Iki yol

Daha önceki açiklamalarimda PKK’nin yol kesme, adam kaçirma, farkli siyasi örgütlere yönelik tehdit, saldiri gibi eylemlerinden kaygi duydugumu belirtmistim. Bu tür olaylar 20 aydir sürmekte olan çatismasizlik ortamini sona erdirebilecegi için. Belli karanlik odaklarin basindan beri silahlarin susmasindan rahatsiz oldugu, çözüm istemedigi ve süreci kesintiye ugratmak için çabaladigi bir sir degildi.
Bu kaygilarin ne denli hakli oldugu Lice’de yasanan son olaylarla açik olarak görüldü. Iki insanimiz yasamini yitirdi ve hem halktan, hem askerlerden yaralilar var. Bazi çevrelerin tam da bunu istedigine ve bu gelismeden memnuniyet duyduklarina kusku yok. Onlar gerilimi arttirmak ve bölgede sicak bir çatisma ortami yaratmak, bunu kentlere yaymak için ellerinden geleni yapacaklardir. Lice olaylarini yeni provokatif eylemler izleyebilir. KCK’nin son açiklamasi da bunu gösteriyor.
Peki olaylarin büyümesi, yeni bir yanginin bölgeyi sarmasi, daha çok kan dökülmesi Kürt halkinin hakli özgürlük mücadelesine hizmet eder mi? Böyle bir seyden yarar bekleyenler eger kötü niyetli degillerse, son 30-40 yillik deneyimden hiç ders almamislar demektir.
Son 30-40 yilda yasananlardan, Kürt halkinin PKK’nin yanlis politikalari nedeniyle ödedigi agir bedelden uzun uzun söz etmeye, herkesin bildigini tekrara gerek yok. PKK’nin tüm olup bitenlerden sonra Kürt halkini yeni bir maceraya sürüklemeye hakki yok. Kürt siyasetinde iddia sahibi olup sorumluluk duyan herkese, en basta da BDP ve HDP yöneticilerine düsen sorumlu davranmak, olaylarin çigirindan çikmasini önlemektir.
Devletin, adina ‘çözüm ve baris süreci’ denen su süreçte Kalekol yapma inadini elestirebiliriz ve biz de elestiriyoruz. Hükümetin çözüme yönelik ciddi bir projesi de yok. Peki, su PKK’nin ve BDP’nin var mi? ‘Demokratik Özerklik’ denen sey neyin nesidir? Bizzat kendi mucitleri ‘topraga, sinira, bayraga gerek yok, resmi dil yine Türkçe olsun, Kürtler demokratik ulusun bir parçasi…’ demiyorlar mi? Öyle olunca bunun, Basbakan Erdogan’in sik sik dile getirdigi ‘Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak!’ söyleminden farki ne? Böyle bir durumda hala insanlari dagda tutmanin, çocuklari ve gençleri hala daga tasimanin geregi var mi?
Çocuklarin, gençlerin ana ve babalari bir bölümüyle de olsa bu gerçegi gördüler. Peki siz koca koca siyaset adamlari, yillarini bu iste geçirenler, parlamentoda, belediye baskanligi koltugunda oturanlar, örgüt yöneticileri, örgüt medyasinin yorumculari, bu kadarini görmüyor musunuz? Eger göremiyorsaniz sizin için aci bir durum… Görüyor da bile bile yanlisa destek veriyor ve yanlisin ardindan sürükleniyorsaniz hem sizin için, hem Kürt halki için daha da aci bir durum
Bugün pesinizden gelenler, size alkis çalanlar az olmasa bile, tarihin hükmü çok baska olacak!
Kürt halkinin özgürlügünü isteyen, her seyden önce esit haklar ister. Su 21. Yüzyilda ve ülkemizin su kosullarinda bunu istemek, bunun için kitleleri barisçi mücadele yöntemleriyle seferber etmek ve basariya ulasmak pekâlâ mümkün. Hem bunu yapmamak, hem de Kürt halkini sürekli kavgaya, çatismaya sürüklemek ne için?
Bu iste, Suriye gibi toptan bir yikimi yasamak da var, Kürdü ve Türküyle, sagduyulu bir tutumla, demokratik, özgür bir toplumu insa etmek, Kürt ve Alevi sorunlarini çözmek, böylece kalici bir barisa ulasmak da var.
Akilli insanlara düsen birincisi degil, ikincisidir.
8 Haziran 2014
Kemal Burkay