Makale

Kafasi karisik bir Demirtas

Selahattin Demirtas’in Nese Düzel’le yaptigi söylesiyi dikkatle okudum. Bu konusmanin ele alip degerlendirilmesi gereken pek çok noktasi var ama önce su sözü üzerinde duralim:

“Hükümet, silah birakma ve ateskes konularini bizimle görüsemez. Bu konuda bizim yetkimizin olmadigini Basbakan da çok iyi biliyor. Basbakan’in bizden istedigi karar ve irade, silahla ilgiliyse, bunu baska yerle görüsecek.”
Peki hükümet neleri görüsebilirmis BDP’yle?
“Anadilde egitimi, yeni anayasayi, anayasal vatandasligi, yasal degisiklikleri her seyi konusabilir. Bizim bu konularin tamaminda irademiz de var, karar alma gücümüz de var.”
Dogrusu gayet iyi bir formülasyon. BDP es baskaninin müzakere sürecini “Terör için müzakere” ve “Kürt sorunu için müzakere” olmak üzere ikiye ayirip her biri için farkli muhataplara isaret etmesini çok yerinde buldum. Yazilarimi izleyenler hatirlayacaktir; zaten ben de epey bir süredir israrla neyi kimle görüsmek gerektigini birbirinden ayirmak gerek, deyip duruyorum.
Lakin iki problem var.

“Statü” pazarligini Imrali’ya havale eden siz degil miydiniz?

Birincisi, Demirtas bu sözleri söylerken, kendi geçmisini unutuyor.
Bizler BDP’nin kendisinin simdi yaptigi bu ayrima uygun davranmadigini çok iyi biliyoruz. Bu parti, Kürt sorununa iliskin birçok konuda kendisinden tavir almasi istendiginde, “Muhatabiniz ben degilim, Imrali” demedi mi? “Statü” pazarligini bütünüyle Imrali’ya havale etmedi mi? Statü denilen sey, Kürtler’in Türkiye devleti içinde nasil bir idari yapi içinde yasayacak olmasi ise, bu konu PKK’yi mi, yoksa Kürtler’i mi ilgilendirir?
Bu parti simdiye kadar Kürt sorunuyla ilgilendiginin on kati PKK ve Öcalan sorunuyla ilgilenmedi mi? TRT Ses’in kurulusuna soguk davranirken; Ergenekon Örgütü’nün Firat’in öte yakasindaki faaliyetlerinin gün isigina çikarilmasiyla, faili meçhul cinayetlerin ortaya çikarilmasiyla bile pek fazla ilgilenmezken, varsa yoksa “Öcalan’a özgürlük” demedi mi? Yapilan bütün reformlari küçümseyip hep, “Önderligin kosullarinin degismesi çözümün olmazsa olmazidir” demedi mi? Ajandasinin en tepesinde hep devletin PKK’yla silahli mücadeleden vazgeçmesi ve Öcalan’in ev hapsine alinmasi olan bir partinin simdi kalkip “Siyasi meselelerde beni, siddete iliskin meselelerde PKK’yi muhatap al” demesi, hele hele hükümeti, kendisini terör konusunda muhatap almak istemekle suçlamasi çok garip olmuyor mu?

“KCK’lilar birakilsin” ön sartinin anlami
Ikincisi, böyle iyi bir giris yapan Demirtas söylesi biraz ilerleyince biraz önce kendi yaptigi ayrimi unutuyor. Müzakere yapmak için Terörle Mücadele Kanunu’nun degismesini ve KCK tutuklularinin serbest birakilmasini sart kosuyor. “KCK’den alinanlari serbest birakacak düzenlemeler yapilmali. Çünkü bu adimlar atilmazsa, bizim müzakere yapma sansimiz olmaz” diyor.
Peki hani siz sadece Kürtler’in haklari ile ilgili meselelerde konusacaktiniz? KCK’lilarin serbest birakilmasinin Kürt haklari ile ne ilgisi var? KCK’nin, PKK’yla dogrudan baglantili illegal bir yapilanma oldugunu siz de kabul etmediniz mi? O halde nasil oluyor da KCK tutuklularinin serbest birakilmasini legal bir partinin müzakere için ön sarti olarak getirirsiniz?
KCK operasyonlarinda çok sayida BDP’li tutuklanmis olabilir, bunlarin bir kismi Terörle Mücadele Kanunu’nun yanlisliklari yüzünde tutuklanmis da olabilir. Yasal bir parti olarak TMK’nin düzeltilmesini ve terörle dogrudan ilgili olmayan KCK tutuklularinin serbest kalmasini elbette talep edebilirsiniz. Ama ama buradan hareketle nasil olur da tüm KCK tutuklularinin serbest birakilmasini savunursunuz?
TMK istedigi kadar düzeltilsin, hatta kaldirilsin, KCK yapilanmasinin yargilanmasi da, bu yapilanmayla dogrudan baglantili saniklarin tutukluluklari da devam edecektir ve bu meselenin Kürt sorunuyla bir ilgisi yoktur.
Demirtas’in bu söylesisinde “müzakere” için öne sürdügü ‘KCK’lilarin serbest birakilmasi” sarti, ya es baskanin kafasinin hayli karisik oldugunu ya da ve BDP’nin müzakere konusunda daha simdiden ipe un serdigini gösteriyor.
Umalim ki birincisi olsun.
Gerçi BDP’lilerin bir gün bir türlü, ertesi gün baska türlü konusmasina o kadar alisigiz ki, yarin bu ön sarti unutup baska seyler söylemeye baslarlarsa ona da sasmamak gerek.

———————————————

11 Nisan-Bugün

Gülay Göktürk

Back to top button