Istanbul’da seçmen ve aday uyumu
Istanbul Büyüksehir Belediye baskanligi seçimlerinde öne çikan en güçlü iki aday temel sorunlardan birine yaklasimlarinda bir farklilik, bir yenilik, bir yumusama getirebilmis midir? Seçmenlerin yaklasima itirazi olmus mudur, yeni yaklasima ihtiyaci var midir?
Adaylardan birinin ifade ettiginin aksine; demokrasi, vatandasi yani Kürtleri ‘esitlemeye’ karsidir. Ve de demokrasi, bir diger adayin ifade ettiginin aksine; Kürdlerden bahsetmemekle ‘partizancilik yapmaktan kaçinmak’ aynidir yaklasimina da karsidir. Demokrasi, sayisina ve vatandas olup olmamasina bakilmaksizin yerel yönetim yasalarinin elverdigi ölçüde Istanbul’da yasayan farkli kesimlerin farkliliklarini güvenceyle, güvenle ve açiklikla yasamalarinin saglanmasidir. Demokrasi, yerelin kaynaklarinin bir kismi vergi mükellefi seçmenlerin dogustan gelen gereksinimleri için de tüketilebilmesidir.
Adaylarin açiklamalari bir paradigmayi sessiz sedasiz asma ve geride birakmayi degil, o paradigmayi benimseme ve canli tutma izlenimini vermis, demokrasinin yerelden merkeze dogru yol alisinin da gecikmesini saglamistir. Yereller arasinda en büyük güç merkezi olan Istanbul’un baskan adaylari (dolayisiyla seçmenler yoluyla da) daha fazla demokrasinin geregini öne sürülebilseydi; bu, hem diger yerel yönetimler için de örnek olusturabilecek, hem de demokratik uygulamalarin merkezi yapiyi etkisi altina alip zorlamasini da beraberinde getirebilecekti. Ayrica, paradigmayi rehber edinmis kesimlere de meseleleri farkli bakis açisiyla degerlendirme sansi verebilecekti.
‘Iki adayin paradigmayi kimildatan açiklamalarindan sonra paradigma magduru hangi kesim taleplerini açikça dile getirebilir, talepler etrafinda sivil örgütlenmeler devam ettirebilir ya da yenilerini baslatabilir?’ denilebilir ancak, böyle bir kesim var midir?
Adaylar mevcut paradigmayi benimseyen bir tutumda ortaklastiklarini ortaya koydularsa sayet; paradigmadan cani yanan, engellenen, söven dalgalardan etkilenen, baskilanan, ise alimlarda sorun yasayan, etnik kökeni ya da diger farkliliklarindan dolayi liyakat ve kariyer basamaklarinda haksizliga ugradigini düsünen dezavantajli seçmenler ile, paradigma yüzünden cani yananlarla empati kurabilen avantajli seçmenlerin 23 Haziran seçimlerine kadar huzursuzluklarini yansitmalari beklenir. Elbette, özellikle dezavantajli seçmenlerin paradigmayla sorunlari, paradigmaya dirençleri varsa!
Iki adayin açiklamalarinin ardindan; paradigmaya karsi oldugunu düsündürten HDP, TKP, ÖDP gibi partilerden, Kürt merkezli politika yaptiklarini iddia eden siyasi parti ve gruplardan, sivil toplum kuruluslarindan, Kürt olsun ya da olmasin sanatçi ve yazarlardan en azindan serzenis içeren bir açiklamasi gelmedi. Demek ki, onlar açisindan da bir aksilik yok!
Bu durumda, basta Kürt seçmenlerin paradigmayla sorunlarinin olmadigi, yerel ve merkezi yöneticilerden kendileri için bir talepte bulunmadiklari ve bulunmayacaklari sonucuna varmamiz gerekir. O halde, ‘Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti asigi vatandaslar’ basliginin irdelenmesine gerek kalmaz. Böylece, ‘Bu baslik altinda sorulan soruya da adaylar yerinde ve dogru tespitlere dayanan geçerli açiklamalar yapmislardir.’ demek gerekir.
Durum buysa, ‘Adaylar bazen geçmise takili kalabilir; öyle durumlarda, eski elbiseye sigmadigina ve hatta eski elbiselere günümüzde yer olmadigina emin olan seçmenler, paradigmayi ortaklasan tüm adaylara yanildiklarini kabul ettirmek için yardimci olabilmelidir; güvenli, güvenceli, huzurlu ve refah toplumunun insasi için nazikçe bir animsatmada bulunabilmelidir.’ ifadesi geçersizdir. Geçersizdir, çünkü seçmenler adaylardan bile daha güçlü paradigmayi sahiplenmeyi, ona tutunmayi isteyebilir.
Ancak adaylari ve seçmenleriyle karsilikli nefret yarisina dönüstürülen seçim süreci ile ‘kötüye karsi kötüyü destekleme’ yaklasimi her iki tarafin da rizasiyladir. ‘Daha kötü bildigine karsi diger kötüye boyun egme’ bir ruh halidir, her iki tarafin yaklasimidir ve bu yaklasim sizi paradigmanin sürdürücüsü olmaya bile sürükleyebilir. Halbuki, demokrasi tam da bu yaklasimi reddeder, adaylari ve seçmenleri yeni bir yol, söylem, pratik arayisina davet ve tesvik eder.
Adaylari, açiklamalari, seçmenleri ve Istanbul disindan izleyenleri ile bir bütünün uyumlu parçalari halinde ilerleyen bir seçim sürecindeyiz. Istikrari ve tarihsel akisi bozacak bir ‘sorun’ görünmüyor.
Aziz Yagan