Inanç kaymasi

Insan inanmak egilimindedir. Hatta inanmak ihtiyacindadir. Eger bunu yapmazsa kendisini çok yalniz ve güçsüz hisseder. Dinlerin en önemli islevlerinden biri insanlara derli toplu bir inanç sistemi sunmalaridir.
Ancak dini, inancin ve ibadetin (kutsalla olan iletisimin) disinda hayatin her alaninda yol gösterici, ahlakin ve hukukun temeli haline getirince günlük hayat, insan iradesinin ve insanlar-arasi anlasmanin (mukavelenin) disina çikar. Yapilan her sey, ilahi sözün/hükmün, dogru olanin ne oldugunu söylemeye yetkili oldugunu iddia edenlerin buyrugu haline gelir.
Eger ilahi hükmün veya dogru’nun, sirf dini temsil ettigi için kendi tekelinde oldugunu iddia eden otorite (ki her zaman dünyevidir) ahlak, insaf ve adalet disina çikarsa ne olur? Insanlar bir süre sasirir, bocalar. Ondan sonra inanmamaya baslarlar. Iste cehennemin yeryüzüne inmesi budur: Inancini kaybetmek!
Inanç büsbütün kaybolmaz, kayar. Yeni anlamlar ve güvenli limanlar arar. Iste bu dönemde radikallesme -inancin en saf hali oldugu varsayilan ‘ideal dönemlerin’ yeniden insasi- ya da kusku hali bas gösterir.
Ülkemiz, 2002-2012 arasinda, eskiden kalma siyasi-idari tabularin yikildigi, dünya, demokrasi ve hukuk standartlarinin disinda yasanilan dönemi bitirip AB’ye üyelik ve yoksulluk zincirini kirmak çabalariyla kendine güvenini, gelecege inancini tazelemisti. Bu güven ve enerji ile çok sey yapmaya adaydi.
Ama ne olduysa son iki yilda bu güven azaldi. Toplumsal enerji iç çekismeler ve dis dünya ile uyumsuzluklarla heba edilmeye baslandi. Ekonomik olarak da duraganliga girdik.
Kadir Has Üniversitesi her yil yaptigi arastirma ile bu inanç kaymasini tespit etti (Aralik 2014) ve bu ay yayimladigi sonuçlari toplumla paylasti.
Ekonomik sorunlar
Ülke nüfusunu temsil eden topluluga hâlihazirdaki en önemli sorunlarin ne oldugu soruldugunda %35’i ‘issizlik’ yanitini vermistir. Toplumun %57’si ekonominin sorunlu oldugu kanisindadir. Katilimcilarin %45,3’ü eskisine oranla ekonomik açidan daha kötü durumda olduklarini belirtmislerdir. Oysa ekonomik durumlarindan sikâyet edenlerin orani 2012’de %1,6; 2013’te %2,5 idi.
Bugün itibariyle halkin %34,8’i hükümetin ekonomik politikalarini basarili, %43,7’si ise basarisiz bulmaktadir. Halkin %31,3’ü ‘ekonomide bir degisiklik yok’ derken, %5,8’i ailelerini geçindiremediklerini ifade etmislerdir. Oysa ekonomi, temel hizmetlerle birlikte mevcut iktidarin en övündügü ve basarili bulundugu alandi.
Ekonomi alanindaki güven duygusunun asinmasina ragmen toplum, ekonomik zorluklarla yolsuzluk arasinda dogrudan bir bag kurmamaktadir. Geçen sene yolsuzlugu önemli bir sorun olarak görenlerin orani %14,2 iken, bu yil oran %0,7’ye düsmüstür. Bu tuhaf durumun üç izahi olabilir: Yolsuzluk ile yönetim artik birbirinden ayrilmaz gerçekler olarak görülüp ‘siradanlasmistir.’ Ya da insanlar ahlak-ötesi (amoral) bir hesap yapmakta, isbasindaki yönetimin kendilerine kazandirdiklari ile yoklugunda kaybedecekleri arasinda firsatçi bir kiyaslama yapip sonuçlara göre karar vermektedir. Hele yolsuzluk iddiasi, begenip, inandiklari bir kisi veya grupla ilintiliyse bu hesapta onlar lehine bir hosgörü payini esirgememektedirler.
Siyasi sorunlar
Bir diger sorun alani da parlamenter sistemin iktidar partisi tarafindan israrla baskanlik sistemine geçis için zorlanmasidir. Arastirmanin verilerine göre halkin %79’u bu degisiklige karsidir.
Parlamenter sistemin korunmasini isteyenlerin orani geçen sene %66 iken bu sene %13 artis göstermistir. Özetle Türkiye halki baskanlik sistemine ezici çogunluguyla karsidir ve rejimin bu dogrultuda sikistirilmasi ciddi siyasi bunalimlara gebedir.
Toplumun bir bölümüyle yönetim arasindaki gerilimin kaynaklarindan biri yargiyla, daha dogrusu adalet düzeniyle fazlaca oynanmis olmasidir. Halkin %58,7’si yarginin siyasallastigina inanmaktadir. Toplumun sadece % 24,2’ü yarginin siyasallasmadigi kanisindadir.
Vurgulanmasi gereken son sorun alani dis politikada his edilmeye baslayan patinaj halidir. ‘Küresel aktör, bölgesel lider’ hedefinden hizla geriye kayip, ülkenin kendi bölgesinde etkisini, Avrupa ile entegrasyonda sansini kaybetmesi duygusu, toplumda yayginlik kazanmaktadir. Bunun göstergesi, toplumun sadece %32,5’inin hükümetin dis politikasini basarili bulmasidir.
Bir dis politika konusu olarak Suriye ile iliskileri elestirenlerin orani %53.7’dir. Halkin %51,6’si Kobani olayinda hükümetin hatali davrandigini ileri sürmekte ve bu Suriye kasabasini ele geçirmek isteyen ISID’in terörist bir örgüt olduguna (%93,2) inanmaktadir.
——————————————–
Bugün-25 Ocak
Dogu Ergil