Makale

Istanbul ve Istanbullular kazandi

Dualar kabul oldu, sehir ve sehirliler simdilik bir nebze nefes aldi. Darisi basta Kanal olmak üzere diger ‘lüzumsuz projelerin’ basina insallah. Olimpiyat denince ortaya saçiliveren millî gururla basedebilmek kolay degil. Birkaç Donkisotun disinda Olimpiyat denince akan sular duruyor. Ne kimsenin ödenecek bedelden haberi var, ne de umurunda. Millî gurur böyle köreltici ve öldürücü bir duygu. Kapadokya’da öldürülen Japon turist Tokyo’ya kurban mi gitti acaba? Allahtan baska kistaslar var ve devreye girdikleri anda millî ve siyasî kibir, öküze benzemeye çalisan kurbaga misâli berhava oluveriyor. Dikkat edilirse, Türkiye ne zaman uluslararasi kistaslarla degerlendirilse daima soru ve sorunlar peydahlaniyor. FIFA, IAAF, AIHM, BM, AB ve diger bütün uluslararasi kiyas mekanizmalarinda kan uyusmazligi gösteren bir ‘Türkiye mesrebi’ beliriveriyor. Degerli yalnizlik!

Kistas spor ahlâki, sportif basarilar olunca bugün memleket sike ve doping ile aniliyor. Bunlar bize mahsus hastaliklar degil ama mesele Olimpiyat organizasyonu olunca agirliklari artiyor. Futbol mâlum, hiç açmayalim. Spor derken, Olimpiyat ranti olarak harcanmasi düsünülen 20 milyari ‘spor âsigi’ Basbakan acaba spor altyapisina tahsis eder mi? Tabii ki etmez. Zira o yatirimin getirisi uzun vâdeli, kibri ve ranti âninda tatmin edebilecek kapasitesi olmaz.

Genel siyasî tablo daha olumlu degil. Türkiye su aralar uçsuz bucaksiz bir kibir, Suriye’de savas kiskirticiligi, otoriterlik, hosgörüsüzlük, sorun çözme beceriksizligi, tekadamlik ve iyice yalpalamaya baslayan ekonomisiyle aniliyor. Iktidar partisinin 2002’den bu yana tek basina seçim kazanarak ülkeyi siyasî istikrar havzasina dönüstürdügü algisi artik disarida geçerli degil.

Üçüncüsü mâlum çifte standart. Tokyo’nun kazanmasindan sonra ‘bizi sevmiyolar’ nakarati yine dolasima girdi. Özellikle Avrupalilarin Madrid elendikten sonra Istanbul’a oy vermedigi söylendi. Olabilir. Peki, hükümet yetkililerinin Avrupa’ya mütemadiyen ayar verdigi, AB’ye hakaret ettigi Türkiye kendini Avrupa’nin adaylarindan biri olarak mi konumlandirdi? Acaba ‘Olimpiyat düzenleyecek ilk Müslüman sehir’ vurgusuyla tam aksi yönde ve yanlis bir taktik izlenmis olmasin? Hem de Basbakan’in ‘Islâm dünyasiyla baglari kesiyorlar’ serzenisi Müslüman Senegal’in Istanbul’a karsi oyuyla anlamsizlasmisken…

Sonuçta 20 milyarlik agiz sulandiran bütçe bile yetmedi demek ki. Yoksa Olimpiyat lobisi Istanbul’un beserî, kentsel ve dogal dokusunu görmez. Yabanci sirketler ise yillardir ve giderek daha açik bir biçimde yapilan danissiz ve denetsiz devasa ihalelere bayilirlar.

Bugün artik pek kimse Basbakan’in ‘Hosgörü sehri Istanbul’dan samimi bir selam göndermek istiyoruz’ lakirdilarini yutmuyor. Aksine Buenos Aires’te sokak ‘Türkiye Olimpiyatlar’a aday olacagina önce Gezi olaylari sirasinda öldürülen bes kisinin katilini yargilasin’ diye slogan atiyordu. Keza dünyada artik pek kimselerin Erdogan’la tamamen özdeslesmis bir Türkiye’ye armaganda bulunmasini beklememek lâzim.

Bu sevimsiz tabloya mukabil bu cuma dünyanin en takdir edilen ikinci bienali olan, IKSV’nin düzenledigi Uluslararasi Istanbul Bienali’nin on üçüncüsü basliyor. Afrika, Asya, Avrupa, Müslüman kardeslerimiz herkes Istanbul’a akin ediyor bu hafta. Spor ve siyasetteki lagarligimiza karsi sanatsal yaraticiligimizin masallahi var ama prestiji Olimpiyat’ta arayan gafillerin indinde degeri yok. ‘Anne ben barbar miyim?’

[email protected]

—————————————–

Taraf-10 Eylül

Cengiz Aktar

Back to top button