Makale

Istanbul kisindan izlenimler

Sevgili okurlar, siyasi çekismelerden ve siyasete dair yazilardan gina getirmis olmalisiniz. Iste size bir kis mevsiminden izlenimler ve iki rubai. Her ne kadar söz konusu rubailer siyaseten pek masum olmasalar bile…

Bu yil kisi ülkede, ama Kürdistan’da degil, ‘Türkiye’nin en büyük Kürt kenti’ diye nitelenen su güzelim Istanbul’da geçiriyorum. Stokholm’un karanlik, soguk ve bol karli kislarindan sonra, burada iliman, bol günesli bir kis mevsimi yasayacagimi sanmistim. Ne gezer!

Araliktan basindan beri firtina, kar-yagmur savurup duruyor. Zaman zaman kent beyaza boyandi, yollar, pencere saçaklari buz tuttu. Sik sik kenti sis basti. Su mart basinda da gözümüz bahari gözlüyor. Ankara dersen tüm Iç Anadolu gibi, on yillardir görülmemis biçimde kalin karla kapli. Bizim oralarin, Kürdistan’in durumu ise malum, bu yil kentler 2-3 metre kara gömüldü. Böylesi benim çocuklugumda bile görülmüs sey degildi.

Buna karsilik, üstümüzde ne Isveç’teki türden kozmonot giysilerini andiran kalin giysilerimiz var, ne de Istanbul evlerinin, bürolarin büyük bölümü Isveç’teki gibi soguktan korunakli.

Geçen gün sokakta basibos gezinen, kapkara tüyleri karlanmis buzlanmis çok sevimli bir köpege rastladim. Benim üç yil önce yitirdigim ve bir türlü unutamadigim Titi’ye benziyordu. Ama bu ona göre kocamandi. Bahçe çitindeki, kirmizi meyveleri karlarla örtünmüs üvez agaçlarinin yani sira onun da resmini çektim. Meger bu dostça ilgiyi bekliyormus. Ellerime süründü, eldivenimi isirip kaçirdi ve pesime takildi. Ama ne yazik ki onun için bir sey yapamazdim, ancak azarlayarak benden ayrilmasini sagladim.

Tanidiklarim, bu kisi-kari sen getirdin diye takiliyorlar. Olur mu olur… Böyle düsünenler, daha ben gelmeden, bu kari-firtinayi getirmeden önce de vardi. Herhalde bu kaygiyla, 31 yil gurbetten sonra da olsa dönmemi istemediler, kendilerince kuzeyden soguk bir hava gelecekmis gibi yorumladilar… Öte yandan telasa gerek yok. Istanbul’a da Kürdistan’a da baharin gelmesi yakindir. Hayatsa bütün mevsimleriyle güzel. Bütün mesele, güçlüklerine, bazen acilarina ragmen kisi da sevebilmek. Karda firtinada bile bir güzellik bulmak, gülümseyebilmek…

Dostlarim, tanidiklarim gibi, medyadan dostlar da zaman zaman sordular bana, geldikten sonra siir yazdim mi diye. Dogrusu uzun zaman hiç yazmadim. Bu, gezdigim yerlerde güzellikler olmadigi, ya da beni duygulandiracak anlar, manzaralar olmadigi için degil elbet, bunlar vardi. Hele köyümde iki gün süreyle yasadiklarimi bir yaziyla anlatmistim. Izmir ve Çukurova gezimi de. Ama siir baska sey. Bunun için kösenize çekilmek, içinizi dinlemek, ya da bir basiniza kirlara açilmak, böylesi bir yogunluk gerekiyor sanirim. Herhalde buna zamanim olmadi. Geldigimden beri günlerim bir firtinada gibi geçti. Firtina ile bogusurken sarki söylenir mi, bilmem… Öyle bir durumda siir yazmak da kolay degil.

Yine de son günlerde bir Türkçe siir (bir dosta bir tür kisa mektup), iki de Kürtçe rubai yazdim. Bu Kürtçe rubaileri, Kürtçe bilmeyen okurlarim için Türkçeye de çevirdim ve onlari asagida veriyorum.

Ger ji ezman ker bibare divê yek ji wan bibî?
Wek sivanê tirsonek ji ber gur birevi biçî?
Li vê bazarê ku aqil kêm û vîcdan kesad e
Ma divê tu jî xwe sas bikî yek ji boman bibî?
2 Adar, 2012

Gökten esek yagsa biri de sen mi olmalisin?
Korkak çoban misali birakip kaçmali misin?
Bu pazarda ki vicdanlar kesat, aptali boldur
Buna bakip o çoklardan biri mi olmalisin?
2 Mart, 2012

Zana ew e, xwe sas nake li ber ba û bahozan
Heval ew e, li pist te ye himber keles û dizan
Dildar ew e, bo pere û post ji yar nabe tucar
Dost ew e, guh nade dengê bêbext û xêrnexwazan
2 Adar, 2012

Bilge kisi odur, tipide firtinada sasmaz
Yoldas odur ki dar günde seni yalniz birakmaz
Gerçek sevdali para post için ayrilmaz yardan
Dost dedigin de kallese, kötüye kulak asmaz
2 Mart,2012

Kemal Burkay

Back to top button