Makale

Iran’in Trump ile karsilasma korkusu*

Amerika, son günlerde en güçlü mesajini verdi. Ilk ‘müjde’, Abraham Lincoln uçak gemisi oldu ve onu Iran’in karsisinda konuslanmak üzere füze bombardiman uçaklari ile Ortadogu’ya dogru ilerleyen büyük bir donanma takip etti.

Iran’in Baskan Donald Trump’in Amerikan güçlerini Suriye’den çekme meselesinde gerçeklesir gibi olan rüyasi da böylece kabusa dönüstü. Nitekim ABD ordusu, Irak’taki Amerikan güçlerinin güçlendirilmesi yönündeki bir sonraki duyurusu ile bölgede kaldi.

Dogu Akdeniz’e Altinci Filo’dan bir donanmanin gönderilmesi de mümkün. Bu, Iran’in Suriye ve Lübnan’daki karargahlari için dogrudan bir tehdit olusturur.

ABD’nin Baskan Donald Trump döneminde Iran ile yüzlesmek için tüm güçlerini seferber ederek Tahran’i müzakere masasina dönmeye ve normal bir devlet gibi hareket etmeye mecbur edecegi belirgin hale geldi.
Bu, Iran’in Arap bölgesinde yayilmaciliginin sona ermesi, “sömürgelerinin” kusatilmasi ve bölgede vekaleten is yaptirdigi unsurlarinin eziyetine engel olunmasi anlamina geliyor.

Tahran, Trump yönetiminin Ayetullah rejimine pes pese indirdigi darbelere karsilik vermek ve Amerikan-Arap ittifakini tehdit etmek için harekete geçti.
Hayati öneme sahip Hürmüz Bogazi kartini tekrar öne sürerek Bogaz’i denizcilik faaliyetine kapatma tehdidinde bulundu.

Bu dogrultuda Husiler, Babü’l Mendep’e iliskin tehdit yöneltmeye baslarken Tahran
, Rusya’nin varligi nedeniyle Humus’a yönelik emelleri dogrultusunda, Suriye’de Devrim Muhafizlari’nin varligini güçlendirdi.

Hizbullah, Lübnan’da askeri ve güvenlik alanindaki hamlelerini yogunlastirdi. Iran’daki askeri yönetim ise Irak’taki Hasdi Sabi (Gönüllü Halk Güçleri) milislerine balistik füzeler göndermekle birlikte Kürdistan’i kusatti ve Suriye ile Irak arasindaki ortak siniri kontrol etmeye basladi.
Bugün de Afganistan’dan Lübnan ve Gazze’ye kadar milislerini toplamaya ve onlari “Amerika çikarmasi” adini verdigi bir sonraki asamaya hazirlamaya çalisiyor.

Tahran, ABD’nin kendisine yönelttigi yaptirimlari delmek için her yola basvurdu. Bu ugurda Belucistan bölgesinden baslayarak Türkiye ile sinir boyunca birçok araci ve elinde tuttugu Irak ekonomisini kullaniyor.
Bir yanda ABD seferberligi diger yanda Iran seferberligi… Iki gücün -bölgedeki Iran ve Amerikan-Arap ittifaki bölgede büyük bir siyasi degisim olmasa da kapsamli bir karsilasmaya dogru yöneldigine isarettir.
Ayrica Israil ve Hizbullah arasinda da Suriye’de baslayarak Lübnan’a kadar uzanmasi oldukça muhtemel bir çatisma olasiligi da var.

Hiç süphe yok ki 2008 ve 2017 yillarinda geçirdigi asamadan sonra Iran’in söz konusu ABD yükselisi ile yüzlesmesi ve bunu kabullenmesi pek kolay degil.

Tahran, Barack Obama yönetiminden elde ettigi paralardan olabildigince yararlandi ve nükleer anlasmayi imzalamis olmasina ragmen balistik füzelerini gelistirdi.

Yetmedi, milislerini güvenligi ve istikrari sarsmak üzere dört Arap ülkesine gönderdi. Bagdat, Sam ve Sana’yi kan deryasina batirdi.

Lübnan ekonomisinin istikrari için halen bir güvence olan Arap ve Körfez ülkelerine saldirma görevini üstlenen Hizbullah silahini ve onun müttefiklerini kullanarak Beyrut’ta ekonomik felaketlere yol açti.
Baskan Donald Trump ve yönetiminin benimsedigi tutum, Iran’i sifir noktasina döndürdü ve can damarlarini keserek imparatorluk hayallerini baltaladi.

