Kafasi karisan Amerika
Ara sira ruh temizleme seanslarina ihtiyaç var hayatta; hele de Türkiye gibi bir ülkede, Ortadogu gibi bir cografyada yasiyorsaniz…
Son bir haftayi haberden, internetten, twitter’dan uzak geçirdim. Yaz tatilini, minik kuzenim Sinan’in birinci yas gününe katilabilmek için geldigim New York’ta, kâh Brooklyn’in entel-dantel ortamlarinda, kâh Hamptons’da sakin bir göl kenarinda geçirdim. Etrafta çocuklar olunca, insan beyni yari kapasiteyle çalisiyor. Sinan’in neseli çigliklari ve Suriye haberlerinin ugultusu arasinda, sonunda bizim ufaklik agir basti. Bir hafta, agu-gugu-aaah-mammammam diye geçti…
Tezinde zorlaniyor
Gel gör ki, zaten çok bir sey de kaçirmamisim. Türkiye hâlâ gergin, iç barisini saglayamamis bir ülke görüntüsünde. Suriye hâlâ Obama’nin bu güne kadar akillara durgunluk veren bir beceriksizlikle yürüttügü dis politikanin nereye varacagini bekliyor. Arap Bahari Ortadogu hâlâ paramparça; an itibariyle sekiz ülke ‘yönetilemez’ kategorisinde…
Peki ne olacak? Iki yildir Amerikalilara ‘Suriye savasi bizim meselemiz degil. Artik savaslara gücümüz yetmiyor. Suriye’de yasananlar trajik ama ABD’nin bu iste bir çikari yok’ argümanini satan Barack Obama, dogal olarak bugün hem kamuoyu hem de Kongre’yi ‘Kimyasal silah kullanildi, o yüzden üç bes yeri bombalayalim’ tezine ikna etmeye zorlaniyor. Oylama bugün yapilsa, Temsilciler Meclisi’nden geçmez.
Sadece kamuoyu degil, Amerikan medyasi da ikna olmus degil. Irak savasinin sorumlulugunu üzerinde hisseden New York Times, Suriye meselesinde çok temkinli; hatta neredeyse muhalif. Birinci sayfada her gün Suriye’nin ne kadar çözümsüz olduguna dair haberler var. Geçen gün gazete, çok da alisik olmadigimiz bir görsellikle, birinci sayfadan Suriye’de muhalif bir grubun Esad askerlerini infaz fotografini yayinladi. Aslinda radikal Islamci gruplar, berbat olsalar da savasan muhalif güçlerin sadece yüzde 15’ini teskil ediyor. Ancak dünyanin en önemli gazetesinin birinci sayfasina yayilan o bir fotograf karesi bile, ayni Türk basininda oldugu gibi, okura ‘Eyvah Esad giderse bu barbarlar mi kazanacak?’ panigi yasatmaya yeterli…
Manhattan’da, Basbakan Erdogan’in yakin zaman önce Misir’daki darbenin arkasinda olmakla suçladigi ünlü Fransiz entelektüel Bernard Henri Levi ile Carlyle Otel’de bir kahve için bulusuyoruz. Levi saskin; Yahudi olmak ve 2011’de bir panelde Müslüman Kardesler aleyhine konusmak disinda Misir’da olan bitenle bir ilgisi yok. ‘Kim Basbakan’a bu fikirleri veriyor?’ diyor. Bilsem…
Levi disinda New York’ta görüstügüm eski dostlarin neredeyse tümü, Suriye’ye kisitli bir saldiriya karsi. Obama’nin iki yildir kendi kamuoyuna sattigi ve Amerika’nin kendini Ortadogu’dan siyirabilecegi hayaline inanmislar. Sünni-Sii gerilimini, 14 yüzyildir devam eden Hutular ve Tutsiler arasinda kavga gibi görüyorlar. Iran, Misir, Irak vs deyince, gözler kayip gidiyor.
Ulusa seslenecek
Ancak yine de tahminim, Washington’un kisitli da olsa Suriye’de bazi askeri hedeflere yönelik bir operasyon düzenleyecegi yolunda. Amerikalilar savas ve askeri güç konusunda her zaman nazli davranir, ama sonunda hep de yapacaklarini yaparlar. Saldiri taraftarlari, ‘Bu kez sadece Obama degil, ABD’nin kredibilitesi test ediliyor. Eger kirmizi çizgilerimizin yok edilmesine izin verirsek, madara oluruz, artik kimse ABD’yi dinlemez’ argümanini sunuyor.
Sali günü Obama ulusa seslenecek. Israil lobisi AIPAC de bu hafta itibariyle kollari sivadi; kisitli saldiri için Kongre’de lobi yapiyor. Tahminim, güç bela da olsa oylama geçer.
Geçer, geçer de, iki hedefe iki Cruise füzesi yollayinca ne degisir onu hâlâ anlayabilmis degilim
——————————————————–
Milliyet-9 Eylül
Asli Aydintasbas