baska millete yükleyeceksiniz ya da pay edeceksiniz! Çünkü o milletin statüsü yok!
Çeçenlerin statü talebi olsaydi demokrasi güçleri muhtemelen onlari da hep gündemde tutmaya çalisirlardi.
Akçam’in ‘ilk gece hakki’ iddiasina karsi 132 Kürd bireyinin yaptigi açiklama ile tepki ortaya konmasi olumludur ancak aceleyle yazildigi ve üzerinde çalisilmadigi belli olan açiklamanin dayanaksiz, yersiz kisimlari da vardir.
Kürdlerin içinde Ermenileri, Süryanileri, Ezidileri katletmis, yagmalamis olanlari desifre etmekten ve lanetlemekten çekinmiyoruz. Kanitlanmis verilerin ve sözlü tarih çalismalarinin önümüze biraktigi, omzumuza yigdigi her yükü üstleniyoruz. Peki ya Kürdlere yapilanlar!
Elbette ‘ilk gece hakki’ da tarihsel bir olgu ise, olaganlasmis ve yaygin bir uygulama ise ve bunlar kanitlanabilirse bizim bunu inkar etmemiz, övünmemiz mümkün degildir! Bizler, ‘Kürd diye bir millet yoktur, Kürdce diye bir dil yoktur, topraksizdir!’ paradigmasini, zorbaligini kabullenmemis ve buna direnmis bir toplumuz. Neye dayanarak, elbette kendimize, tarihselligimize, geleneklerimize ve bilimselligimize dayanarak!
Aziz Yagan