ABD öncelikle nükleer anlasmadan çekildi ve ilk olarak petrol disi alanlarda siddetli yaptirimlari devreye soktu.

Altin vurus, Devrim Muhafizlari’ni terör listesi kapsamina alma ve petrol ihracatini sifirlama politikasini baslatmasi ile geldi.

Bunlar, Iran yönetiminde siddetli bir darbe etkisi yapti.

Ayetullah rejimi, ABD ve uluslararasi toplum ile müzakere yürütmek yerine ayni yaklasimi sürdürmeye karar verdi. Ancak bu sefer bunu uygun gördügünden degil, daha büyügünden korktugu için yapti.

Bugün öncelikli korku, içerideki durumun gerilmesidir. Söyle ki Iran halki, ülke genelinde korku engelini yikti.

Dünyanin en zengin devletlerinden biri sayilan ülkede temel gida malzemelerini satin almak için uzanan kuyruklarin çizdigi tablo onu çok korkuttu ve gösterilerin fitilini atesledi.

Mevcut rejiminin, halkini aç birakarak ülkenin zenginligini yurt disinda milislere dagitmasi seklindeki politikalarinin yararliligini sorgulamaya basladi. Bu baglamda Ahvaz, bir süredir ayaklanmalara sahne oluyor.
Iran kimden korkuyor? ABD ve müttefikleri ile dogrudan askeri bir çatismaya girmekten kaynaklanan korkunun yani sira Tahran, rejiminin yani içerinin çözülüsünün ortaya çikmasindan da çekiniyor.

Rejim liderlerine göre askeri bir karsilasma, dogrudan bir ayaklanma hali doguracak ve bu, bölgede sömürdügü tüm ülkelere uzanacak.

Erbil’deki Arap asiretlerinin toplantisinda neler oldugunu gördük. Iranli milislerden Anbar’dan çekilmelerini talep ettiler.

ABD filolarinin Iran sahillerine yakin bir yerde konuslandirilmasi ile birlikte içeride Tahran’in etkisi altindaki ülkelere uzanacak bir devrimin patlak vermesi halinde neler olacagini siz düsünün.

Iran yönetiminin sorunu, geçmisten çikmak ve su an basinda Donald Trump’in oldugu yeni tarz bir Amerikan yönetimi ile yüzlesmek biçimindeki gerçeklige göre hareket etmek istemeyisidir.

Mollalar geçmiste nükleer anlasmanin imzalanmasina çok hevesli olan Obama yönetiminin korumasindan faydalandi. Ancak Trump’in görevi devralmasi ile bu politikanin miadi doldu.

2017 yilindan bu yana Tahran, Mueller’in Rus müdahalesine iliskin sorusturmasina bel baglamisti. Zira Tahran bu sorusturmalarin arzularinin, yani tepesine çöken ABD Baskani hayaletinin gözden kaybolmasi seklinde sonuçlanmasini olasi görüyordu.

Ancak sorusturmalar son iki senede yönetimin faaliyetlerini kismen felce ugratsa da sonuçlar Baskan Trump’in azledilmesini ve dolayisiyla yaptirimlarin ortadan kalkacagini mümkün gören Iran’in beklentisini karsilamadi.

Tahran Yönetimi, yanlis hesaplar yapmaya devam ediyor. Nitekim bugün, 2020 seçimlerinde Trump’in ikinci kez göreve gelmemesiyle sonuçlanacagini düsünerek yaptirimlara direnmek için elinden geleni yapiyor.

Ancak Tahran’in 4 Kasim seçimlerinde bir kabusa uyanmasi, yani Baskan’in bir dört sene daha kalmasi rejim liderlerinin cinnet geçirerek bölgedeki Washington’in dostlarina karsi terör eylemleri gerçeklestirmesinin veya Amerika’nin çikarlarini hedefe oturtmasinin itici gücü olabilir.

Ancak Iran rejiminin düzenlemeyi seçecegi seytanlik oyunu ne olursa olsun perde hiçbir sekilde onun lehine kapanmayacak.

*Sarkul Avsat Gazetesinden alinmistir.

Velid Faris

Back to top button