Karizmatik lider en sonunda kendi mahallesini yakar
Modern sosyal bilimin kurucu isimlerinden biri olan Max Weber’in en büyük katkilarindan birisi karizmatik lider ile modern-bürokratik yönetimi ayirmasidir.
Weber’e göre karizmatik liderlik geride kalmis artik karizmadan daha çok yetenek, seffaflik, adalet gibi degerler üzerinden is gören modern liderler ve yönetimler öne çikmistir.
Weber’den çikarilan derslerden birisi karizmatik liderligin artik yikici oldugu, önemli olanin modern ve rasyonel bir yönetim gelistirmek oldugudur.
Sözgelimi, Almanya’yi 16 yil yöneten Merkel, Weber’e göre bakarsak karizmasi olmayan ancak modern ve rasyonel liderdir. Aksine, gelismemis ve gelismekte olan ülkelerde birbiri ardina bir tür karizmatik liderler geçidine sahitlik ederiz.
Kanaatimce Weberci bir yorumla tarihimizde karizmatik tarzdan modern tarza geçis yapabilmis örneklerden birisi Ismet Inönü’dür. Bir dönem kendini ‘Milli Sef’ olarak takdim etmeye kalkan Inönü zamanla bundan dönmüs (yahut dönmek zorunda kalmis) daha sonra kendisine göre çok daha az tarihsel önemi olan insanlarin ‘altinda’ siyaset yapmayi kabullenmistir.
O nedenle Pasa’nin oglu Erdal Inönü’nün sifir karizma ancak tam modern bir yönetici örnegi olarak Türkiye siyasetinde ortaya çikmasi sasirtici degildir.
Burada sunun altini çizmek gerekiyor: Karizmatik liderlik büyük oranda konjonktüre baglidir. Konjonktür degisince, karizmatik lider kusa döner. Konjonktürden kaynaklanan etkisi ve basarilari artik devam etmedigi için sürekli olarak eskiden yaptigi seyleri tekrar etmeye çalisir. Halbuki konjonktür degismistir ve ayni seyleri yapmak artik fayda saglamayacaktir.
Bu nedenle bütün karizmatik liderler esasen hiçbir sey yapmadan beklerler. Sürekli olarak gelecek pazarlarlar. ‘2071 söyle olacak’, ‘on yil sonra böyle olacak’ gibi laflar esasen karizmanin tükenis sloganlaridir. Karizma, konjonktürden kaynaklanan firsatlar üzerine sörf ettigi için yeni konjonktürün dogmasini beklemekten baska bir sey yapamaz. Bir bakima karizmatik lider konjonktür degisince çaresizdir.
Ancak kerameti kendinden sanan karizmatik lider asla ögrenmeyecek ve bir zaman sonra kendi mahallesini yakacaktir.
Kanaatimce karizmatik liderlerin tadinda isi birakmadigi için neden oldugu sorunlarin tipik bir örnegini Cumhurbaskani Erdogan’da görüyoruz.
Merkez Bankasi’nin faiz oranini düsürdügü günlerin birinde iktidara yakinligi ile bilinen Cem Küçük’ün Habertürk’teki bir konusmasi bu açidan bize önemli ip uçlari sunuyor. Oldukça elestirel bir içerik tasiyan konusmasinda Küçük, esasen uygulamali olarak Weberyen bir analiz yapmamiza olanak sagliyor.
Örnegin Merkez Bankasi’nin karari üzerine görüstügü pek çok AKP’li yetkilinin ‘liderin bildigi bir sey vardir’ dedigini aktariyor. Küçük’e göre digerleri ise ‘hiçbir sey demiyor’ ve sadece susuyor. Küçük’ün aktardigi bu gözlemler, esasen karizmanin geç yani yikici devresinin pratik örnekleri.
Burayi biraz açalim. Karizmatik lider isi tadinda birakmazsa ne olur?
Ilk olarak, karizmatik lider zamanla etrafindaki insanlarin düsünme ve yaraticilik yeteneklerini felç eder. Kimse yaratici bir katki veremez. Sorunlari fark edenler bile ‘liderin vardir bir bildigi’ demeye baslar. Yüzlerce uzman sorunu fark ettigi halde susar.
‘Reis gene sapkadan bir tavsan çikarir’ yahut ‘büyügümüz bizzat isin basinda’ gibi laflar karizmatik büyü seklinde kitleleri atalete sevk eder. Böylece kalabaliklar bir kisiye döner. O bir kisi de hata yapinca herkes hata yapar. Felaket göz göre göre gelir.
Ikinci olarak, uzayan karizmatik liderlik devirleri en kalitesiz ve yeteneksiz insanlarin güç merkezinde yogunlasmasina yol açar. Bütün marifet liderin karizmasindan bilindigi için bireysel yeteneklerin hiçbir önemi kalmaz. ‘Ustalik’ dönemleri o nedenle dalkavuklar için bir firsat zamanidir. Parti/cemaat/tarikat ‘lideri sevenler dernegine’ döner.
Daha açik yazalim: Bugünkü AKP içinden hatta daha genis konusursak Islamci hareket içinden on kat daha kaliteli bankacilar, müdürler, rektörler ve bakanlar bulmak hala mümkün. Ancak her seyin liderin karizmasi sayesinde oldugu inanci Islamci mahallenin de kendi içinde bir merkez kaç hareketi üretti. Bu hareket kaliteli Islamcilari kenara dogru iterken, merkezi ‘evet efendimcilere’ açti.
Bugün yarim saat televizyonda hükümet yanlisi isimlere bakinca, bu kisilerin bir negatif seleksiyonla seçildigini hemen görmek mümkündür. Bildigimiz meczup olarak görülmesi gereken bazi kisiler ülkede hükümet adina konusan en büyük aydinlar olarak ortada gezmektedir.
AKP’nin kurucu isimlerinden Bülent Arinç’in ‘genel merkez kimlere kaldi’ cümlesi bu açidan önemlidir.
Üçüncü olarak, karizmatik lider yaratici düsünce ve elestirinin hainlik olarak görülmesine yol açar. Partide/cemaatte/tarikatta/hükümette elestirenler liderin kutsal karizmasini sorguladiklari için hemen ise yaramaz veya hain olarak damgalanir. Böylece, fiilen bir zaman sonra sorunlara karsi çare üretmek arayisi bile sona erer.
Karizmanin yaninda düsünmek israf olarak görülür. Itaatkarlar ‘ sifir yetenekle ‘ en etkili yerlere gelirler.
Nitekim, bugün muazzam büyüklükteki Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisi etten püften sorunlari çözemez haldedir. En küçük sorunlar büyümekte, karmasiklasmakta ve bir zaman sonra çözülemez hale gelmektedir.
Bu açidan bakinca Türkiye’de son dönemde yasanan süreç, bir tür karizmatik liderin kendi mahallesini yakmaya baslamasi olarak görülebilir. Eger konjonktür degisip tekrar karizmatik liderin yelkenlerini ‘rüzgarla’ doldurmazsa, mahallede yangin büyüyecek ve ‘asla olmaz’ denilen seyler olacaktir. Sonunda karizmatik lider kendi mahallesini yakacaktir.
——————————————————————-
2 Kasim 2921
Gökhan Bacik