Iktidar ve muhalefet Manzaralari
Iktidariyla muhalefetiyle çizdigimiz manzara öyle ki, geçen haftaki yazimda da belirttigim gibi, kurulusundan 89 yil geçmesine ragmen Cumhuriyet’in temel taslarini hâlâ yerli yerine oturtamadik, demokratik bir Cumhuriyeti tüm kurumlariyla hâlâ gerçeklestiremedik. Yazik!
Salici, askerlere ‘Sizin koruyamadiginiz Cumhuriyet’e biz sahip çikiyoruz’
diye seslenmisti.
Hürriyet’in dün birinci sayfasindaki ‘Askere sitem!’ baslikli fotografi gördünüz mü?
CHP Istanbul Il Baskani, Taksim’de Cumhuriyet Aniti’nin önünde tören için toplanmis komutanlara elini kolunu uzatmis bagiriyordu:
‘Sizin koruyamadiginiz Cumhuriyet’e biz sahip çikiyoruz.’
Bu fotograf bana birkaç hafta önce Meclis ‘darbe komisyonu’nda CHP’li bir milletvekiliyle tartismami animsatti.
Konu darbecilikti.
Benim kendi darbeci geçmisimden yola çikarak CHP’nin geçmisindeki ‘darbeci gelenek’ten söz açmistim.
CHP milletvekili bagirmisti:
‘CHP’ye darbeci diyemezsiniz!’
Ben de cevap vermistim:
‘CHP’nin darbeci genlerinden bahsedersem üzülebilirsiniz.’
Komisyon Baskani burada tartismayi kesmemis olsa, Cumhuriyet’in kurulusundan itibaren CHP’deki Ittihatçi damari anlatacaktim.
Ya da ‘Cumhuriyet’i korumak kollamak’ için 1960’ta yapilan 27 Mayis darbesinde CHP’nin rolünden söz edecektim.
Yine 1971’deki 12 Mart darbesinde CHP’nin neredeyse yarisinin askeri yönetimle nasil iç içe çalistigini, partinin darbe hükümetine nasil basbakan ve bakanlar verdigini anlatacaktim.
Sonra 28 Subat’a gelecektim.
O zamanki CHP lideri Baykal’in o meshur sözünü, ‘Ordu, sivil toplum kurulusu gibi çalisti’ cümlesini hatirlatacaktim.
27 Nisan’i da unutmayacaktim.
2007’de, Cumhurbaskani seçimi öncesinde askerin Meclis iradesinin üzerinde kapkara bir bayrak gibi sallamis oldugu ‘muhtira’yi CHP yöneticilerinin, sözcülerinin nasil sahiplendigine söyle bir deginecektim.
Bu arada, hem Baykal hem Kiliçdaroglu döneminde sergilenen ve bugünlere sarkan Ergenekon ve Balyoz ‘avukatligi’nin demokrasiyle bagdasmayan yanlarina deginecektim.
Olmadi, zaman kalmadi.
Dünkü Hürriyet’in birinci sayfasindaki o konusan fotografi görünce bunlari animsadim.
Benim bütün bu söylemek istediklerim tek karelik bir fotografa sigmis ve Sefa Özkaya’nin haberiyle özetlenmisti:
‘Sizin koruyamadiginiz Cumhuriyet’e biz sahip çikiyoruz.’
CHP Istanbul Il Baskani, Taksim’de komutanlara böyle bagiriyordu. Benim anlatmak istedigim de buydu, CHP’nin genlerindeki darbecilik…
Hâlâ askere çagri…
Hâlâ askerden medet ummak…
Hâlâ bilinçaltindaki darbecilik…
Demokrasi kültürü ne zaman kapiyi çalacak ve programinda kirk yildir sosyal demokrat yazan bir partide ne zaman özümsenecek?
Allah akil fikir versin.
Yurtdisindayim.
Bu satirlari yazarken Ankara’daki alternatif Cumhuriyet bayrami kutlamalarini canli olarak Milliyet internetten izliyorum.
Polisin müdahalesi…
Biber gazi…
Çatismalar, itis kakis…
Ak Parti iktidarinin bu yasakçi zihniyetinin demokrasiyle, demokratik hak ve özgürlüklerle bagdasir yani yoktur.
Yazik.
Yazik olan o kadar çok sey var ki.
Örnegin CHP, Meclis anayasa çalismalarindaki vatandaslik tarifinde Ak Parti’nin gerisinde kalabiliyor.
Bir baska talihsiz örnek:
Çankaya Köskü’nde kaç yildir ilk kez esli bir Cumhuriyet resepsiyonu veriliyor. Ama CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu katilmiyor, BDP Esbaskani Demirtas katilmiyor.
Niye?
Yaziyi uzatmak istemiyorum.
Iktidariyla, muhalefetiyle bugün çizdigimiz manzara öyle ki, geçen haftaki yazimda belirttigim gibi, kurulusundan 89 yil geçmesine ragmen Cumhuriyet’in temel taslarini hâlâ yerli yerine oturtamadik, demokratik bir Cumhuriyeti tüm kurumlariyla hâlâ gerçeklestiremedik.
Evet, yazik!
——————————————
Milliyet-30 Ekim
Hasan Cemal