Kana bulanan yilbasi

Yeni yil için iyi dilekler, baris dilekleri birbirini izlerken, yilbasi daha ilk saatlerde kana bulandi. Devami da pek iyi görünmüyor.
Aslinda bu hiç de sasirtici olmadi. Katliam sanki geliyorum diyordu. Daha günler öncesi Noel’e ve yilbasi kutlamalarina, baskalarinin inançlarina ve yasam tarzina yönelik bir nefret söylemi malum çevreleri sarmisti. Noel babanin kafasina tabanca dayayan kahramanlarin resimleri sosyal medyayi süslüyordu. Yilbasi kutlamalarini gayri mesru, kültürümüze ve dinimize aykiri sayan hutbeler yüzbin camide okundu..
Kanli kiyimdan sonra da malum çevrelerin kimi içten içe, kimi de gizlemeye gerek görmeden açikça sevinip keyiflendiklerini söylemek abartma olmaz. Bu medyaya da yansidi zaten.
Peki, tüm bunlara ragmen, söz konusu kanli kiyim önlenemez miydi?
Hani Istanbul ve Ankara basta olmak üzere, yilbasi gecesi için güya çok tedbir alinmisti?..
Reina adli taninmis kulübün yilbasi gecesi beklenebilecek bu tür saldirilar için önde gelen yerlerden biri oldugunu tahmin etmek için Istanbul emniyet müdürü veya içisleri bakani olmaya gerek yok. Peki orasi için ne tedbir düsünülmüstü?
Bazilari gece yarisindan önce Reina’nin çevresinde çevik kuvvetten olusan siki bir polis korumasi oldugunu söylüyorlar, hem de karadan ve denizden Peki saldiri aninda neden sadece bir polis?..
Demek ki gece yarisindan sonra güvenlik çekildi.
Profesyonel katil de buna bakip ‘bundan haberli miydi yoksa?- geldi, ilk elde oradaki tek polisi vurdu, ardindan yilbasini kutlamakta olan yüzlerce kisiyi taradi, onca ölü, onca yarali Sonra da çekip gitti, kayiplara karisti
Olaya daha bastan yayin yasagi kondugu için sizan bölük pörçük bilgilerden anlasilan bu.
Ilgili ve yetkililer, kendilerini öyle sananlar, ya da bizim öyle sandiklarimiz, henüz gerekli açiklamayi yapmis degiller. Bu ‘ilgili ve yetkililerin’ en iyi bildikleri sey ise bu tür terör eylemlerinden, kiyimlardan sonra hemen olaya yayin yasagi koymaktir.
Evet, teröristler günler, aylar öncesinden hazirlik yapip, olay günü ve ani gelip ortaligi kan revan içinde birakarak çekip gittikten, yani her sey olup bittikten sonra yayin yasagi!
‘Bu olayi kim yapmis, niçin yapmis, nasil yapmis?’ diye sorarsaniz cevabi hazir:
‘Bu konuda konusmak ve yazmak yasak hemserim!’
‘Yahu kardesim, bu kaçincisi? Neden önlenemiyor bu eylemler?’ diye sorarsaniz, cevap yine ayni:
‘Yasak hemserim!’
‘Yahu kardesim, bu isin bir sorumlusu yok mu?’
‘Yasak hemserim!’
Bir de su laflari iyi biliyor, saygideger ilgili ve yetkililer: ‘Teröristlerin basini ezecegiz! Teröristler bununla bir yere varamaz! Birlik olalim!.. Kahrolsun PKK!..’ Son zamanlarda buna ek olarak: ‘Kahrolsun Fetö!’ ara sira da ‘Kahrolsun DEAS !’
Eger söyle derseniz: ‘Yahu kardesim, tamam, kahrolsun terör, birlik de olalim; ama bu duruma neden geldik, bu terör batagina nasil battik? Bu ülkeyi dünden bugüne yönetenlerin hiç suçu, kusuru yok mu? Neden bu terör Kanada’da, Avustralya’da, Isviçre’de, Isveç’te filan dogmuyor da su Ortadogu’da, -dahasi- Müslüman ülkelerde dogup önce bu ülkeleri cehenneme çeviriyor, ardindan da tüm dünyaya yayiliyor?.. Bunun bir sebebi hikmeti yok mudur?’
Iste bu sorunun mantikli bir cevabini ne bu ülkeyi yönetenlerden, ne de Irak’i, Suriye’yi ve benzer Ortadogu ülkelerini yönetenlerden alamazsiniz.
Hayir, bu ülkelerdeki ilgili ve yetkililerin, yani bu ülkeleri yönetenlerin bu iste herhangi bir kusuru asla ve kata yoktur! Tüm bu kötülükleri ya onlarin komsulari yapmakta, ya da Amerika, Avrupa, Rusya filan
Hani Iranli mollalarin bir dönemdeki ünlü sözleriyle: ‘Iki büyük seytan!..’
Peki, ilgili ve yetkililer böyle diyor da bu cehennemi yasayan vatandaslar, bu ülkelerin halki ne diyor bu ise?
Ne diyecek, onlar da birbirlerinin bogazina sarilmis durumda Tencere yuvarlanmis, kapagini bulmus!
Zaten onlar gerçegi görebilselerdi, ilgili ve yetkililerin isine son verir ve durumu kendi elleriyle düzeltirlerdi. Ülkenin çözüm bekleyen sorunlarini çözer, ülkelerine baris ve demokrasi getirirlerdi
Ama ülkeyi yönetenler sorun çözme yerine hak ve özgürlük isteyen, sikâyet eden sesleri siddet yoluyla bastirmayi yöntem haline getirmisler.
Baski görenler de onlardan örnek aliyor, birçok durumda onlar da siddeti geçer akçe saniyorlar.
Böylece toplum bir siddet bataginda debelenip duruyor.
Peki, gerçegi hiç mi gören yok?
Olmaz mi? Az da olsa var. Ama onlar da ya hapiste, ya sürgünde, ya da mezarda!..
2 Ocak 2017
Kemal Burkay